Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Sessiz ol, sıranı bekle!..

Sessiz ol, sıranı bekle!..

İsrail'in Gazze'ye insanı yardım götüren konvoya açık denizde saldırıp insanlarımızı katletmesi, yaralaması ve gemileri gasb etmesi hususunu es geçerek (geçtirtilerek mi demeliydik acaba?), o gemilerin nasıl olup da yola çıkabilmiş olduğuna kafasını takanlara göre; sözkonusu konvoy olmasaydı, ablukanın kaldırılması belki de daha kolay olurmuş...

Öğleden sonra günaydın!..

İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukası yeni bir olay değil ki...

Bu kabil düşünceler üretenler azıcık araştırma yapsalar, Şubat 2006'da yapılan seçimlerde Hamas'ın başarı kazanması üzerine başlatılan kısmi ablukanın, Hamas'ın yönetimi devraldığı Haziran 2007'den hemen sonra, Gazze'nin 'saldırgan bölge' ilan edilmesiyle birlikte, mümkün olduğunca ağırlaştırılarak, ölçüleri halen belli olmayan acımasız bir ambargoya dönüştürüldüğünü hemencecik öğreniverirlerdi...

Araştırsalar; Hamas'ı yalnız bırakmak ve sıkıştırmak için başlatılan ekonomik, sosyal ve askeri tedbirlerin, yani Abluka'nın; dünyanın en büyük açıkhava hapishanesinde hayatlarını idame ettirmeye çalışan bir buçuk milyon insanı yokluğa mahkum etmek için girişilen insanlık dışı bir çaba olduğunu da anlayıverirlerdi belki...

Kısacık elektrik kesintileri sırasında bile nerdeyse dünyası kararan insanların, "İş hayatından eğitime, sağlık hizmetlerinden endüstri ve tarıma kadar geniş kapsamlı birçok aktivite için hayati öneme sahip elektrik ve akaryakıt sevkiyatının" keyfi bir şekilde sınırlandırılmasının; insanları mum ışığında ameliyat yapmak veya olmak zorunda bıraktığını, Gazze'de imalat ve ticaret diye bir şey bırakmadığını... anlaması çok mu zordur?..

Hiç değilse balık tutarak karnımızı doyururuz diye düşünen insanları, önce 6, sonra 3 millik bir alana mahkum etmenin ne demek olduğunu kavramak imkansız bir şey midir?..

Gazze'nin Batı Şeria ve başka yerlerle bütün bağlarını kesen geçiş kısıtlamalarının, bazen ambulanslarla doğuma giden hastaların yolunu kestiğini, bazen de ağır yaralıların sınırda hayatlarını kaybetmesiyle neticelendiğini, hiç mi okumadılar gazetelerde?..

Uzunluğu 40, genişliği de ortalama 8 kilometre olan küçücük bir kara parçasında bütün ömürlerini geçirmek zorunda kalan insanları bu durumdan kurtarabilmek için, uluslararası alanda birbiri ardına alınan ve İsrail tarafından bir tanesi bile kaale alınmayan onlarca karardan, oradaki insanların temel ihtiyaçlarına olsun ambargo uygulamaması için dünyanın nerdeyse bütün ülkeleri tarafından yapılan çağrılardan, bizdeki akıldanelerin haberdar olmamaları mümkün mü?..

Haziran 2007'den beridir sürdürdüğü insanlık dışı ablukayı gün be gün artırarak dayanılmaz bir hale getiren ve hiçbir kararı, tavsiyeyi dinlemeyen İsrail'in; Mayıs 2007'deki ambargoyu delme girişimi olmasaydı şayet, ablukayı kaldırabileceği yönündeki kanaatin hareket noktası nedir ki acep?..

İHH önderliğinde, uluslararası birçok sivil toplum kuruluşunun da katkısıyla Gazze'ye yardım için yapılan ve İsrail'in aslında ne menem bir terör devleti olduğunu bütün dünyanın gözüne sokarcasına ispatlayan girişim, içimizden bazılarının fena halde canlarını sıktı, bunu anlamak mümkün...

Ama onlardan, sudan bahanelerle insanımızın kafasını karıştırmalarını değil; "İsrail, her türlü uluslararası kayıttan azade, çok özel bir ülkedir ve her ne yapıyorsa yapmaya hakkı vardır" şeklindeki kanaatlerini, açıkça söylemelerini beklerdik...

Gazzeliler, itiraz bile etmeden, İsrail'in kendilerini yok etmesini beklemeli onlara göre... Bizler de, sessiz bir şekilde olacakları izlemeli ve 'Sıramızı beklemeliyiz', anlaşıldığı kadarıyla...

Yağma yok!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi