İslâm dünyasının ihtiyacı: Doğru projeler ve infak şuuru
DOHA / KATAR
Dünya Müslüman Yardımseverler Kongresi’nin 3. Olağan Kongresi’ne katılmak için Doha’dayız. Bu toplantının, son dönemde önemli pek çok toplantıya ev sahipliği yapan Katar’da gerçekleşmesi, bilhassa mühim...
Bilindiği gibi, Londra borsasının % 20’sine sahip, kişi başına düşen milli gelirde dünyada 2. sırada olan, hayat standartının diğer İslâm ülkeleriyle kıyas edilmeyecek kadar yüksek olduğu Katar, Al-Jazeera’ye sahip çıkarak Afganistan işgalinden bu yana dünya dengelerini İslâm dünyası lehine sarstığı gibi, İsrail’in 2008 Aralık’ta Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırı sonrası İsrail’le ticari ilişkilerini kesme cesaretini de gösterebilmişti. Ayrıca hatırlanacağı gibi, Mısır ve Suudi Arabistan gibi önemli iki ülkenin bile acizleştiği son Gazze saldırısı sürecinde, Katar’ın tutumu ve Davos’taki “One minute” şamarı, Müslümanların gönlüne su serpmişti.
1971’de İngiltere’den bağımsızlığını alan bu genç emirlik, onurlu duruşuyla Allah’ın bahşettiği petrol ve doğalgazla gelen zenginliğinin imtihanlarını verebileceğinin alâmetlerini zaman zaman gösteriyor.
Pakistan kökenli, tahsilini İstanbul’da tamamlayan Dr. Tarık Çima’nın kurucusu ve CEO’su olduğu Dünya Müslüman Yardımseverler Kongresi’nin mütevelli heyet başkanlığını da emir ailesinden ve Katar Yüksek Eğitim Konseyi Üyesi Aisha bint Faleh Al-Tahani’nin yapması, organizasyonu anlamlı kılıyor.
İki yıl önce ikinci genel kurulunu İstanbul’da gerçekleştiren Yardımseverler Kongresi üçüncü genel kurulda yoksulluk, açlık, felâketler ve şiddet gibi konulara odaklanılacak ve bu sorunların çözümünde yardımseverler, kamu ve özel sektör arasındaki işbirliği yollarını tartışacak.
Bu oluşum ve gelişmeler hakkında bazı endişeler ve hayâl kırıklıkları da yok değil: Somut ve etkili meyvelerin elde edilememesi, İslâm dünyasındaki işgaller, fakirlik, açlık ve diğer felaketler karşısında özellikle körfez ülkelerinin duyarsızlığı ile israf ve batı bankalarını memnun eden umarsız hayat anlayışları, ciddi analizler yapılmadan nispeten önemsiz projelere aktarılan milyon dolarlar… Kaybedilen yıllar ve savrulan enerjiler…
İslâm Kalkınma Bankası ve İslâm Konferansı Teşkilatı’nın da desteklediği Kongre’de ayrıca, İslâm dünyasının en büyük sivil toplum çatı kuruluşu olmak yolunda hızla ilerleyen İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) ile Dünya Müslüman Yardımseverler Kongresi arasında ortaklık anlaşması.
Kongre’nin CEO’su Dr. Tarık Çima, bu ortaklık anlaşması ile yukarıda saydığım olumsuzlukları azaltma amacında olduklarını ifade ediyor.
Böylelikle yardımseverlerin kaynakları ile güvenilir ve İslâm dünyasının hayrı ve menfaati için hazırlanmış doğru projelerin etkili bir mekanizma ile buluşturulması amaçlanıyor.
İslâm dünyasının doğru projeler üretmeye ve kaynaklarını isabetli yollarla istikametli muhataplara aktarmaya ihtiyacı var. Güvenilir muhataplar ve doğru, iyi çalışılmış projeler, infak şuuruna da kuvvet ve hayat verecektir.
Mart başında, (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) TİKA, Ankara’da gayet verimli geçen bir sivil toplum koordinasyon toplantısı tertip etti. Toplantıda TİKA’nın genç uzmanları sivil toplum temsilcilerine proje üretirken, nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında önemli bilgiler verdiler.
Projenin olmazsa olmazlarını sayarken sözgelimi bir konuşmacı, mahiyet analizi, risk analizi, mali analizi, algı analizi ve sürdürülebilirlik analizi maddelerini saydı ve bu beş analizi şu beş cümle ile formüle etti: “Nedir mâhiyet? Nedir maliyet? Sorunu hallet! Ne der millet! Sürdür devam et!”
İşte bir projeyi proje yapan beş unsur...
Şimdi olması gereken, sorunlarımızı ve hayâllerimizi üç aşağı beş yukarı bu çerçevede projelendirmek ve sonrasında da hayırlı, hak ve helâl kaynaklar aramak. Aslında şunu da unutmamak gerek: İsabetli projeler, kaynaklarını da celp eder.
İslâm dünyası genç ve dinç beyinlerle dolu. İdealist ve ateşpare-i zekâ ve samîmî gençlerle lebâleb. Mesele bu zenginliğin önünü açmakta…
Zaten bu dinamik ve medeniyet rezervleri çok zengin Müslüman kitleler üzerine oynanan oyunlar da bunun için oldukça fazla ve bir o kadar da karanlık ve kirli!..
Bütün bu tertipler ve entrikalara rağmen, infak kültürü, istikamet şuuru ile birlikte israfı ve suîistimalleri önceleyecek mekanizmalar kurulduğu ve isabetli projeler üretildiği takdirde, İslâm dünyasının özlediği medeniyet uyanışını gerçekleştirememesi için hiçbir sebep görünmüyor. Çünkü rüzgâr son yüzyılda hiç olmadığı kadar arkamızdan esiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.