Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde İngiltere’nin Chelsea takımı ile eşleşti. Kura sonrası ne kadar Fenerbahçeli dostuma rastladıysam, “Eyvah, yandık” feryatları duydum. Peki, sen ne karşılık verdin derseniz, aynen şöyle dedim: “Korkmayın… Bir kere bu eşleşmeden Sevilla maçlarında olduğu kadar gol sesi çıkmaz. Bu maçların sonuçları iki adet 0-0 veya iki adet 1-1 olabilir… Yani bu turda da eşitlikler yaşanabilir.”

Evet, ben başta Barcelona olmak üzere büyük balıklardan birini istemiştim. Bu seçimde ikinci balık olarak da Chelsea’yı dilemiştim. Neden mi? Hem teknik, hem de bilinmeyen açılarıyla bunu açalım şimdi…

Chelsea, İngiltere’nin daha doğru bir deyişle Londra’nın aristokratlar kulübüdür. Yani bu kulübün taraftarları çoğunlukla zengin kişilerdir. Ama buna rağmen Chelsea Kulübü, dört-beş sene önce bir Rus iş adamı olan Abramowich tarafından satın alınmıştır. Buna kulübün taraftarlar müthiş bir tepki göstermişler ama, zamanla kabullenmek zorunda kalmışlardır. Hele hele 50 yıl sonra gelen şampiyonluk yaşanınca… Gerçekten de Chelsea, Abramowich, Portekizli hoca Mourinho’yu göreve getirene kadar tarihinde sadece bir kere şampiyon olabilmişti. Mourinho ile üst üste iki defa bu mutluluğu yaşayarak tarihinde bir ilke imza atmıştı. Ancak ne var ki, Portekizli hoca ile yollar ayrıldı ve Chelsea krizi girdi. Kadronun zenginliği ve kalitesi ise krizin en azından durmasını sağladı. Fakat henüz tırmanma gözükmüyor.

Bir de Chelse’nin teknik yapısına bakalım. Neden, Schalke ve Roma dururken bu takımı istedim… çünkü Chelsea ünlü oyunculardan kurulu, ünlü bir takımdır. Bu nedenle de hep kendi oyununu oynamaya çalışır. Yani rakibi kim olursa olsun, bir dizi önlemler peşine takılmaz. Bir yerde bizim ligdeki Fenerbahçe’nin örneği bir felsefe ile oynamaktadır. Yani Chelsea, Fenerbahçe’ye karşı önlem düşünmeyecektir. Hele hele başında çok toy bir İsrailli teknik adam olduktan sonra… Bu arada da Fenerbahçe, Sevilla’ya, İnter’e, PSV’ye ve CSKA’ya karşı aldığı önlemlerin benzerleri için şimdiden kafa yormaya başlayacaktır. Fenerbahçe’nin yumuşak karnı olan ön liberolara kurulan baskı asla ve asla Chelsea tarafından düşünülmeyecektir. Buna karşılık Fenerbahçe, çok çabuk oynayabilen Chelsea ileri üçlüsü için gereken önlemleri almak zorundadır. Orta alandaki Lampard, Makelele, Obimikel gibiler için Zico ne planlayabilir ki… İşte mesele de buradadır… Yani Chelsea çıkacak kendi bildiği gibi, programlandığı gibi, oyuncularının alışkanlıkları doğrultusunda oynayacaktır. Fenerbahçe ise önlem almak durumundadır. İşte ben de bu sebeple, önlem de alabilen Roma ile Schalke’yi istemedim.
özetle bir Sevilla örneği yaşayabiliriz… Tek farkla; bu defa iki maçta olduğu gibi toplam on gol izlemeyiz… İki maçta bir elin parmaklarını geçmesi mümkün değildir, gol sayısının… Varın siz turu geçeni hesaplayın!