İsrail neden CHP-MHP koalisyonu istiyor?
İsrail'in Mavi Marmara gemisine askeri operasyon yaparak kan dökmesi, herhangi bir korsanlık gösterisi değildi. Hele hele plansız bir öfkenin sonucu sorumsuz bir hareket hiç değildi.
Filistin'e yardım götüren gönüllülere ateş açmasının hedefi doğrudan Türkiye olduğunu tespit etmeden olayı doğru okuyamayız. İsrail, Filistin'de sürdürdüğü işgali, tahakküm politikasını Akdeniz'in kuzey sahillerinde de hissettirmek istedi. Kıyılarımıza vuran dalgalar adeta artçı depremler oluşturarak iç politikaya bir tür müdahale aracı olarak değerlendirmek istendi. Yani uluslar arası sularda insani yardım gönüllülerine yönelik korsanlık eylemi sanıldığı gibi en azından, salt uluslararası ilişkilerle sınırlı, diplomasiyi ilgilendiren bir eylem değildi. İsrail de dünya kamuoyu nezdinde, zaten çoğunu tanımadığı anlaşmalar ve hukuk kuralları karşısında suçlu duruma düşeceği bir eylemin sonuçlarını bilerek hareket etmişti.
Ne var ki İsrail'in bunca tepkiyi göze alarak giriştiği eylemin Türk iç politikasına yönelik olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Bu müdahale niyetinde tek başına olmadığını da tahmin etmek zor değil. Ancak İsrail'in özellikle ABD yönetimi nezdinde bu projesine ne kadar destek bulduğu hakkında net bir şey söylemek bugünden yarına zor. Belli çevrelerden destek aldığı, elindeki tüm kozları kullanarak Türkiye'nin siyasi dengelerinde değişikliğe yol açacak bir hamleler zincirinin ilk halkasını bu şekilde başlatmak istediği söylenebilir.
Bu stratejinin formüle edilmiş biçimi CHP-MHP koalisyonu olarak formüle edilmeye başlandı bile. En azından iç politikada "statükocu" bir zihniyetin iktidar olmasından büyük fayda görüyor.
Bu noktada durup, bir CHP-MHP koalisyonunu veya buna denk gelecek bir siyasi denklemden İsrail'in neden ve nasıl yarar umabileceği üzerinde düşünelim.
- Her şeyden önce CHP-MHP koalisyonu Türkiye'nin içe kıvrık politikalara geri dönmesi demektir.
- Bu türden bir koalisyon Türkiye'nin her türlü dış müdahalelere zemin hazırlayacak, uluslararası müdahaleleri haklı çıkaracak toplumsal ve kültürel sorunların sürekli canlı tutulması anlamına gelir.
- Toplumsal tabandan yoksun statükocu bir siyaseti yürütmeye çalışan bir iktidara müdahale etmek, belli politikaları benimsetmek daha kolay olacaktır
- Her türlü hareket kabiliyetinden mahrum, kendi gücünün farkında olmayan toplumsal tabanı da bulunmayan, kapalı kapılar ardında yürütülen seçkinler diplomasisi, içerde olduğu gibi dışarıda da statükoya dört elle sarılacak, İsrail'le eski günlere dönmesi kolaylaşacaktır.
- Mavi Marmara'ya saldırarak Türkiye'nin bölgede oynamak istediği rolü geleneksel yöntemle yani kaba güç kullanımıyla kesmek istemiştir. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi Türkiye'nin karizmasını çizmek istemiştir.
- Bölgeyi ve Türkiye'yi kendi stratejik oyun sahasına çekmek istemiş, gerilim politikalarının bölgede yeniden alevlenmesini istemiştir. Böylece iktidar değişimine zorlayarak bölgede yeniden rahatça at oynatacağı bir partnere sahip olmak istemektedir.
- Siyonist sömürgeciliğin uyguladığı işgal yöntemlerinin artık tartışılmaya başladığı, meşruiyetinin sorgulandığı bir ortamdan çıkıp yeni sorunlarla gündemi işgal etmek istemiştir. Böylece içine kapanmış bir Türkiye'nin dış politikada İsrail'in önüne engel çıkartamayacağı hesaplanmıştır. Statükocu bir iktidarın bölgede denge kurucu değil egemen güçlerin ileri karakolu olmaktan öte misyonu olamayacaktır.
- CHP-MHP koalisyonu İsrail'le stratejik anlaşmalara geri dönmek demek olacağı,
- Ekonomik ve diplomatik alanda İsrail'e şirin görünmek isteyen edilgen, gelecek ufkundan mahrum bir Türkiye demek olacağı için bu yönde bir siyasal iktidar değişimini istemektedir.
- Hepsinden önemlisi İran'a saldırmak için diplomatik ve barışçıl çözüm girişimlerinin akamete uğratılması için statüko yanlısı bir iktidar İsrail'in işine gelmektedir.
Tüm bu saydığımız gerekçelerden, mevcut iktidarın her anlamda İsrail'in zıddı, dış politikada mutlak doğru siyasetin karşılığı demek olduğu anlamı çıkartılamaz kuşkusuz. Ancak siyonist işgal mevcut durumda bölgenin İsrail eksenli bir savaş hali denklemini ortadan kaldıracak bir siyaseti stratejik çıkarına uygun bulmamaktadır. Komşularla sıfır politikası siyasetinde İsrail'le de ilişkilerin devam ettirilmesi, işbirliğinin sürdürülmesi bile İsrail için yeterli olmamaktadır. İsrail bölgeyi olduğu gibi Türkiye'yi, iç dengelerini de rehin almak istemektedir. Bu zamana kadar gizli açık yürüttüğü bu stratejiye geri dönmek için elindeki tüm kozları kullanmak isteyecektir. Bakalım iktidar buna ne kadar hazırlıklı, zaman gösterecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.