Cihad çağrısı yapmak günah mı?
Mardin'deki Cihad toplantısı
Cidde merkezli Küresel Yenilik ve Rehberlik Merkezi (GCRG) ile Londra Merkezli Canopus Danışmanlık tarafından Mardin’de bir toplantı düzenlenmiş. Siz de okumuş ya da duymuşsunuzdur, 700 yıl önce İbn-i Teymiye tarafından Moğol istilasına karşı verilmiş cihat fetvasını geçersiz kılmak için Mardin fetvası verilecekmiş.
Şaka mı bu Allah aşkına!
Haberiniz olsun konuyu fevkalade ciddiye aldım. Fakat anlamadığım bir şey var. El Kaide, Osmanlı ulemasının ve bütün Ümmet-i Muhammed’in başta İngilizler olmak üzere yedi düvele karşı verdiği Cihad-ı Ekber fetvası dururken, 700 yıl önce Moğol istilasına karşı verilmiş fetvayı ne yapsın!
Sanki, cihat için tek mesnet, İbn-i Teymiye’nin 700 yıl önce verdiği bu fetva imiş? Birileri, cihat çağrılarını yargılamak ve mahkum etmek için Teymiyecilik suçlamasına zemin hazırlıyor olmalılar.
İbn-i Teymiye bu fetvayı işkembeyi kübradan uydurmuş değildir. Kaldı ki, o fetvayı geçersiz saysan bile, küffara karşı verilmiş fetva mı yok?
Neresinden bakılırsa bakılsın, yapılmak istenen şey, abesle iştigaldir. Üstelik mesnetsiz, mantıksız ve manasız olduğu gibi, yanlış bir hesaptır. Tutmaz.
Belli ki, birileri akıllarınca ince bir oyun tezgâhlamaktadır.
Cihat çağrıları, Teymiyecilik olarak adlandırılıp, marjinal gösterilmek istenmektedir. ‘Cİhad’ dersen, radikal olursun; tu-kaka ederler. Hoşgörü/diyalog dersen, modern olursun, aferin derler. Birileri Teymiyeci denilerek, sindirilmeye, mücadeleden vazgeçirilmeye, birileri de “Akıllı, uysal olun, pastadan pay alın” denilerek sünepeleştirilmeye çalışılmaktadır.
Teslimiyetçi, işbirlikçi, sünepe İslam anlayışına İslam dünyasında meşruiyet kazandırılamaz.
Sanki İbn-i Teymiye Moğol istilasına karşı Ümmet-i Muhammed’i cihada çağırırken, diğer alimler işgale ve zulme şapka çıkarmışlardır?
Batı’nın böyle bir çabası ve gayreti olabilir, ne ki, kerli ferli İslam alimlerinin, sivil toplum örgütlerinin bu meş’um plana maşa olmayı kabullenmeleri anlaşılır değildir. Bu girişim, sanılanın aksine İbn-i Teymiye’yi ne El Kaide’yi değil, her kim olursa olsun Batı’nın işbirlikçisi olarak görünen isimleri itibarsızlaştıracaktır.
Düşman işgaline karşı cihat, sadece İbn-i Teymiye’nin yorumu olmuş olsaydı eğer, bunun geçersizliğini iddia etmek belki mümkün olabilirdi. Düşmana karşı boyun eğen, gerdan kıran kim olursa olsun, Ümmet, bunları alim yerine koymak bir yana, adam yerine bile koymayacaktır.
Bu martavalları hiç değilse bize anlatmayın. Haçlı seferlerine kim dur demiştir? “Çanakkale geçilmez!” diyen kimdir? Masal okumanın manası var mı? Ne zaman bir İslam beldesi işgale uğrasa, Müslümanlar cihat ilan etmişlerdir, bundan böyle de cihat ilan edeceklerdir. Bunun aksi düşünülemez bile.
Uzağa gitmeye ne gerek, Kurtuluş Savaşı nasıl verilmiştir? Ankara Müftüsü Rıfat Hoca (Cumhuriyetten sonra ilk Diyanet İşleri Başkanı rahmetli Rıfat BÖREKÇİ) Anadolu direnişi için cihat fetvasını vermemiş midir? Bu fetva Anadolu’nun tanınmış ulemasına da tasdik ettirildikten sonra Atatürk’e sunulup bir üst yazı ile genelge olarak Türkiye’nin tüm müftülüklerine gönderilmemiş midir? Yahu merhum Rıfat Hoca, bu fetvasından dolayı Bab-ı ali tarafından idama mahkum edilmiştir.
Hadi Moğollara karşı cihat fetvası veren İbn-i Teymiye’yi bu fetvasından dolayı ‘tu kaka’ ettiniz, peki, Kurtuluş Savaşı’nın fetvasını veren Rifat Börekçi’ye ne diyeceksiniz?
Mardin’e kadar gelip, cihat fetvası verenleri ‘mahkum’ etmek isteyenlere Nasreddin Hoca’nın hikayesinde olduğu gibi sormak lazım; iyi de birader, hırsızın hiç mi suçu yok?
Yine bilindik hikayedir hani…
İki adam aralarında şöyle konuşurlar:
-Hemşerim, dağın başındasın, bir ayı sana saldırdı ne yaparsın?
-Silahımla kendimi savunurum.
- Silahın yoksa…
-Taş, sopa ne bulursam saldırırım.
-Taş, sopa hiçbir şey yok.
-O zaman kaçarım, bir ağacın tepesine çıkarım.
Adam, “Ağaç da yoksa…” deyince, diğeri iyice kızmış:
-Hemşerim, Allah aşkına, sen ayıdan yana mısın, benden yana mı?
Yahu sizin derdiniz ne: Siz ayıdan yana mısınız, mazlumlardan yana mı?