Kılıçdaroğlu ve mini etekliler!..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Baykal’ın köşeye sıkışmışlığından istifade adaylığını açıkladığı sıralarda ben, kaset işinin arka planını düşünüyordum.
Mahir Kaynak, bu tür karanlık meseleleri değerlendirirken, “Bir işin kimlere yaradığına bakarsak, faile doğru önemli bir adım atmış oluruz” der.
“Kaset sızdırma” işinin, siz okuyucularıma yaramadığı ortada.
Bana da yaramıyor...
Bu işten Vakit’in istifadesi olmadığı gibi, açık mağduriyeti var.
Peki... Kime yarıyormuş bu kaset?..
Anlamadım ki!..
BAYKAL, ÖNDER SAV’A ÇOK KIZACAK!..
Ben, olacak bitecekleri taa ne zaman canlı yayınlarda ilan etmiştim.
Bu ilanıma ilişkin haberler de “Baykal, Önder Sav’a çok kızacak!..” başlığı altında yansımıştı yazılı basına.
Vakit’in tevafuken muttali olduğu ve not almak suretiyle kayda geçirdiği “Sav-Vali sohbeti”nde, CHP’deki iç çekişmenin uçkur boyutlarına da giriliyordu hafiften.
Şu meşhur; “Yes”, “No” hikayesi var ya...
“CHP Genel Merkezine çok fena (böcek) koydular” muhabbetine konu olan sohbette, Sav’ın Genel Başkan Baykal’ı hedef alan ağır eleştirileri de vardı.
Önder Sav; Vali ile buluşmasında salt Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na, Orman Bakanı’na giydirmiyordu...
Baykal’a giydiriyordu.
Hem de ne giydiriş!..
•
Önder Sav’ın gözüne girmeye çalışan Vali; “Bu CHP’mizin hali ne olacak?” filan derken...
CHP ağır topu da misafirine, “Ben muhalefetimi koyuyorum. Beni, mini etekli sekreteriyle karıştırmasın! Ona istediğini yapabilir(!) ama ben o tür sekreterlerden değilim. Genel Sekreterim... Öyle her söylenene evet yok bende! Parti sahipsiz değil. CHP, tek adam partisi olamaz” karşılığını veriyordu.
Evet... “Mini etekli”ler..
O “mini etekli”lerden en az birini biliyoruz bugün!..
Ve Genel Sekreter’in de, o mini eteklilerden biri olmadığı, Kılıçdaroğlu’na verdiği destekle ortaya çıktı.
Hani o mini etekliler; bugün neredeler?..
Evet, evet... “Uçkur davasının” ortaya çıkarttığı kaynamayı ilk biz haber almışız demek!..
Metacafe’deki de olan bitenin neticesi!..
YENİ DÖNEM!..
Peki şimdi ne olacak?..
Bundan sonrasında yani..
Mevzu belli; yeni dönemde, CHP’nin muhalefet tarzı değişecek...
Bundan böyle sert muhalefet “lâiklik” üzerinden yapılmayacak...
Ya ne üzerinden yapılacak?..
Kılıçdaroğlu söyledi:
“Yolsuzluklar üzerinden.”
Güzel.. Kim, nereden, nasıl para kazanmışsa, servet yapmışsa fâş olsun.
Bu arada... Ayrımcılık yok; kendi icraatlarına ilişkin “iddialar” da gelir gündeme.
Mesela... SSK Genel Müdürlüğü döneminde; SSK mülklerinin inşaasında “OYAK İnşaat”a nasıl, niçin yüzlerce trilyonluk avantaj sağlandı?.. Buralara filan girilir...
Gündem yolsuzluklara kilitlenirse, ziyadesiyle memnun olurum.
Herkesin ne ilişkisi varsa, günyüzüne çıksın.
CHP’nin yeni dönemde; “yolsuzluklar masası” oluşturulabilir.
Biz ne katkılarda bulunuruz oraya;
Antalya, Eskişehir, İzmir vs. dolaylarından!..
CHP’YE ÇOK BİLE!..
Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını açıklamasının ilk dakikalarından itibaren, “Ondan lider olur mu, olmaz mı?” tartışmaları öne çıktı.
Olur... CHP gibi bir partiye pek ala olur!..
Fark etmez; oraya getirip Vural Savaş’ı da oturtsanız fazla sırıtmaz!..
Şener Eruygur kurtarsın şu davadan; o da Genel Sekreter!.. Mustafa Balbay’ı basın danışmanı; Nesrin Baytok’u da Gölge Kabine’nin Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanı yaparsınız!..
Unutmadan; Başsavcı da emekliliğin ardından katılsın ekibe.
DSP, Vural Savaş’ı emeklerinin karşılığı olarak aday yaptı da... CHP, “Yurtdışından yardım” makbuzlarını (pek de) kâle almayan Sevgili Savcıyı boş mu geçecek!.. Sen teklif et de; kabul etmesin etmezse!..
YAŞA, VAR OL, NUR OL!..
Baktık; Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamasının hemen ardından methiyeler düzülmeye başlandı.
Giden ağam, gelen paşam!..
CHP’nin Antep Vekili Yaşar Ağyüz; Kılıçdaroğlu’nun Türkiye için çok büyük bir şans olduğunu söyledi bana!..
Ağır toplardan Kemal Anadol da, “CHP’nin iktidar yürüyüşü”nden bahsetti.
Aman motive olsunlar; sıkılmıştık siyasetteki bu durgunluktan.
TAM CHP’LİK TAVIR!..
CHP Genel Başkan Adayı, memleketi Dersim’de 1937-38’de yaşanan katliamları savunan ve lâfı “Şimdi de katliam yapılsın”a getiren parti ağır topu Onur Öymen’e önce tepki gösterir gibi yapmış...
Sonra da kameralar önünde el sıkışarak; “Yandaş medya aramızı bozmaya çalışıyor ama yemezler” demişti!..
Bu tarz, CHP geleneğine pekala yakışıyor!..
Uygun adam, marş marş!..
DİKKAT ETMEK GEREK!..
Kılıçdaroğlu, diyelim ki Genel Başkanlık koltuğuna oturdu.
CHP’ye büyük bir patlama yaptırabilir mi?..
Yok, büyük bir patlama beklemiyorum...
Ancak... Hükümetin işine, Baykal’dan çok daha az yarayacağı da ortada.
Baykal, gergin tavrı ile hükümete çalışıyordu.
Kılıçdaroğlu, daha rahat. “Yolsuzluk” gündemini pompalaması da işine yarayabilir.
Tabiî bu işin kendisi açısından riskleri de var.
Hatırlayın; bir grup askerin gönderdiği “dandik” belgelere yaslanarak “şüphelinin ismi, adresi gibi bilgileri olmadan mahkeme arama kararı vermiş, oh ne ala!.. Karara bak, hamiline yazılı çek gibi!..” demişti de...
Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Kuş’un, bu bilgilerin hepsinin yer aldığı belgeyi şaaak diye ortaya çıkartmasından sonra...
“Gandi”likden “Dandi”liğe evrilmişti!..
Dandi!..
•
“Dandi Kemal”in sürekli olarak dolduruşa gelmeye, faka basmaya aday bir politikacı olduğunu gördük...
Eksileri bol...
Peki... Bunlar bir yana...
Sonuca gelelim:
Bu zat, CHP açısından Baykal’dan kötü, AK Parti açısından Baykal’dan iyi mi?..
Pek sanmam.
Dikkat etmek, boş bırakmamak gerek!..