Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

'Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?..'07

'Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?..'07

Bekliyorduk ve öyle oldu... Bundan sonra da devam edeceğini biliyoruz; çünkü daha önce de hep öyle olmuştu...

İnsanlığın onuru ve izzetinin sözkonusu olduğu bir meselede, İlkeli davranabilmeyi başaramadı birileri...

Taraf yazarı Roni Margulies'in dediği gibi: "Eşeklik yaptılar"...

Filistin'i, Filistin Meselesini; Filistinlilerin, özellikle de Gazzelilerin neler yaşadıklarını anlama hususunda bilinçli olarak 'özürlü' olanların, dünyanın en büyük açıkhava hapishanesinde yaşayan insanlara haksız-hukuksuz ve dahi uluslararası kanunlara, BM kararlarına aykırı olarak abluka uygulanmasına; çocukların mamasız, hastaların ilaçsız, insanların temel ihtiyaç malzemelerinden mahrum yaşamaya mahkum edilmesine karşı çıkılmasını anlayabilmelerini beklemek, saflıktır belki...

Bunu anlayabilmeleri için birkaç aydır yürütülen kampanyayı azıcık olsun takip etmeleri ve Türkiye'nin dört-bir tarafından insanların, kendi mahrumiyetlerine rağmen, nasıl Gazze'ye gidecek gemileri çimento, demir ve tıbbi malzeme ile doldurmaya çalıştıklarına şahit olmaları gerekirdi, olmadılar. Olmak istemediler... Konvoyu düzenleyenler, karşılaşabilecek bütün tehlikelerden haberdar ettikleri halde, insanların genç-yaşlı, kadın-erkek bu yolculuğa gönüllü olduklarını anlayabilme şansları ise hiç yok...

O gemilerde bulunan, dünyanın her tarafından katılan, başka dinlerden insanları, hatta din adamlarını anlayabilmelerinden hiç bahsetmemek gerek...

Ama yine de, İsrail'in Gazze'ye Yardım Konvoyuna uluslararası sularda yaptığı kanlı saldırının ilk günlerinde, biraz olsun ait oldukları milletin bir ferdi, daha doğrusu kendileri gibi davrandı bazı kalemler ve ağızlar... Ancak her ne olduysa, kısa sürede derlenip toparlandılar(!) ve kendilerinden bekleneni -ya da birtakım merkezler tarafından talep edilenleri- yapmaya başladılar...

"İsrail'in neler yapacaklarını bildikleri halde, konvoyda bulunanların neden oralara gittikleri"nden başlayıp; "kadın ve çocukların gemide ne işi olduğu" sorularına kadar; operasyonda askerlerin kendilerini koruduğu şeklinde açıklamalar yapabilecek kadar alçaklaşan İsrailli yetkililer kadar olmasa da, olup bitenlerin köşeye sıkıştırdığı İsrail'i kollamayı amaçlayan makale ve yorumlar, birbirini izlemeye başladı...

Gemidekilere Mossad'ın sorduğu türden -ve aynı sırayla!- sorular sorarak, hem de...

Bundan önce de hep böyle olmuştu dedik; en açık-seçik olanı 1991'deki Körfez Harekatı sırasındaydı bunun...

O zaman, ABD'nin Irak'a yönelik saldırısını haklı gören ve açıkça bundan yana tavır alanlar vardı tabii. Ama önceleri ABD saldırısı aleyhinde tavır alan bazı yazarlar, kısa bir süre sonra, Saddam ve Irak aleyhtarı ve tabii ki ABD'nin yaptığı saldırılara alkış tutan yazılar yazmaya başlamışlardı...

Bu yazıların yazılmasında ABD'nin Türkiye'de dağıttığı Kuveyt paralarının büyük etkisi olduğunu öğrenecektik sonradan...

ABD bundan sonra da, çeşitli bahanelerle fiilen üçe böldüğü Irak'a yönelik saldırılar yaptı ve her saldırıda; ilk günlerde ABD aleyhtarı yazılar kaleme alan yazarlar, birkaç gün sonra ABD lehinde döktürmeye başladılar...

Irak'a yönelik saldırıların bazıları açısından tatlı bir gelir kaynağı olduğu yorumları sıkça yapılır olmuştu o günlerde.

Saldırı başladığında, Türkiye'deki insanların içlerinden geçeni dile getirecek bir şekilde, saldırgan ABD aleyhine yazılar yazılıyor; birkaç gün sonra da-muhtemelen beklenen bedel geldikten sonra-, ABD'yi haklı gösteren yazılar kaleme alınmaya başlanıyordu...

Dolayısıyla, İsrail'in bütün dünyanın tepkisini çeken kanlı baskınını bile haklı göstermeye çalışanlar, çok da şaşırtıcı değil aslında. Şaşırtıcı olan, o insanların nasıl olup da ilk günlerde kendileri gibi davranabildikleri...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi