Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Hakim, öğretmen ve maliyeciler...

Hakim, öğretmen ve maliyeciler...

Yeni genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP'nin bundan sonra ne yapacağı ve ne yapamayacağı hususunda, birbirine taban tabana zıt birtakım yorumlar birbirini izliyor. CHP'nin artık başa güreşeceğini, tek başına iktidar olma şansına bile sahip olabileceğini söyleyenlerin yanında; hazırlıksız ya da az hazırlıklı bir şekilde ve bir tür emanetçi gibi işbaşına gelen Kılıçdaroğlu ile CHP'nin Baykal'lı günleri bile arayabileceğini söyleyenler de az değil.

Ancak, Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olması ile yapılacak ilk genel seçimde CHP'nin koalisyonla da olsa hükümete girme ihtimaline, birilerinin şiddetle muhtaç olduğu, dikkatlerden kaçmıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye genel başkan olmasının, ne olduğu hususunda bilgi sahibi olmadığımız özel birtakım sebeplerle heyecanlandırdığı anlaşılan bir medya grubu mensuplarının -spor sahalarındaki amigoları hatırlatan- tavırları, işin bir yönü. Onların durumunu anlayabilmek de kolay. Çünkü, maişetlerini sağladıkları grupla alakalı olarak, mahkemelerde sürüp giden birtakım davalar ve başka bazı sıkıntılar var ve bunların halli konusunda son ümitleri CHP...

Her ne kadar bazı yorumcular, Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'nin halkla kucaklaşacağını söylüyor olsalar da; CHP'nin, sistemin atanmış denetleyecilerinin elinden kaçma eğiliminde olan ipleri tekrar toplamak için işbaşına gelmeye hevesli olduğunu söyleyenlerin sayısı da az değil...

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin, bir anlamda kendisini rehabilite ederek milletle barışacağını ve hakikaten halkın oylarıyla işbaşına gelmenin yollarına arayacağını düşünmek, nedense pek anlamlı gelmiyor.

Seçimsiz geçmesi beklenen bir kurultaya günler kala, düzenledikleri bir operasyonla Kılıçdaroğlu'na genel başkanlık yolunu açanların yazdıkları senaryoda böylesi bir ihtimal olduğunu düşünmek de, açıkcası pek akla ve mantığa uygun değil...

Kılıçdaroğlu genel başkanlığındaki CHP'nin ne yapacağı ve ne yapamayacağını zaman gösterecek. Bu arada, bazı yorumcuların dedikleri olur ve CHP hakikaten milletle barışır ve onunla kucaklaşırsa, bize de memnun olmak düşer...

Ancak belirtmekte fayda var, bu yönde herhangi bir ümidimiz yok. Çünkü gerek mağdur olduğunu iddia eden ve gerekse bu mağduriyet üzerine bir galibiyet inşa edeniyle, CHP'nin gittiği yolu değiştirebileceği yönünde en ufak bir emare bile yok...

Duran bir saatin bile günde iki kez doğruyu gösterdiği misalini hatırlatarak devam etmek belki biraz tuhaf kaçacak ama Kılıçdaroğlu'nun sözleri arasında oldukça önemli bazı hususlar da vardı... Çalışanların aldıkları ücretler konusunda, özellikle hakimler, öğretmenler ve maliyecilerin durumuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, bunlara verilecek paraya kesinlikle acımamak gerektiği yönünde sözler sarfetti.

Ülkemizdeki maaş ve ücretler konusu, tarihimizde tek bir kez ve O da Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki Refahyol Hükümeti sırasında ciddi olarak değerlendirmeye tabi tutuldu.

İşçisi, memuru, emeklisi, dulu, yetimi ile maaş ve ücret karşılığı çalışan insanlar, o sebeple olacak, Erbakan'ı hep hayırla yad ediyorlar. Kılıçdaroğlu'nun -sınırlı da olsa- maaş ve ücretlere vurgu yapması, umarız iktidarı bu konularda harekete geçirir de, sabit ve dargelirlilerin milli gelirden aldıkları pay konusu, tekrar gözden geçirilir...

Yoksa maaş ve ücretlerde tekrar ciddi bir düzenleme yapılabilmesi için, yeni bir Milli Görüş iktidarını, yani Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un başbakanlığını beklemekten başka çare kalmıyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi