Ahmet Varol

Ahmet Varol

Muhammed Hüseyin Fadlullah

Muhammed Hüseyin Fadlullah

Lübnan’daki İslâmî hareketin önemli şahsiyetlerinden ve saygın âlimlerinden olan Muhammed Hüseyin
Fadlullah 4 Temmuz Pazar sabahı tedavi gördüğü hastanede iç kanamadan dolayı hayatını kaybetti. Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz. Hakkında muhtelif medya kaynaklarında çok sayıda yazı yayınlandı. Bu yazılarda biyografisi, yürüttüğü çalışmalar ve mücadelesi hakkında ayrıntılı bilgiler bulmak mümkündür. Onun için ben aynı bilgileri tekrar etmeye gerek görmüyorum. Bu yazıda sadece hakkındaki müşahedelerimi yazmakla, birlikte geçirdiğimiz anlardan zihnimde kalan intibaları aktarmakla yetineceğim.
Muhammed Hüseyin Fadlullah’la muhtelif vesilelerle bir araya gelme fırsatım oldu. Uluslararası toplantılarda, davetlerde bir araya geldiğimiz gibi kendi bürosunu ziyaret ederek yüz yüze görüşme fırsatlarım da oldu. Bunun yanı sıra Cuma namazlarını kıldırdığı, vaaz ve hutbe verdiği camisini de ziyaret ettim. Bu camide vaaz ve sohbetlerini dinledim.
Beyrut’a ilk gittiğimde ziyaret ettiğim yerlerden biri Fadlullah’ın vaaz ve hutbe verdiği camiydi. O zaman Beyrut’ta siyonist işgalin yıkım ve tahribatının izleri bütün çıplaklığıyla ortada duruyordu. Malum olduğu üzere siyonist saldırganlar bir yere girerlerse arkalarında, defin işlemleri değil sayılarının tespiti bile günler süren insan cesetleri, bir ömür boyu sürecek sakatlıklara maruz kalmış perişan vaziyette yaralılar, yetim çocuklar, dul kadınlar ve harabeye dönmüş kasabalar bırakırlar. Lübnan’ın birçok şehri özellikle de Beyrut’un güneyi de tamamen böyleydi. Muhammed Fadlullah’ın camisi de Güney Beyrut’taydı. Vaaz ve sohbetlerinde de çevresindeki insanları siyonist vahşete karşı bilinçlendirmek ve Filistin davasına sahip çıkma duyarlılıklarını artırmak için yoğun çaba harcıyordu. Bizim dinlediğimiz vaazın içeriğinin de neredeyse üçte ikisi Filistin davasıyla ve siyonist işgale karşı Müslüman toplumların sorumluluğuyla ilgiliydi.
Uluslararası Kudüs Müessesesi’nin merkez bürosu Beyrut’ta yer aldığından açılış toplantısı da orada düzenlenmişti. Ben de Yüce Allah’ın lütfu ve pek değerli kardeşlerimin tavsiyesiyle bu müessesenin kurucu Genel Kurul üyeleri arasında yer aldığımdan kuruluş toplantısına katıldım. Hizbullah ileri gelenlerinden bazı şahsiyetlerin bu müessesenin kurucuları arasında yer almalarında Fadlullah’ın teşviklerinin etkisi olduğunu sanıyorum. Kuruluş toplantısına iştirak üzere Beyrut’ta misafir edilenlere de bir akşam yemeği vererek Kudüs davasının ehemmiyeti ve kurulan müessesenin yüklendiği sorumlulukla ilgili güzel bir konuşma yapmıştı. O davette Prof. Yusuf el-Karadavi ile sürekli birlikte olmuşlardı ve Üstat Karadavi yaşça daha büyük olmasına rağmen konuşmasında Ayetullah Fadlullah’tan “ağabeyimiz” diye söz ediyordu.
Sonraki yıllarda gerçekleştirdiğim ziyaretlerde bazı arkadaşlarla birlikte Fadlullah’ı kendi çalışma bürosunda ziyaret ederek yüz yüze görüşme ve sohbet etme fırsatı buldum. Kudüs ve Filistin davası konusundaki duyarlılığı bu sohbetlerine de yansıyordu.
Kendisini bürosunda ziyaret ettiğimiz sırada tarihte vuku bulmuş siyasi ihtilafların itikadi bir ayrışma ve red gerekçesi yapılmasına itirazlarını da dile getirmişti. Böyle bir buluşmamızda kendisinin gençlik yıllarında yazdığı, adaletiyle ünlü ve bu konudaki hassasiyetinden dolayı İkinci Ömer olarak tarihe geçmiş Ömer ibnu Abdülaziz’i medh için yazdığı şiirinden söz etmişti.
Fadlullah, en çok da Şii ve sünni cemaatler arasında yakınlaşmayı artırma amaçlı çalışmalarıyla, bunu başarabilmek için söylemlerinde itidal çizgisini muhafazaya özen göstermesiyle tanınıyordu. Lübnan toplumu nezdinde bu hassasiyet daha bir önem arz etmektedir. Çünkü emperyalist güçler stratejik konumda olan bu ülkede toplumsal istikrarın sağlanmasını engelleyebilmek için değişik fitne araçlarından yararlanıyor, bu amaçla da ihtilaf mevzularını sinsi bir şekilde kullanabilmek için bütün fırsatları değerlendirmeye çalışıyorlar.
Doğrudan ilişkiler, bire bir irtibatlar ve ortak maslahatlar için kurulacak sivil toplum kuruluşlarının çatısı altında birlikte faaliyet yürütülmesi söz konusu fitne politikalarının başarılı olmasını engellemede önemli rol oynamaktadır. Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlullah da bu tür çalışmalara teşvik ediyordu. Uluslararası Kudüs Müessesesi’nin çatısı altında yürütülen faaliyetleri buna örnek gösterebiliriz. Kudüs ve Filistin davasının bir ittifak noktası, buluşma çizgisi ve vahdet alanı olarak değerlendirilmesi de ümmetin emperyalizmin sultasından kurtularak yeniden izzetine kavuşması için önemli bir fırsattır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi