Hadisler yazılmadı mı?
Son yazımız “Modern bidat; hadis karşıtlığı” başlığını taşıyordu. Bu yazımıza “İslâm sadece Kur’an’dır” diyen kesimlerden tepkiler geldi. Bizi Kur’an’ı okumamakla, hurafe din anlayışından kurtulamamakla itham ettiler. Yıllarca boşu boşuna ilim okumuşuz vs..
Şu iddiayı da tartışmasız bir hakikat cinsinden tekrarlıyorlar. Neymiş efendim; “Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’in yazılmasını emrettiği gibi Sünnet’in de yazılmasını emretmedi, bilakis yasakladı. Bu da Sünnet’in bağlayıcı teşriî kaynağı olmadığını gösterir, olsaydı yazılmasını emrederdi.”
Bu iddia sahipleri eğer “Hadis tedvin tarihi”ne dair ciddi bir kitap okumuş olsalardı bu ezbere bu kadar güvenmezlerdi.
Modern dönem öncesi İslâm tarihinde bu iddiayla ortaya çıkmış kimse yoktur. Bu lakırdıları modern dönemde önce oryantalistler dile getirdiler.Sonra da bu iddiaları onlardan araklayan “İslâm sadece Kur’an’dır” diyen kesimler. Moda tabirle; yapılan tam bir algı operasyonuydu.. Böylece algıyı hakikatin önüne geçirebileceklerini sandılar..
İddiaya mesnet teşkil eden de Sünnet’in yazılmasını men eden hadis kitaplarında nakledilen bazı rivâyetler. Bu kaynakları reddeden bu kesimin böylesi büyük bir iddiaya bu kaynakları şahit göstermesi de trajikomik cinsinden bir kara mizah olsa gerek.
İşin garip tarafı ise yine aynı kaynaklarda yer alan Hz. Peygamber (sas) hayatta iken hadislerin yazılmaya başladığını ortaya koyan rivâyetlerin görmezden gelinmesi.
İşin detaylı teknik tarafına girmeden şu kadarını söyleyeceğim. Hadislerin yazılmasını yasaklayan rivâyetler üç sahabiden nakledilir. Bunlardan Sahih Müslim’de gelen Ebu Saîd el-Hudrî (r.anh) rivayeti hariç tümü zayıftır. Ebu Saîd el-Hudrî’nin (r.anh) bu rivayetini İmam Buhari gibi bazı otoriteler ma’lul (illetli) görseler de ulemanın çoğunluğu hadis tekniği açısından sahih kabul etmiştir.
Bu meyanda sahih kategorisine alınacak tek rivayet şöyledir:
“Resûlullah (sas) şöyle emrettiler: Benden Kur’an haricinde bir şey yazmayın. Kim benden Kur’an dışında bir şey yazmış ise, onu imha etsin” (Müslim: 4/2298)
Bu rivâyet, Hz. Peygamber (sas) döneminde hadislerin yazılmaya başladığını gösteren mütavatir derecesindeki hadislerle tenakuz hâlindedir. İlla da tercih yapılması gerekiyorsa, tercih yapılması gereken rivâyet ahad rivayetin en alt tabakası olan garip rivâyet mi olmalı yoksa mütavatir rivâyetler mi? Mütavatir hadis malum olduğu üzere sahih hadisten üstündür. Kaldı ki birbiriyle zahiren çatışan rivâyetlerin arasını uzlaştırma imkânı varken tercih etmeye de gerek yoktur.
Burada, Hz. Peygamber (sas) Kur’an âyetleriyle hadislerin aynı materyal üzerine yazılmasını yasaklamıştır. Çünkü bazı sahabiler anlamını bilmedikleri kelimelerin manasını âyeti yazdıkları materyalin üstüne yazarlardı. Bu da Kur’an-ı Kerim henüz bir kitap hâline getirilmediğinden ileride Kur’an âyetleriyle hadis lafızlarının birbirine karışması, karıştırılması tehlikesini barındırıyordu.
Hz. Peygamber’in (sas) hadisleri resmi olarak (devlet otoritesi emriyle) yazılmasını, tedvin ve tasnif edilmesini emretmediği malum. Ancak yazmak isteyenleri izin verdiği, kimi yerde teşvik ettiği de yine sahih rivâyetlerle sabittir.
Yapılan çalışmalarda 52 sahabenin hadis yazdığı kanıtlanmıştır. Sahabeye öğrencilik yapma imtiyazına sahip olmuş 151 tabiînin de onlardan hadis yazdığı bu kapsamda bildirilmektedir. (Mustafa El Azamî: Dirasât fî el-Hadis en-Nebevî: 1/92-220) Sözün özü, hadislerin yazıldığı sabittir.
Bu köşenin sınırlarının izin vermemesi sebebiyle hadislerin yazılmasına izin veren yahut teşvik eden hadisleri buraya alamadım maalesef.
Son söz olarak şunu söylemek isterim: Hem hadis kaynaklarını kesinlikle güvenilir bulmayacaksınız, hem büyük iddianızı zayıf rivâyetlerle ispatlamaya çalışacaksınız, hem de mütavatir derecesindeki hadisleri görmezden geleceksiniz, işte bu tutarlı olmaz..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.