Terörle mücadele polise bırakılabilir
Bu teklife hemen itiraz edilecektir:
-TSK zorlanırken TPT/Türk Polis Teşkilatı nasıl başa çıkacak?
Şüphesiz ki bu hiç de boş bir soru değil. Şu artık son hadiselerle neredeyse bir ortak görüş haline geldi:
-Bu mücadele için ihtisası terörle mücadele olan kuvvetlere ihtiyaç vardır. Nizami orduyla bu problem halledilemiyor.
Diğeri ve bundan da daha mühim fikir ise -ki bunu en çok savunan kalemiz diyebilirim- TSK profesyonel orduya geçsin. Bu iki tez de kıymetlidir.
Ancak Genelkurmay başta olmak üzere milletçe TSK’ya yüklediğimiz bir yanlışlığın farkında olmalıyız. TSK dış düşmanla mücadeleyle mükelleftir. Nizami orduya karşı nizami ordu. İşgal, hava saldırısı vs. gibi taarruzlara dişe diş karşılık vermek.
Fakat Kürtçü kanlı eylemelerin 1984’te baş göstermesinden bu yana bir hata sürüp gidiyor. Polisin güçlendirilerek yapması gereken bir milli mücadeleyi ordu ifa etme peşinde. Bu uğurda çok mücadele etti, çok şehit verdi. Ne var ki Mehmetçiğin çatıştığı o insanlar, adına hain diyelim, terörist diyelim, çapulcu diyelim, ne dersek diyelim onlar maalesef TC vatandaşıdır.
Çapı ne kadar büyük olursa olsun olay iç asayiş meselesi. Bu isyana asker değil polis el koymalıydı.
Peki neden olmadı?
Bu soruyu artık sormalı ve çok açık şekilde cevaplandırmalıyız. Sebeplerden biri ordudaki yanlış anlayıştır. Nedir o yanlış anlayış? Devleti biz kurduk, her şeyi biz koruyup kollarız. Terörle de biz mücadele ederiz, beğenmediğimiz iktidarlarla da, sevmediğimiz ideolojilerle de...
Her tarafa yetişmeye çalışan şirket de kurum da zayıflar ve yıpranır. TSK demeli ki benim işim dış düşman, ben ona karışırım. Onun dışında şunun baş örtüsü, bunun sakalı, onun niyeti beni alakadar etmez. Halbuki TSK jandarma eliyle ehliyet kontrolü bile yapıyor.
Diğer hata geçmiş iktidarların bu yönde fikir üretememeleri. Şunu şöyle yapamaz mıyız fikrinin gündemde pek yer almaması. Bu kopyala ve uygula mantığı da siyasi hatadır.
Bir hata daha var:
Polise askerlik için bile kolaylık gösterilmemesi. Polisin sanki rakip gibi görülmesi. TSK ile TPT arasında dile getirilmeyen kurumlar arası soğukluk. Bunların hepsi masaya yatmalıdır. Asker daha fazla yıpranmamalı.
Polise bir yıllık bir hazırlık zamanı tanıyarak ona ihtisas kadroları hazırlama fırsatı verdikten sonra terör TPT’ye bırakılmalıdır. Zaten şehirlerde polis bakıyor. Geçmişte büyük başarıları var. Hava desteğini yine TSK vermeli. Polis, kara gücü olarak bu mücadeleyi yüklenmeli, her türlü teçhizatla da donatılmalıdır.
TSK 27 Mayıs’ta yıprandı. 12 Marta yıprandı. 12 Eylülde yıprandı. 28 Şubatta yıprandı. E-muhtırada yıprandı. Ergenekona davalarında yıprandı. Terörle mücadelede yıpranma yolunda...
Halbuki Türk Ordusu Kore’de destanlar yazdı, Kıbrıs’ta destanlar yazdı. Kosova, Afganistan, Aden’de hayranlıklar uyandırdı. Teröre karşı başarılı olmadı mı? Zaman zaman çok yüksek başarılar elde etti. Ancak kat’i netice alınamadıysa sebepleri var. Şartlar farklı, unsurlar farklı.
Bu itibarla biz hem TSK’nın profesyonel orduya geşmesini ve hem de terörle mücadeleyi kardeş kuruluşu TPT’ye bırakmasını teklif ediyoruz. Buna bir iş birliği de denebilir.
Türkiye bölgenin süper gücü olmuşken dünyada faal rol alırken TSK’nın yıpranması vahim bir paralelliktir. Sadece ekonomimizle değil, yenilenmiş ordu, edebiyat, fikir hayatı, spor her varlığımızla büyük devlet olacağız.
Böylece TSK’da insan unsuru azalacak fakat vasıf çok yükselecektir. O zaman Heron gibi oyuncaklar için başka yere mecburiyet ortadan kalkar.
İsrail Heron vermezse... ABD istihbaratı paylaşmazsa...
Bunları artık duymamalıyız. Kimse bize hizmet yükümlülüğünde değil. Büyük düşünen devlet büyük olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.