Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

İnsanlık hali...

İnsanlık hali...

Hiç kimse mükemmel değildir denilir, az sayıdaki istisnaları hariç, doğru bir söz ....

Her birisi kendi yolculuğunu sürdürmekte olan insanoğlunun her bir ferdi mükemmele ulaşmaya çalışıyor belki. Ama söz malum: "Hiç kimse mükemmel değildir!".

Hepimiz insanız ve birtakım ortak özelliklerimiz dışında hemen her birimiz ayrı birer dünyayız.

Yaratan, hepimizin parmak izlerimizi birbirinden farklı yarattığı gibi, diğer birçok hususta da birbirimizden farklı olmamızı murat etmiş anlaşılan.

Huyumuz-suyumuz birbirinden çok farklıdır. Birbirinin aynı olan etkiler karşısında farklı tepkiler veririz hepimiz.

Hepimiz yemek yer ve su içeriz... Yatarız, kalkarız, yürürüz, koşarız, çalışırız, konuşuruz, arkadaşlık kurarız, evleniriz, çocuk sahibi oluruz, komşuluk yaparız, alışveriş ederiz, borçlanır, borç veririz, hastalanır deva peşinde koşarız.... yani yaşarız...

Yaşarken, yani bir insan olarak yapmamız gereken her bir işi yaparken, nasıl davranırız peki?..

Yani bizi biz eden, şahsiyetimizin temeli olan davranışlarımızın temeli nedir?

Hayatımızın birer parçasını oluşturan davranışlarımızı çoğu zaman insiyaki olarak, düşünmeden yaparız belki. Ama davranışlarımızın çoğu ile alakalı olarak, bir öğrenme süreci vardır elbet.

Yani daha doğmadan öğrendiğimiz ya da anne-babamızdan genetik olarak tevarüs ettiğimiz şeyler olduğu gibi, ailemizden, komşu ve akrabalarımızdan, arkadaşlarımızdan, televizyonlardan, okuldan, öğretmenlerimizden, kitaplardan...öğrendiğimiz şeyler vardır...

Ve bizler artık kendimiz olduğumuzu düşündüğümüz anda, bütün bu süreçlerden etkilenmiş olarak; onlardan oluşturduğumuz, bize özel davranışlara yani şahsiyetimize sahip olmuşuz demektir.

Davranışlarımızın doğru mu yanlış mı olduğunun referansı, bize göre değişir genellikle.

Kimimiz, ailemizin verdiği tepkilere göre oluştururuz kontrol mekanizmamızı. Aralarında hoşumuza gitmeyen şeyler olsa bile, bunun önemli olduğunu biliriz . Giderek kontrol mekanizmaları da çoğalır; akrabalar, komşular, okul, öğretmenler, arkadaşlar, işyeri çevremiz...

Şahsiyetimizin yansıması olan davranışlarımızın doğru mu yanlış mı olduğunu, olabildiğince kendi kanaatimiz ve çevremizden aldığımız tepkilere göre ölçüp-biçmeye çalışırken, kendi kendimize torpil geçebilme ihtimalimizin yanında, çevremizdekilerin de, çeşitli sebeplerle gerçek kanaatlerini bize yansıtmamaları biraz torpil geçebilme ihtimalinin olduğunu da biliriz...

Başta aile efradımız olmak üzere insanlarla iyi geçinmek, komşu ve tanıdıklarımızla iyi münasebetler kurup sağlıklı bir şekilde yürütebilmek...

İşimiz her ne olursa olsun, gereği gibi çalışmak; beraber çalıştığımız insanlarla iyi geçinmek ve elden geldiği kadar yardıma ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak...

Ticaretimizde mümkün olduğunca adil ve dürüst olmak, verdiğimiz sözleri mutlaka yerine getirmek...

Sayamayacağımız kadar çok şey var; yaptığımız, halen yapmakta olduğumuz ve ömrümüz oldukça da yapacağımız.

Bütün bunları yaparken, doğru ve güzel olmanın yanında; yaptıkça bizi mükemmele doğru ulaştıracak olan davranışlarla ilgili en mütekamil örneğin Peygamber Efendimiz (sav) olduğunu biliyor ve O'nun gibi olmaya çalıştıkça da, hayatın daha güzelleştiğini farkedebiliyorsak, ne mutlu bizlere...

Peygamber Efendimiz'in dünyaya teşriflerinin 1439. yılı dolayısıyla düzenlenen kutlu doğum etkinlikleri, ne kadar şanslı insanlar olduğumuzu hatırlatan faaliyetler aslında.

Çünkü Efendimiz'i (sav) anma sadedinde yapılan her toplantı, bizler için en mükemmel örnek olarak gönderilmiş O'nu biraz daha tanımamıza ve nasıl davranırsak doğru davranmış olabileceğimiz hususunda yeni yeni şeyler öğrenmemize fırsatı veriyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi