Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Tartışmanın faydaları ve “kendini arayan Türkiye”

Tartışmanın faydaları ve “kendini arayan Türkiye”

Başkanlık tartışmaları pek çok yönden bereketli oldu denilebilir: Anayasa değişiklik paketi gibi mühim bir mevzunun gündemde olduğu bir zaman diliminde hiç olmazsa benzer ağırlıkta bir mevzu hatırı sayılır bir kesim tarafından eskiye nispetle seviyeli bir şekilde masaya yatırıldı. Başkanlık sisteminin, Türkiye’de henüz, kurumsal anlamda, gerçekçi bir zemini olmasa da bu tartışmaların, olumlu bir arayışa ve mevcut sistemi sorgulamaya vesile olduğunu söyleyebiliriz.
Biz de bugün, bu tartışmaya mütevazı bir katkıda bulunmak istiyoruz.
Tek ve başarılı örneğinin sadece ABD’de uygulandığı başkanlık modeli şimdi Türkiye’deki parlamenter sistemde tam anlamıyla hiç de olmayan ve olması da mümkün olmayan ‘kuvvetler ayrılığı’nın yaşandığı, ayrı ayrı seçimlerle oluşan yapıların fren ve denge mekanizmalarıyla birbirini denetlediği ve her ölçekte halk iradesinin yönetime yansıdığı, bunun için özellikle federal yapıların ilacı olan bir sistem.
Adı ‘başkanlık’ olan veya lideri ‘başkan’ sıfatıyla anılan birçok ülkedeki durumu kastetmiyorum, ABD’deki sistem bu şekilde işliyor.
İki meclisli yapının, doğru seçim sisteminin ve Yüksek Mahkeme’nin etkisiyle ‘başkan’ın güç ve yetkilerinin ‘fren’lenip ‘denge’nin sağlandığı bir sistem başkanlık sistemi. Ancak, bu üç sacayağından biri aksarsa bir anda uygulandığı memleketi cehenneme dönüştürüp, toplumları cinnete de sürükleyebilecek bir sistem.
Halk da seçse ‘güçlü başkan’ modelinin, ABD gibi başkanlık sistemini hazmetmiş bir ülkede bile Bush döneminde nasıl bir kâbusa sebep olabileceğini, hem de sekiz sene tüm dünya gördü. Ancak aynı süreçte, tarihin görebileceği en korkunç bir yönetimi bile, bu modelde, sarsmanın hayli zor olduğu da görüldü.
Yani, başkanlık sistemi, iyi ve kötü yönleriyle bir ‘istikrar’ modelidir. Yürütmenin güçlü ve istikrarlı olması, bir nebze bağımsız olabilmesi, birtakım krizleri önler. Ama altyapısı sağlam ve güçlü kurulmazsa çok büyük krizleri ve faciaları da besleyebilir.
Sözgelimi, mevcut anayasada cumhurbaşkanına verilen yetkilerin fazlalığının Türkiye’de pek çok sorunun odak noktası olduğu bilinen bir gerçek.
Yani, yetkileri artırıp, lideri güçlü ve mesuliyetsiz kılmak, adına ne derseniz deyin, dayatmacı ve meşruiyetini halktan almayan, korku ve istibdattan beslenen sistemlerin aldığı bir ‘güvenlik tedbiri’dir. Bir tür “ölümlerden ölüm beğen!” sadizminin beslediği, emniyet supaplarının ve bubi tuzaklarının bolca bulunduğu, evhamın ve keyfiliğin esas, hukuk ve adaletin istisna olduğu bu sistemler kelimenin tam anlamıyla insanlığın baş belalarıdır.
Demem o ki, başkanlık sistemini yetkileri çok ve güçlü bir başkan gibi algılamak hatalıdır. Başkanlık sistemi, hakkaniyetle ve ülkeye özgü bir model geliştirilerek uygulanırsa ancak bir dengeler sistemi olabilir.
Doğru başkanlık sisteminin ‘dengeler sistemi’ gibi telakki edilmesinin asıl sebebi, siyaset bilimi tartışmalardan sarf-ı nazar, halkın tercihinin doğrudan idareye aksetmesidir.
Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi kararı bunun bir benzeridir. Gerçekten bu karar Türkiye için tarihi bir kırılma anıdır. Ama gelin görün ki, halkın iradesinin hâkim olması için, bu iradenin Çankaya’da ve Meclis’te tecelli etmesi hiç de yetmiyor, yetmedi Türkiye’de.
Yani sistemin adı parlamenter ama çoğulcu değil; halkın iradesinin önüne bin bir türlü barikatların kurulduğu sadece belli gayelere göre ‘kurgulanmış’ ve sınırları çizilmiş ve sınırlarına mayınlar döşenmiş bir sistem bu.
Başkanlık sistemi olsun veya olmasın, Türkiye, bu tartışmalar sayesinde mevcut sistemin zaaflarını ve ülkenin heba olan potansiyelini daha iyi fark etmektedir. Millet iradesinin hâkim olacağı, birtakım seçkinci zümrelerin ve kimi kurumların vesayetinin olmayacağı her formülün esasında mevcut olandan bin kat daha iyi ve hayırlı olacağını görmektedir.
“Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” anlayışı eskiye nispetle zayıflasa da hâlâ canlı, ama “Tartışılamaz, tartışılması teklif dahi edilemez!” dönemi bitmiştir artık!
Şimdi sıra millet iradesi önündeki ‘kayıtlar’ın ve ‘şartlar’ın birer birer fark edilip ortadan kaldırılmasına gelmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi