Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

Suskun seyirciler

Suskun seyirciler

Ergenekon Operasyonu ile AK Parti hakkında açılan kapatma davasının oluşturduğu ikilem bütün boyutlarıyla dallanıp budaklanarak gündemi kapladı. Türkiye'nin gündeminin daha önce binlerce kez ne kadar uyduruk konu başlıkları tarafından işgal edilmiş olduğunu düşününce bu gündem, doğru gündemdir. Hem, yeni olaylar ve gelişmelerle ivme kazanmış olsa bile bu gündem yeni değildir, neredeyse millet hafızasında ikinci asrından gün almakta olan bir gündemdir. Diğer bir boyutuyla meseleye bakarsak, toplumsal gündeme nasıl bir konu başlığı açarsanız açın, o gündem başlığının, bir şekilde bu asırlık gündemin yansımalarından etkileneceğini bilmemiz gerekir. çünkü bu ikilem, bu topraklardaki toplumsal kırılmanın en temel çatışmasından hayat bulmaktadır. Bu temel çatışmaya dair zihninizdeki bir berraklık oluşturmadan, tarihsel bir perspektif kazanmadan, diğer hiçbir meseleyi aydınlık göremezsiniz. Ya klişelere ya da güdümlü kanaatlere tutsak olursunuz.

Bugün yaşananlar, bu temel çatışma zemininin üstünde kurulmuş bir boks ringini andırıyor. Rakipler karşılıklı darbelerle birbirinin dengesini bozmak, nihayetinde de maçı nihai olarak kazanmak istiyorlar. Bu maçın sonunda kimin kazanacağı, müsabakanın herkesin görebileceği netlikte bir galibi olup olmayacağını şimdiden kestirmek mümkün değil. çünkü geçmişte de bu kadar görünür muhitlerde olmasa da, bu kadar aşikar edilmese de bir yerlerde daha küçük ölçekli ringler kurulmuştu. Biz halk olarak burnumuzu gıdıklayan toz bulutlarını hissetmiş, bir yerlerde bir dövüş olduğunu kestirmiş, ama sonuçta kimin kazandığını, bunun bize ne kazandırdığını ya da kaybettirdiğini tam olarak hiç anlayamamıştık. Ancak sanki bu defa durum farklı, ring o kadar orta yerde ki, kimin nakavt olacağını gözümüz kapasak da göreceğiz. Tabii bu bizim sürecin bir parçası olduğumuz anlamına gelmiyor. Biz derken kimi, kimleri kastediyorum. Bizi, hepimizi, bu ülkenin vatandaşlarını, vergileriyle, emekleriyle bu ülkeyi ayakta tutan, devleti de bütün bedelleriyle birlikte finanse eden insanları...

Esasen bu yazının ana fikri de bu... Ahir ömrümüzde adaletin tecelli ettiğini görmeyi hepimiz arzu ediyoruz. Sonunda kazananın adalet olmasını istiyoruz. Ama mutlaka söylenmesi gerektiğine inandığım bir şey daha var; Türkiye'de yaşanan bu büyük hesaplaşmaya bu ülkenin insanları neden bu kadar uzaktan, bu kadar yabancı, bu kadar bihaber bırakılıyorlar? Bizim, ülkemizin, geleceğimizin söz konusu olduğu böyle kritik bir süreçte, sıradan insanlar olarak bizler neden zihin provokatörlerinin, komplo teorisyenlerinin (ki çoğu aslında manipülasyon pratisyeni oluyorlar), gerilim-kurgucularının, toplum mühendislerinin, istifham mimarlarının, kılçık tesisatçılarının elinde habersiz ve savunmasız bırakılıyoruz. Neden kendi ülkemizin, toplumumuzun, kendimizin sadece seyircisi olmaya mahkum ediliyoruz? Bu ülkede aslında neler olup bittiğini neden sadece toplumun kendisi bilmiyor? Millete kafa serinletici, yürek rahatlatıcı, şuur arttırıcı bilgiler vermek neden bu kadar tehlikeli bulunuyor onlarca yıldır?

Doğrusu sürecin kendisi kadar can sıkıcı, hazmedilemez bir şey olduğunu düşünüyorum ben ağır sis atmosferinin. Tarih, adaletin toplumdan habersiz tecelli ettiğine bugüne kadar hiç tanık olmadı.

Seyircinin suskunluğu sahnedeki oyun ne kadar iyi bir oyun olursa olsun eninde sonunda onu vizyondan indirir! Bu akılda tutmak şart!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi