Ön yargılar ve toplumsal dönüşüm
Siyaseti hala ön yargılar idare ediyor. İnsanlar kolay kolay saplantılarından kurtulamıyor. Bazen de bu yargılar birilerinin işine geliyor. Rahatlıkla yargılar üzerine spekülatif fikirler geliştirilebiliyor çünkü.
Baştan beri, bu hükümetle ilgili bazı çevrelerin ön yargıları var. Önce irticacı dediler, sonra iş birlikçi, şimdi de sivil faşizmden söz ediyorlar.
AK partiyi kuranların geçmişin RP geleneğinden gelmesi bu yargıların pekiştirilmesine, kolayca kabul görmesine vesile oldu. Kimse son yedi yıldır yapılanlara bakma gereğini duymadı. Halbuki ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. AK Parti'nin iş ve icraatlarından bu ön yargıları haklı çıkaracak sonuçlar çıkarmak mümkün değil.
Başbakan Erdoğan ne yaparsa yapsın bazıları için o şeriatçıdır.
AKP lideri komunizm ilan etse, bütün camiler kapanacak, Kur'an kursları meyhaneye dönüştürülecek dese, takiye yapıyor, gerçek niyetini saklıyor, gizli ajandası var derler.
Buna karşılık CHP lideri Baykal, şeriat ilan etse, yarından sonra meyhaneler,keşhaneler, bilmem ne haneler kapanacak, içki içene, zina edene şu kadar sopa vurulacak dese, ona da taktik yapıyor, dindarların oyunu almaya çalışıyor derler. Baykal’ın ilan edeceği şeriat ne olacak, her yol serbest olur, bugüne kadar yaşadığımız gibi yaşamaya devam ederiz diye düşünürler. Nitekim Başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğini AK Parti yerine CHP yapsaydı muhtemelen AYM esasa girip o hukuk dışı karara imza atmayacaktı. Yani, esasında her şeyi ön yargılarımız belirliyor. Kime hangi imajı giydirmişsek bunu ilelebet sürdürüyor, insanların değişebileceğini, farklılaşabileceğini bir türlü kabullenemiyoruz.
Siyasi çekişmelerin bir çoğu bu peşin hükümlerden kaynaklanıyor.
Baykal’ın her teklife karşı çıkmasının, MHP'nin AKP'ye kapıları kapatmasının arkasında da bu gerçek var.
Korkular, vehimler bazen de politik nedenlerle oluşturulan imaj, gerçeğe galip geliyor. Son 7 yılda AK Parti'ye isnat edilen ön yargıların hiç biri doğru çıkmadı. Şeriat gelmedi,dindarlığı artıracak adımlar atıl(a)madı. Ama hala bazı çevreler için AK parti irticacı bir parti.
Diğer partiler için de benzer yargılar var. Bir MHP'li birine kaşını çatsa medya bir ağızdan geçmişi hatırlatarak MHP'ye saldırıyor. Ama sokağı savaş meydanına çeviren BDP için kimse sabıka kaydı hatırlatması yapmıyor. BBP lilerin Topkapı sarayında yaptıkları küçük gösteri medya’da günlerce büyük bir cinayetmiş gibi konuşuldu. Alperen ocakları ağızlara sakız edildi. Diğer taraftan araçları evleri kundaklayan, polisleri taşlayan, Öcalan için ortalığı birbirine katanlar yakalandıkları zaman aynı çevreler çocuklar mahkum ediliyor diye feryadı koparıyor. Bazıları her zaman suçludur zihinlerde, bazıları ise her zaman masum.
Demokrasinin yerleşmesi biraz da bu ön yargıların değişmesine bağlı. Güvensizlik, şüphe, peşin hüküm en haklı taleplerin bile önünü tıkıyor. Şartlar değişime icbar ederken, peşin hükümler değişimi yapacak iradeyi kabullenemediği için bunu engelliyor. Sonunda olan topluma oluyor. Millete giydirilen anayasa daralınca ordan buradan patlak vermeye, kuralların boşluğunu ideolojik eğilimler ve kişisel yorumlar doldurmaya başlıyor. Yorum hukukun yerini alınca da ortada yasa ve hukuk diye bir şey kalmıyor. Daha sancısız bir dönüşüm için önce bu ön yargılardan kurtulmamız lazım.