Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Küçük Osman

Küçük Osman

Dev bir İmparatorluğun kurucusu Osman Gazi...
Osman Gazi, Domaniç yaylalarından yola çıktı... Görünüşte küçük bir yayla ama yola düşünce önce Anadolu’ya, ondan sonra da üç kıtaya yayıldı...
Şimdi de dağılan parçaları en azından politik olarak bir merkezde toplayıp Osmanlı’nın bıraktığı yerden “aslına dönmek” şimdilik bir proje ama geleceğin nesillerine dev bir yatırım. Düştüğümüz yer “parçalanmak”, kalkacağımız yer ise “birleşmek” olacaktır.
Küçük Osman derken Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nu kastediyorum.
Müthiş bir bakan...
Öncekiler onun yarısını yapmış olsaydı şimdilerde çok yol almıştık.
Ben ona “Küçük Osman” diyorum.
Çünkü; o dedesi Büyük Osman gibi gayretli, ufku açık.
Cumhuriyet gazetesi zihniyeti “Yeniden Osmanlı” politikalarına dönüşü her ne kadar Amerika’nın Ortadoğu projesine bağlamaya çalışsa da nafile...
Onlar bu ülkede “küçük olsun, benim olsun” politikasını hanedan zihniyeti çerçevesinde bir çıkar görüşü olarak benimsedikleri için yeniden eski hüviyetimize dönüşe müspet gözle bakmak istemezler...
Osmanlı politikasını görmemek bir sömürünün tarihi hikayesidir.
Ortadoğu, sömürülen olmak istemiyor.
Bu konuyu Cumhuriyet yazarı Ümit Zileli ile Ceviz Kabuğu’nda az çok tartışmıştık.
Zileli, bu projeye toprak işgali açısından bakınca fazla ileriye gidemedik.
Gidemezdik, cumhuriyetçilerin anlayışında halkın inançları sürekli tehlikedir.
Halkını tehlike olarak görenler, halkı ile nasıl bütünleşebilirler?
NATO Amerikan politikasıdır, Ortadoğu Projesi de öyle.
Hem NATO denilen Amerikan çıkarlarına imza atıyorsun da Yeniden Osmanlı politikalarına dönüşe neden karşısın?..
Ortadoğu halklarını dinleyin ve de görün, hep aynı ses:
Yeniden diriliş...
Doğrusu, ikinci cumhuriyeti sahiplenen İttihatçı ekolün zihniyetindeki tutsak Türkiye, “yaşasın Cumhuriyet” sloganı ile oyalanıyor.
Gitmiyor, geriliyor...
Yürürsen irtica, durursan cumhuriyet!
Öyle değil,
Artık dünya küçülüyor, ama aklın ulaştığı buluşlar sayesinde her geçen gün ufkumuz genişliyor. İngiliz işbirlikçileri cetvelle Osmanlı’yı nasıl küçültmüşse, şimdiki nesiller de kafalarındaki çağdaş projelerle Ankara, Tahran, Bağdat, Şam hattını yeniden belirleyerek “İslam Ortak Pazarı/Yeniden Osmanlı” denilen birliği kurmak için kolları sıvadılar.
“Güneşin fethi yakın...”
Neden bu hallere geldiğimizi sorgulamakta çok geç kalmışız.
Ülkelerin bayrakları ile parlamentoları ayrı olsa da İngiliz hegemonyasının araya koymuş olduğu badireleri askerlerimize bekletip geri kalmış bir ülke halinde yola devam etmenin ne aklı var ne de mantığı...
Avrupa aradaki duvarları yıkarken biz neyi bekliyoruz?
İsrail utanç duvarını yapar ama Yeniden Osmanlı Projesi tüm bu duvarları yıkar.
Endonezya’dan gelenin kimliği Müslümansa, Türkiye’de veya Suriye’de istediği koşullarda istediği gibi ticaret yapabilmeli, yerleşmeli, çocuklarına istikbal hazırlayabilmelidir.
Aynı şekilde Türkiye’den bir başka İslam ülkesine gidenler de aynı hakları niçin kullanmasınlar? Bu bağlamda dini görevini yerine getirmek isteyen Müslüman halkı soyan bezirganları da sorgulamış oluruz. Vatikan’a gidenler serbest de, hacca gidenler neden para ödüyor? Neden zorluk çıkarılıyor? Neden vize engeline takılıyor?
Kontenjan tamam da, ya diğerleri?
Toprak ortak değil mi?
Topraktan gelenler, toprağı yasaklıyor...
Müslümanın canı, ırzı Müslüman’a haram; coğrafyası ortak, suları ortak, havası ortak.
İstikbal kollarını açmış bizi bekliyor...
Bugün Davutoğlu vizeleri kaldırıyor, yarın bir başka Davutoğlu gümrükleri de kaldıracak. Öbür gün ise “ortak bir parlamento” çerçevesinde yeni bir dünyanın temelleri atılacak. Ortadoğu, birlik ve beraberlik.
İlahi emir de öyle:
Bölünüp parçalanırsanız mağlup olursunuz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi