Ulaştırma, Sağlık ve Çevre Bakanları’na açık mektup...
Sayın Ulaştırma, Sağlık ve Çevre Bakanları’na!
Sayın Ulaştırma Bakanım! Geçen hafta, Ankara’da “DST 500” model yerli üretim cep telefonunun tanıtımının yapıldığı toplantıdaki konuşmanızda, cep telefonu ile ilgili şu bilgileri verdiniz:
“Türkiye’de 65 milyon cep telefonu kullanılıyor. 18 ayda bir, cep telefonu değiştiriliyor. Her yıl, 40 milyon yeni cep telefonu alınıyor.”
Demek ki bu âletler artık hayatımızın bir parçası. Öyleyse bu ve bununla ilgili meseleleri göz ardı etmememiz gerekir.
Her yeni icat, faydasıyla beraber bazı zararlar da getiriyor. Bu teknoloji harikasının zararları bilinmeye biliniyor da cep telefonlarının sinyal vericisi olan baz istasyonlarının insan sağlığı için oluşturduğu zarar daha mühim. Çünkü cep telefonu kullanmayanlar bile, mikrodalga yayan baz istasyonlarının tesiri altında bulunuyor. Onun için, yakınlarında baz istasyonu bulunanların tedirginliği, stres ve moral bozukluğu bile önemsenmesi gereken ayrı bir konu.
Sayın Bakanım! Baz istasyonlarının çevre kirliliğine sebep olduğunu 2009 senesi Eylül ayında, bakan olarak zat-ı âliniz de dile getirmiştiniz. Öyleyse kim, “Cep telefonu zararlı olsa da onun sinyalini yayan baz istasyonlarının zararı yok” veya “Zararı daha fazla değil” diyebilir!..
Sayın Bakanlarım! Uçaklarda ve benzeri yerlerde kullanılması bile yasak ve tehlikeli olan cep telefonlarının, trafosu ve ana merkezi durumunda olan baz istasyonlarının zararlı olmadığını söyleyenlere nasıl inanıp güveneceğiz?
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), cep telefonlarından ve baz istasyonlarından maruz kalınan radyo dalgalarını içine alan elektromanyetik alanları, muhtemel kanser yapan maddeler olarak sınıflandırmıştı.
Okuduğumuza göre, mikrodalgaların zararlarından bazıları şunlar imiş: Hücrelerdeki büyük moleküllerin (protein vb.) deforme oluşu, bazı enzimlerin bozulması, sinir zarlarının bozulup rüya görmenin azalması, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlık, depresyon, baş ağrısı, baş dönmesi, Alzheimer, Parkinson gibi beyin hastalıkları ve DNA’nın tahribi...
Sayın Sağlık Bakanım! Mikrodalga, kanser oluşturmaktan başka kanserli ortamın yaygınlaşmasını ve kanser yapan maddelerin hücreye girişini kolaylaştırıyor(muş). Sonuç: Lösemi, beyin tümörü, lenf bezi kanseri, ben kanseri, er bezi tümörü, çocukluk kanserleri...
Sayın Bakanlarım! Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü hocalarından Prof. Selim Şeker ve hâlâ ABD Kolombiya Üniversitesi’nde genetik konusunda çalışmasını sürdüren Anıl Korkut’un “Tehlikeli Oyuncak” isimli eserinde bu bilgilerin çok daha fazlası mevcut.
2000 yılında Tüketiciler Birliği’nin hazırlamış olduğu “Çatıdaki Ölüm” adlı raporda, “Baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalganın zararı sebebiyle insan sıhhatindeki mevcut uyumun bozulduğu...” ifade ediliyordu. Yine Tüketiciler Birliği’nin 2009 tarihli raporunda, “Bu mesele ele alınarak insan sağlığının bir nebze olsun korunması için özen gösterilmesi ortadan kaldırılabilir” deniliyordu.
Zararlı değilse, baz istasyonlarının niçin câmi, hastane gibi insanların toplu bulunduğu ve kreş, okul gibi bilhassa çocukların toplu bulunduğu yerlerin uzağında kurulması ve hamilelerin uzak olması gerektiği söyleniyor?
Gerçi baz istasyonlarının zararlarını düşünen halk, elinden geldiğince bu istasyonların kurulmasına izin vermemekte, güç yetirilemeyen yerlerde ise kavga-gürültüyle bu baz istasyonları kurulmaktadır.
Sayın Bakanlarım! Sivil toplum kuruluşları senelerdir, “Baz istasyonlarının zararlarına” dikkat çekiyor. Bu arada davalar açılıyor, kararlar alınıyor. Bazı davalar kazanılıyor ve çatılardaki baz istasyonları kaldırılıyor bazı davalar da kaybedilip, baz istasyonları kalıyor ve vatandaş ha kanser oldum ha olacağım korkusuyla yaşayıp duruyor...
Elimde, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/28 esas, 2003/16 nolu kararı ile 2004/2954 esas ve 2004/10516 karar sayılı Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararı var. Bu kararlar, baz istasyonlarının zararlı olabileceğinden kurulmamasına, kurulanın da kaldırılmasına dair. Bu kararlar emsal kabul edilip çatılardaki baz istasyonlarına dur denilebilir. Ama -nedense- bahsettiğimiz Yargıtay kararı bile bu meselede mahkemelerde emsal karar olarak ele alınıp engellemeye mesnet teşkil edemiyor?!!..
4 Ağustos 2009 tarihli Didim Kent Konseyi Başkanlığı, ilçe içindeki baz istasyonlarının insan sağlığına zararını göz önünde bulundurarak şehir dışına taşınmasına oy birliğiyle karar verdi. Aydın İdare Mahkemesi de baz istasyonu kurulması için “İmar Planı kararı getirilmesinin şart olduğu” kararına vardı. Vardı ama halkta bunun da emsal karar olarak kabul edildiğine ve edileceğine dair bir beklenti olmayıp ümitsizlik mevcut...
Sayın Bakanlarım! Baz istasyonlarının getirdiği rahatsızlık ortadayken, bir de 3G ile bu istasyonların gücü 9 kat artırıldı. Bu, artık eskisine göre 9 kat fazla tehlikeyle karşı karşıya bulunuyoruz demektir.
Sayın Ulaştırma Bakanım! Vatandaş tepesindeki baz istasyonlarından rahatsız ve tedirgin. Onun için masraftan kaçınmayarak mahkemeye baş vuruyor. Ama baz istasyonları sizin bakanlığınızı ilgilendirdiği için bu mesele öncelikle sizin meseleniz. Sizin yapacağınız bir açıklama bu rahatsızlığı ortadan kaldıracaktır. Eğer bu istasyonların zararı yoksa, bir açıklamayla vatandaşı rahatlatabilirsiniz. Mahkemelere gitmek falan da olmaz. Yok zararlıysa, o zaman da bu istasyonların çatılarda kurulmasına kesinkes izin verilmemeli değil midir?
Sayın Sağlık Bakanımız! Sağlıkla yakından ilgili olması hasebiyle, bu konudaki sizin yapacağınız bir açıklama da halkı rahatlatacaktır.
Sayın Çevre Bakanımız! Takdir edersiniz ki, çevre kirliliği cihetinden bu mesele sizin de ilgi alanınız içinde bulunuyor.
Sayın Bakanlarım! Dile getirmeye çalıştığım bu rahatsızlık sadece bendenize ait olmayıp birçok vatandaşa ait. Ben halkımızın bir istek ve arzusunu sizlere iletmiş oldum. Sizler ister bunu açıklamaya değer bir mesele olarak görür ve bir açıklama yaparsınız, isterseniz mühim şey olarak görmez ve bir açıklama yapmazsınız. Tabii ki takdir sizlere aittir.
Saygılarımla...