Haddi aşmak, Hakk’ı paranteze almaktır
Adâlet eşyayı yerine koymaktır, aksi ise zulüm. Çünkü adâlet sadece mülkün değil, varlığın da temelidir. Bundan dolayı ölçüyü aşmak anlamında ifrat ve tefrit merduttur.
Hayatta değerli olan itidaldir, zira hakikat ancak vasat olanda tecelli eder. Hak geldiğinde bâtıl neden zâyî olur sanırsın? Vasatın zıddı aşırılıktır. Aşırılık da neye rengini vursa, orada aheng bozulur. Aheng yoksa kaos olur, kaos düzen olur...
Bu gerçek, kainatta hiçbir şeyde değişmez...
Rüzgar, ılık ılık estiğinde insanın ruhunu ve bedenini cömertçe okşayan bir rahmet iken ölçüyü aştığında kasırgaya ve dolayısıyla yıkıcı bir güce aşırılığın zemininde evrilir.
Ölçü asıldır. İlkokuldan beri biliriz, dünya gezegeninin yüzde 70’i sularla kaplıdır diye. İnsan vücudunun da yüzde 70’ini su meydana getirir. Hayatı işte bu su dediğimiz gizemli sıvı besler.
Su, yağmur olup çiselediğinde hayatın neşesidir; binbir güzellikteki hayat rengini ondan alır; bitki, börtü böcek ve hayvanlar suyla yaşam bulur. Ama yağmur olup aşırı yağdığında, su, sel olur, ölüm kusar. Hiç düşmediğinde de kuraklık olur, yine ölüm kusar..
Hayatın muharrik gizemli gücü su, aynı zamanda yıkıcı olma potansiyelini de özünde barındırır. Bunu belirleyen de ölçüdür, sadece ölçü.
Aşırıda rahmet yoktur, olamaz. Sunnetullah’ın gereği budur..
Güneş ısısının az düştüğü yerde beyaz kutup, çok düştüğü yerde kavrulmuş çöl, vasat düştüğü yerde ise hep yeşil hayat vardır. Velhâsıl hayata özünü veren ölçüdür. Adâlet sadece mülkün değil, varlığın da temelidir derken bir sloganı değil, bir tesbiti dillendiriyoruz.
Zehir, çeşitli bitki türlerinden elde edilen bir terkiptir. Zehir dozajın ölçüyü bozmasıyla elde edilir. Şifa kaynağı bitkiler aşırılığın ikliminde ölümcül zehire dönüşmektedir...
Aşırılık insan kalbini de iflasa sürükleyen temel etmendir. Kalb aşırı nefretle dolduğunda, nefret duyulan kişiden çok mukîm olduğu kalbi yorar. Sahibini kar gibi eritir.
Kalbi, mâsivanın sevgisiyle aşırı doldurmak da yanlıştır. Aşırı sevgi putperestliğin yol arkadaşıdır çünkü. Putlar aşırı sevgilerin sınır tanımadığı zeminlerde ürer. Zehirli sevgi gözlerin perdelendiği ve aklın tutulduğu bir iklimde sökün eder.
Elbette aşırılık sadece bir şeyin gereğinden çok olması anlamına gelmez. Aşırılık aynı zamanda birşeyin gerektiğinden daha az olması anlamına da gelir. Meselâ, namaz gibi dinin direği bir ibâdeti ele alalım.
Malûm olduğu üzere Sabah Namazı iki rekat sünnet ve iki rekat da farz olmak üzere dört rekattır. ‘Namaz kılmak güzeldir, o hâlde dört rekat namazı sekiz rekata çıkartalım’, denemez. Yahut, ‘Uykunun yoğun olduğu ânlarda idrak edilen Sabah Namazı rekatını azaltalım’ da denemez. Dört rekat namazı sekize çıkarmak da, ikiye düşürmek de haddi aşmaktır. Gerekçesi ne olursa olsun kabul edilemez.
İslâm vasat dindir, Müslüman da vasat insan, Ümmet ise vasat millet. Vasat, yani aşırılığın her türlüsünden uzak düşmeye gayret eden, yani âdil olan, eşyayı yerine koyma mücadelesi veren...
Yani kaybettiğimiz özelliğimiz, aradığımız, yeniden inşa etme düşünü kurduğumuz hakiki kalitemiz...
Allah Teâla Müslümanları; “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” (Al-i İmran: 110) diye tanımlar. En hayırlı ümmet olmanın sırrı vasat olma hâline mündemiçtir.
Çünkü Yüce Mevla; “Ve işte böyle, sizi vasat bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun.” (Bakara: 143) buyurmaktadır.
Vasat olmak haddi aşmanın iki zıt tezâhürü olan ifrat ve tefrit tuzağına düşmemekle mümkündür. Vasat olmak doğal olmak, fıtrat üzere yaşamakla mümkündür.
Vasat insan olma kıvamını yakalayanlara ne mutlu!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.