Serdar Arseven

Serdar Arseven

Ordu bu...

Ordu bu...

Mesleksizler Ordusu!..İngiliz bakmış, Pakistanlı çocuklar çok daha zeki ve çalışkan...
Kendi çocuklarının “Müslümanlar” karşısında hiç mi hiç şansı yok...
“Müslüman” çocukların önünü kesmek için, onlara “logaritma”yı ezberletmiş!..
Zerre faydası olmamakla birlikte zamanın ve enerjinin tümünü alan bu “ödev”, zavallı çocukları dumura uğratmış, başarı düzeylerini hızla düşürmüş...
İngiliz işte, adamın önünü böyle keser!..

Malûm; hafta sonunda yaklaşık iki milyon öğrenci sınava girdi; bu ilkti.
Sonrası, sonrası var...
Hafta hafta sınav oturumları olacak, topuna birden LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) diyorlar...
Sınavlar çoktan seçmeli, beşinden biri doğru.
İşin sırrına ermiş, “Bir problem ucuz yoldan nasıl çözülür” öğrenmiş olan malı götürecek.
Malı götürebilmiş yani gerçekten de işe yarar bölümlerden birine girebilmiş olanların oranı onda biri aşmayacak.
Yüzde doksan yani, hayal kırıklığına uğramış olacak!...
Bu dönemin suçu değil, yıllar yılı, hatta on yıllar on yılı birike birike bu noktaya gelindi.
Sadece üniversiteye hazırlanan değil; en küçüğünden başlayarak cümle nesiller perişan halde!..
Ha bire sınav, ha bire sınav.
Koca çarkların dişlilerinde nesiller... Kıyım ki ne kıyım!..
Hükümet bu kadar üniversite yaptı; mümkün olduğunca fazla çocuğu kurtarmaya çalışıyor. Lâkin on yıllar evvel bir düzen kurulmuş ki, Alman zulmünden kaçan “yahudi profesörler” tarafından; değiştirmeye belki yüz yıl gerekiyor...

Şu anda çocuklarımıza uygulanmakta olan modelle, İngiliz’in Pakistanlı çocuklara uyguladığı arasında özde fark yok. Her iki durumda da, harcanan biz oluyoruz!..

Neyse ki, şimdilerde bu feci gidişe “dur” deme çabası dikkat çekiyor... “Takozlar” iş başındaysa da, birileri bir şeyler yapmaya çalışıyor...
Böyle bir toplantıdaydım dün; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın öncülük ettiği bir çalışma için bir araya geldik...
Maksat; mesleki eğitimin geliştirilmesi...
“İşsizlik”ten daha önemli bir problemimiz var: Mesleksizlik!..
Sayın Dinçer’in dikkat çektiği bu “bela”nın üstesinden gelmek mecburiyetindeyiz...
Mesleksizler ordusu başa bela...
Kendi başına da ülkenin başına da...
Bela!..

Suç, mesleksizlerde değil...
Ya da suçun tamamı onlarda değil; okullar meslek vermiyor...
Bilinçsizlik, haylazlık, askerlik derken yıllar geçip gidiyor...
İş arayan milyonlar çıkıyor piyasaya, işe yarayan ise mumla aranıyor...

Dört Bakan hayli zamandır kafa kafaya vermiş, “insanımızı nasıl daha vasıflı hale getiririz”in arayışında...
İlk amaç; mesleki ve teknik eğitimin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda verilmesini sağlamak. İkincisi, eğitim-istihdam ilişkisini kuvvetlendirmek. Yani, iş verenle öğrenciyi buluşturmak, öğrencinin işini okurken hazırlamak.
Ve mesleksizlik problemini ortadan kaldırmak.

Bir vatandaş; mesleğini Türkiye’de, herhangi bir Arap ülkesinde veya ABD’de, Avrupa’da icra edebilecek.
Bunun için ne lazım?
Çok şey.
Bunun için bir eylem planı hazırlanmış,
“Meslek sahibi olmak isteyene, hangi yaşta olursa olsun imkan sağlanacak.”

“Mesleki yeterlilik belgesine sahip olanların işe yerleştirilmeleri veya iş kurabilmeleri için gerekli destek sağlanacak.”

“Bu belgeye sahip olanlar, eğitim gördükleri alanda çalıştırılacak olurlarsa, sosyal güvenlik primlerinin işveren payı devlet tarafından ödenecek.”
Vesaire...

Bu işte Bakanlıklara bağlı birimlerin yanısıra, KOSGEB, TOBB, TESK, TÜRK-İŞ, HAK İŞ, TİSK gibi örgütlerin desteği de önemli.
Bakalım; dün tanıtımı yapılan “Mesleki Eğitim İşbirliği” sistemi, ilk ürünlerini 2011 sonunda verecekmiş, bugünün mesleksizlerinden bazıları o gün meslek sahibi olarak karşımıza çıkacakmış.
İnşallah.

Mesleksizlik en büyük problem.
Okullar berbat; yirmi küsur yılda bir lisan olsun öğretmiyor sistem.
Meslek eğitimi dedik de, bir de bu kategoride yer alan imam hatipler var.
O da tuhaf; koca İmam Hatibi hatta koskoca İlahiyat’ı bitiren Arapça okuyamıyor, yazamıyor, konuşamıyor!..
İmam Hatiplere el atılsa, buralarda okuyan çocuklara bir Arapça, bir de İngilizce öğretilse...
Çok mu?!..
Meslek lisesini bitiren, bir yabancı dili çatır çatır konuşup yazacak düzeyde öğrense...
Meslek eğitimini cazip hale getirmek için meslek yüksek okullarından “dört yıllık” bölümlere geçişlerin yolu iyice açılsa...

Ne önemli; meslek okulu mezunlarına “kısa dönem askerlik” imkanı sağlansa...
Bedelli askerlik çıksa, işsiz sayısı daha artmasa...
Meslekliler, işsiz kalmasa...
Mesleğine dayanarak işyeri açanlar, “on beş ay” mecburiyetinden dolayı kepenk indirmeye mecbur edilmese!..
İşsiz “ORDU”sunu eritmek için, “Ordu”yu da ikna etmek gerekiyor yani...

Ne memleket!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi