AK Parti, Saadet, Ergenekon!..
Bir yerlerde tezgâhlanan “Ergenekon Koalisyonu”nun önünü kesmek için yapılması gerekeni ortaya koyan yazım tahminimden büyük ilgi çekti.
Devamlı yazan binlerce okuyucum var.
Yıllardır mektuplaştığımız için hangisinin hangi görüşte olduğunu, hangi partiye oy verdiğini büyük ölçüde biliyorum.
Bunların yüzde 60 kadarı AK Partilidir; yüzde 20-25 civarında Saadet, şöyle böyle yüzde 10 Büyük Birlik-MHP, diğerleri oy kullanmayanlara ve farklı partilere dağılır.
Ben, AK Parti ve Saadet’i destekleyenleri bir kenara ayırdım…
Ve…
Gördüm ki, okuyucularımızın kahir ekseriyeti, “evet” diyor bu işbirliğine…
Müsaadenizle yüzlerce mektup arasından birini çekiyor…
Ve dikkatlerinize sunuyorum:
Mektup, kamuoyunun yakından tanıdığı bir “üniversite hocası”ndan.
“Beklenti içinde olduğum düşünülmesin. Bu bakımdan ismimi mahfuz tutarsanız memnun olurum” diyerek giriyor söze…
Şöyle devam ediyor:
“Serdar Kardeşim, bu konuyu Allah aşkına işlemeye devam et, yoksa iş fena!..
Görüşlerinizi desteklemek için bir misal vermek isterim:
Saadet Partililer, geçtiğimiz seçimlerde sorumlu davrandı.
Mesela İstanbul’da Saadet seçmeni İl Genel Meclisi’nde kendi partisine oy verirken, Büyükşehir’i CHP’nin almaması için tercihini AK Parti’den yana kullandı!..
Saadet’in bu desteği olmasaydı, Kılıçdaroğlu, Sayın Topbaş’ı daha da fazla zorlayabilirdi!.. Yine Bahçelievler’de durum kritikti, Saadet seçmeni, AK Parti’yi destekledi. AK Parti ve Saadet’in işbirliği yapmasında her ikisi ve tabii ki ülkemiz açısından büyük fayda var.
Bir Not: Aman dikkat, Saadet Partililer, bazı ‘arkadaşlarının’ belediyelerden atılmak istendiğini söylüyorlar. Bu son derece yanlıştır. İki parti arasındaki ilişkilere zarar vermemekte büyük fayda hatta zaruret vardır!..”
•
Evet…
Bunun gibi çok sayıda destek mektubu…
Bu işin ne kadar zor olduğunu bilmiyor değilim. Zamanında Saadet ile BBP arasında “işbirliği” için görüşmeler yapılmıştı.
Araya hemen “derin devlet” girdi.
Ve…
Hem Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu hem de Saadet’in o zamanki Genel Başkanı Muhterem Recai Kutan’ı fevkalade rahatsız eden olumsuzluklar yaşandı.
O zaman anlaşamadıkları yani seçimlere işbirliği yapmaksızın girdikleri takdirde, Saadet’in ancak yüzde 3, BBP’nin ise yüzde 2’ye ulaşabileceğini ısrarla yazmıştım.
Sonuç iki parti açısından tahmin ettiğimden de kötü oldu.
•
Bugün, AK Parti ve Saadet’in ne durumda olduklarına ilişkin bir tahminde bulunabilecek durumda değilim.
Önümüzde bir referandum süreci var ve bilhassa Anayasa Mahkemesi’nin “iptal davasına” ilişkin kararı önemli ölçüde belirleyici olacak.
CHP’de gelişmelerin ne gibi bir sonuca yol açacağını kestirmek de kolay değil.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi yüzde 33’e taşıdığını öne süren “anketörler”e pek itibar etmiyorum.
Ancak; CHP’nin oylarını bir miktar arttırmasını da büsbütün imkansız görmüyorum.
MHP’nin yükselişi durdu.
Ancak unutmamak gerekir ki;
“Terör Örgütü” can aldıkça, MHP’nin oy oranı artar!
Bilhassa CHP’ye dair son gelişmelerdeki “derin izler” aşikar; bu “derin yapı”, şubesi olan PKK’ya “dozu artır” emrini verebilir!..
Bu da, “Ergenekon Koalisyonu”nu muhtemel hale getirebilir!..
•
Siyaset mühendisliği “alanda” çoğu zaman işlemez.
Bazen de işler…
Sözgelimi; ahı bitmiş vahı kalmış Ecevit’e birinciliği, liderlik vasıflarından hemen hiçbirini taşımayan Bahçeli’ye de ikinciliği getiren projeyi düşünün.
Öcalan’ın paketlenerek “bizimkilere” teslim edilmesi, böyle bir sonuca yol açmıştı.
Ve bu sonucun oluşturduğu koalisyon da “ülkenin felâketi” olmuştu!..
Demem o ki;
“Vatandaşın engin sağduyusu” yollu yaklaşımların çoğu zaman işleyeceğini ancak bazen de işlemeyeceğini hesaba katmak gerek.
•
İşte bu düşüncelerimin, hem AK Parti hem de Saadet tabanları tarafından benimsenmesi ve her iki tabanın da birinci tehlike olarak “Ergenekon zihniyetini” görmesi beni memnun etti.
Recep Tayyip Erdoğan ve Numan Kurtulmuş, bugüne kadar “kardeşlik hukukuna riayet” çizgisinden sapmayan tavırları ile bağın kopmasını engellediler.
Saadet Partisi’nin (ve bu arada BBP’nin) AK Parti’yi, Anayasa referandumunda “yalnız” bırakmamaları önemli bir gelişme.
Bu iki Meclis dışı muhalefet partisi, müspet tavırları ile CHP-MHP ittifakından tamamen farklı bir noktada olduklarını göstermiş oldular.
Bu işbirliği için önemli bir zemindir.
Ve vurgulamış olalım; özellikle AK Parti ve Saadet arasında bu işbirliğinin tabii zemini zaten mevcuttur.
•
Saadet gibi dinamik ve sorumlu siyaset üreten bir partinin, bir dönem daha baraj altında kalması ülkeye zarar verir.
Ergenekon koalisyonunun kurulması halinde ülkenin başına nelerin geleceğinden bahse bile gerek yok.
Partilerden birinin yüzde 3’lük, 5’lik veya 7’lik oyunun boşa gitmesinin karşılığı nedir?..
DSP, bir iki puanlık oyuyla, neredeyse grup kurmaya kâfi sayıda vekil çıkartmadı mı?..
CHP-DSP işbirliği, her iki partiye de kazandırmadı mı?
Evet, evet…
Okuyucum işi biliyor; bunca mektubun gösterdiği bu.
Aklın yolu.