Serdar Arseven

Serdar Arseven

Kusura bakma Başkan, ben vazgeçtim!..

Kusura bakma Başkan, ben vazgeçtim!..

Okuyucum hayli zamandır soruyor:
“Hani, Genelkurmay’ı dava edecektin?.. Hani avukatlığını Barolar Birliği Başkanı özdemir özok üstlenecekti?..
Ne oldu, vaz mı geçtin?..”
Sağolsun, okuyucum sıkı takipçidir…
Böyle bir okuyucuyu cevapsız bırakmak akıl işi değildir…
Evet, açıklıyorum: “Genelkurmay’ı dâvâ etmekten vazgeçmedim… Lakin, özdemir özok’u tutmaktan vazgeçtim!..”

Atlamış olanlar için baştan alayım: TüSİAD Resepsiyonu’nda, Sayın özdemir özok’la muhabbetimiz olmuştu…
Biraz da alkolün etkisiyle şirin jestler yapıyordu, ultra laikçi başkanımız…
E, biz de altında kalmadık; kendisinin, pek çok laikçiden çok daha “düzgün” olduğunu söyledik… Memnun oldu…Hatta; sarıldı!..
İşin kötüsü; etrafımızda bir sürü adam, kadın vardı…
Hafiften; şöyle dirseklerimi kullanmak suretiyle mesafeyi açtım…
Hale bak;
O iyi içmiş, biz Elhamdülillah taş gibiyiz…
Bu durumda nasıl rekabet edebiliriz?!..
Efendim; uğraş didin, derken… Nereden icap ettiyse; Van Yüzüncü Yıl’ın bilmem necilikten yargılanan eski rektörüne geldi mevzu…
Nereden icap ettiyse?..
Ha tamam hatırladım, şuradan: Bizim Başkan, “Hukuka siyaset bulaştırdığımı iddia eden çıksın, ispat etsin” dedikten sonra… Bir elinin avuç ayasıyla, yumruk haline getirdiği öbür eline “şaaaak” diye vurunca… “Hele biz de vuralım” dedik…
Karşımızda dalgalanıp duran Başkanımıza “Yüzüncü Yıl üniversitesi’nin o zamanki rektörünü Van’a gidip ziyaret ettiklerini, orada şov yapmak suretiyle mahkemeyi etkilemeye çalıştıklarını ve de etkilediklerini” hatırlattık…
Hay hatırlatmaz olaydık!..
Muhabbete bak; yine sarıldı!..
Biz de -işimiz ne- yine ittik!..
Bu itiş kakış esnasında dedi ki Başkan;
“Vallahi yalan!.. Ben etkilemek için gitmemiştim. Ben sanık ayırt etmem!.. Kim yardım isterse yanında olurum!..”
O böyle deyince…
Biz de…
Durulur mu?!
Anında şunları söyledik: “Tamam öyleyse, madem her isteyenin davasını alıyorsun…
Bak; Genelkurmay Başkanlığı beni akredite olmadığım için basın toplantılarına almıyor. Bu hukuksuz uygulamadan dolayı Genelkurmay’ı dava edeceğim. Avukatım da sen olacaksın!..”
Şöyle bir baktı…
Yanımızda, AK Parti’nin hukukçu kurmaylarından Sayın Ahmet İyimaya da vardı… Biraz da meslektaşından utanmış olacak…
“Hayır” diyemedi…
“Sonra konuşuruz” diyebildi…
Yılmadım… Bastırdım… Yüklendim…
Dolandım puan aldım…
çaresiz kaldı; “Tamam” dedi… Avukatımız olmayı kabul etti…
İşte hikâyenin özeti bu…
Ben, Davacı: Vakit gazetesi yazarı
O, avukatım: Barolar Birliği’nin ultra laikçi başkanı…
Ve Davalı Genelkurmay: Beni basın toplantılarına almayan!..

Ne gülüyorsunuz, kardeşim!..
“Matrak” mı?.. Hayır, değil…
Madem, her isteyene gidiyor… Bana da gelecek!.. Benim davamı da üstlenecek!..
Derkeeeeen…
Vakit gazetesinin dünkü sayısında bir haber çıktı…
“Yersen!” başlıklı haberin alt tarafında da şu ifadeler vardı:
“Laikçi çıkışları ve CHP’li kimliği ile bilinen Türkiye Barolar Birliği Başkanı özdemir özok, 2006 yılında sadece bir asgari ücretlinin iki katı kadar vergi ödemiş. özok, batık bankalara da ‘hatır için’ avukatlık yapmış ve ücret almamış!..”
Haberde, arkadaşımız Fatih Akkaya’nın, Başkan özok’la yaptığı görüşmenin ayrıntıları da yer almakta…
Dikkatimi çekti; özok, batık bankaların avukatlığını “hatır için” üstlendiğini söylüyor… Biraz da “sevap” beklentisi var, galiba!..
Ya para?..
İşte bir onu almamış!..
öte yandan; Türkiye Barolar Birliği’nden ayda 30-35 bin YTL (30-35 milyar lira) gelir elde ettiğini söyleyen özok’un, “Bu paranın beyanı gerekmiyormuş. Beyanda bu geliri yazmayabiliyormuşsun. Ve bu yasalmış. Vergi usul kanununa göre bu gelirinizi yazmayabiliyormuşsunuz” şeklindeki ifadeleri de ilginç geldi…
Yani…
Koskoca hukukçu… “Muşsunuz, mişsiniz”le olur mu bu işler?..
Yo, hayır… Sayın özok mutlaka yazılı açıklama yapacaktır!..
Ve… Bu “beyan”, “vergi” işlerini yazılı olarak izah edecektir.
Sözlü açıklamalar, yetmedi bize…
Kusura bakmasın: Suçluluğu ispat edilene kadar, herkes masumsa da… Durum tam olarak netleşinceye kadar, “avukatlığımı üstlenmesini” kabul edemeyeceğim!..
Ben, bu son dakika gelişmesinden dolayı vazgeçmiş durumdayım…
Ya da… Ertelemiş!..
Efendim… Vaziyet bundan ibarettir!..
“Genelkurmay’ı dâvâ etmekten vazgeçmedim…
özdemir özok’a vekalet vermekten, -yeni ve olumlu bir gelişme vuku buluncaya kadar- vazgeçtim!..”
Meraklısına duyurulur!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi