27 Mayıs vahşeti -1-
1960 yılının 27 Mayısında doğanlar veya o tarihte 8-10 yaşlarında olanlar, 27 Mayıs vahşeti hakkında hiçbir şey bilmiyorlar demektir. Geçen yıl, bu aylarda, Büyükada’ya gidiyordum. Güvertede oturmuştum. Etrafımda, üniversite öğrencilerinden ibaret 15-20 kişilik bir grup vardı. Vapur, Yassıada uzaklarından geçerken, içlerinden biri ayağa kalkarak sordu:
-”Arkadaşlar şu Yassıada, çok meşhur bir adadır! 1960 yılında orada çok meşhur bir olay oldu. O olayı bileniniz var mı?” Gençler, derin bir sessizlik içine gömüldüler. İçlerinden biri bağırdı:
-Ben biliyorum! Dedi. Üzüm festivali yapıldı orada.
Yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Utandım. Aklımdan: “Hâfıza-i beşer nisyan ile maluldür!“ hükmü geçti.
1960 yılının 27 Mayısında, Ankara’da bir hükûmet darbesi yapıldı. Bazıları ona ihtilâl diyorlar. Yanlıştır. Çünkü ihtilâlleri bütünüyle halk yapar. Mesela 1789 Fransa İhtilâlini, krala karşı, bütün Fransız milleti yaptı. 1917 Rus İhtilâli de öyledir. Ankara’da ise, 27 Mayıs 1960 tarihinde, âdi bir hükümet darbesi oldu. Darbe yapıldığında ben, Ankara Hukuk Fakültesinin son sınıfında idim. Kızılay’da ve fakültelerde, Demokrat Parti iktidarına karşı yapılan talebe nümayişlerinin seyircileri arasındaydım. Sonra, 1961-1963 yılları arasında, yedeksubaylığımı Çankaya’da, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında yaptım. 27 Mayıs darbesinin başına getirilen, sonra da silah zoruyla Cumhurbaşkanı seçtirilen Cemal Gürsel‘i yakından tanımak, dinlemek bedbahtlığına uğradım.
27 Mayıs darbesini yapan subaylardan 38’i, Millî Birlik Komitesi olarak ilân edilmişti. Bu subayların çoğu, “İktidarı CHP’ye devredip ayrılalım; yeniden orduya dönelim!“ diyorlardı.
“Biz bu darbeyi CHP için yapmadık. Bir süre işbaşında kalalım. Yapılması gereken işleri yaptıktan sonra seçime gidelim!” diyenler de vardı. MBK içinde, CHP zihniyetli olanlar, karşı grupta kalanları tasfiye ettiler. Komiteden koparılanlara 14’ler dediler. Ben o 14’lerin bir kısmını da zamanla çok yakından tanıma fırsatı buldum.
27 Mayıs darbesi için o zaman da şimdi de samimi kanaatim şudur: 27 Mayıs darbesini, CHP ve Türkiyeli komünistler, ordumuzdaki CHP zihniyetli subayları tahrik ederek yaptırdılar.
CHP, 1950 yılına kadar şöyle düşünüyordu: “Bu vatanı biz kurtardık. Bu Cumhuriyeti biz kurduk. Bu devleti, ancak biz idare edebiliriz. CHP’li olmayanlar vatan hainidirler.“
Türkiyeli komünistler de, komünizmi yaymak için kurulan Köy Enstitüleri, DP devrinde öğretmen okulları haline getirildikleri için Menderes hükümetlerine kanlı-bıçaklı düşman idiler.
1950-1957 yılları arasında yapılan 3 seçimde, CHP büyük hezimetlere uğramıştı. Halk, CHP’ye oy vermiyordu. CHP de iktidara gelmek için şöyle bir formül bulmuştu: CHP+Gençlik Kolları+Ordu=İktidar. Bu bakımdan CHP, ordu içindeki CHP zihniyetli subayları DP iktidarına karşı kışkırtmak için, dünyanın en rezil yalanlarına başvuruyordu. 27 Mayıs, o rezil yalanlar yüzünden oldu ve tam bir vahşet idaresi haline geldi. Bir vahşet idaresi kuranlar, devlete, millete, vatana hizmet ettiklerini sanıyorlardı. Mesela: CHP’li fısıltı gazeteleri iddia ediyorlardı ki DP iktidarı Kars’ı ve Ardahan’ı Ruslara satmak üzeredirler. DP iktidarı, kendisine karşı olan üniversite gençlerini tutup öldürmekte, Et-Balık Kurumunda onları tavuk yemi haline getirmektedirler. Dışişleri Bakanı Zorlu, Türkiye’nin her anlaşmasından %10 komisyon almakta, Avrupa’da, sacı altından olan arabasıyla yaşamaktadır. Bu ve benzeri yalanlar, 27 Mayısla birlikte bir vahşet idaresi doğurdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.