“Öldürtecek misiniz?”
Öldürecekseniz ne tarafa döneyim!
Uysalsam kim demiş kurbanlık koyunum!
Meclis Başkanlığı kürsüsünde oturan sayın Mehmet Ali Şahin soruyor:
“Öldürtecek misiniz?”
Garip bir soru.
Silahını göğsüne dayayan katile sorar gibi:
“Beni öldürecek misin?”
“Yok, tetiği çekeceğim!”
Barış ve kardeşlik diye çırpınıp durduğumuz ülkemizde öldürme, öldürülme Meclis kürsüsüne kadar geldi dayandı.
Erbabı dememiş miydi?
“Bu davada öldürmek var, öldürülmek var, ölmek var.”
Hasip Kaplan, “Uyarıyoruz. Tepkimiz sert olur, Sayın Başkan”.
Sert deyince, tabii ki sorulur, hangi sert?
Bıçak mı?
Tabanca mı?
Havan topu mu?
Yere döşenen katil mayınlar mı?
Diğeri de Van Milletvekili Özdal Üçer:
“Bizler doğru bildiklerimiz ve değerlerimiz için gerekirse idam sehpalarını tekmelemiş, yağlı idam urganlarına boynumuzu uzatmışız. Ama asla hakareti kabul etmemişiz.”
Bu da çok ciddi bir ifade.
Kimseler değerleri için pes etmez.
Orası öyle, hakaret eden hakarete uğrasın, o tarafına söyleyecek sözümüz yok da, idam sehpası deyince insan ürperiyor.
Hani nerde var idam sehpası?
Bu sistem idamı kaldırmamış olsaydı ülkenin bağrına İngiliz ve de İsrail silahlarını dayayanlara cevapları verilmez miydi?
Cevapsız sorular...
Ne var ki bir MHP çıkar, “40.000 kişinin ölümünden ben sorumluyum” diyecek kadar cesaret gösterenin idam fermanını alır çekmecesine kilitlerse, arkadan gelenler haklı olarak mangalda kül bırakmaz.
O zaman bir başkası da çıkar, “Bu ülkede savaş var” der.
Ne savaşı?
Müslüman Kürt halkı aklını peynir ekmekle yese anlarım.
Marksist ve de kıblesi hiçbir zaman Kabe olmayanların peşlerine takılıp savaş tamtamları çalacaklarını sanmam.
Müslüman Kürt halkı barış sembolüdür.
Onların hangi bazda sorunları varsa, aynı bazda Müslüman Türklerin de sorunları var. Okulun kapısına dikilen zebaniler, başörtülüler gelince Türk mü, Kürt mü sormuyorlar.
Çalışma yasağı sadece Kürtlere has değildir...
Muhammed’in ümmeti Muhammed’in yolundan gidenlere denir.
O kervanda Kürt de olur, Arap da olur, Türk de olur, Laz da olur, Azeri de olur, Alman da olur, Rus da olur. Ama kıblesizler olmaz...
Kapılar açık.
Yollar Mevlana deyişiyle gelenlere kervan...
O bakımdan Meclis Başkanımız müsterih olsun,
Ölüm gelecekse haktan gelir, mermi gelecekse mertten değil namertten gelir.
Bu coğrafyada 1000 yıllık geçmişimiz tarihtir.
O tarih aşkına kervan yola çıkmıştır.
Kapılar bir bir açılıyor.
Yarınlarda Kuzey Irak da gelecek, Suriye de gelecek, hep gelecekler.
“Bölünür parçalanırsanız mağlup olursunuz” hükmü Müslüman’a söylenmiştir, bozgunculara değil... BDP artık siyasi bir parti gibi davranmalıdır.
Madem arenaya çıktı, o halde siyasetin gereğini yapmalı, PKK gibi eli kanlı bir örgütü desteklemekten artık vazgeçmeli.
Değilse, yarınlar çok geç olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.