Cuma’ya gitmek günah mı?..
Beyaz TV’de arkadaşım Sedat Yazıcıoğlu’nun misafiriydik.
Araştırmacı Yazar Hakkı Öznur ve bir Paşa ile birlikte.
Öznur, her zamanki cevvaliyetinde...
Paşa ise bir acayip.
Emeklilerin entelektüelleri arasında yer alıyormuş...
Temel konulara vakıfmış, ABD’yi, İsrail’i çok iyi tanıyormuş...
Darbelerin arka planını çok iyi anlatırmış.
Program öncesi, devre arkadaşı olan bir iki eski Paşa bunları söyledi ama doğrusu, E. Paşayı çok zayıf buldum.
Çoğu Paşa gibi!..
Bütün darbelerin tamamen milli duygularla icra edildiğini, hiçbirinin arkasında ABD’nin filan olmadığını anlatmaya çalışırken, “Bunun aksini gösteren bir tek örneğiniz var mı?” bile diyebildi Paşa...
Milli darbeler!..
Haklı darbeler!..
Gerekli darbeler!..
Meşru darbeler!..
•
Paşa, darbelerin “milli” olduğundan bahsetmez mi...
Bir de, bunun böyle olmadığını ispatlamamızı istemez mi..
Vur beline kazmayı!..
Bütün darbelerin “dış kaynaklı olduğuna” dair örnekleri sıraladıktan sonra, “Siz Paşa olmuşsunuz. Gerçekten bunları bilmiyor musunuz?” diye sorduk da... Sustu muhterem Paşa.
“Ben şimdi bunlara girmek istemiyorum. Bizi izleyenler değerlendirir” gibisinden bir laf edebildi.
Sonra sonra programın alakasız bir yerinde, kendilerinin “ABD emriyle darbe yaptıkları”nı bütün çıplaklığı ile ortaya koymamız, kafasında yer etmiş olacak ki... “12 Eylül darbesinin arkasında ABD’nin olduğunu ispat etmek için iki de bir ‘bizim çocuklar başardı’ cümlesini öne çıkartırlar” dedi...
Ve yediği golü çıkartmak için bana dönerek:
“Böyle bir laf yoktur. Kim etmiş bu lafı söyleyebilir misiniz?..” diye sordu.
Haydaaa!...
Benimle kafa mı buluyor Paşa?..
“12 Eylül darbesinin yapıldığı gün, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’e gidip ‘Bizim çocuklar başardı’ diyen Paul Henze’dir!.. Onların çocukları ise alçak darbecilerdir!..”
Bu gerçeği dile getirince, Paşa, “Paul, onu öyle demedi” itirazında bulundu.
Ya nasıl dedi?..
“Our boys” dedi!..
- Yani?..
“Türkçe söylemedi, İngilizce söyledi... Sizin İngilizceniz var mı?..”
Allah’ım sen aklıma mukayyet ol.
İngilizcem var da Paşa, senin Arapçan var mı?..
Ve bu senin ettiğin de laf mı!..
Adam Amerikalı, tabii İngilizce söyleyecek...
“Our Boys did it!..”
“Bizim oğlanlar başardı!..”
(Ah, ahhh!.. Bir yazarımız “Onbaşı olamayacakların General olduğu ülke” dedi de, neler geldi başımıza!.. Boşver Serdar, sen de deme!..)
•
Ya şimdi o bu değil... Karşıma, ‘Ergenekonsever’in her türlüsünü çıkartıyorlar. Olmuyor…
Bir sıkıntı var o takımda, dilleri tutuluyor...
Ve kusura bakmasınlar ama saçmalamakta da üstlerine yok!..
Adam Türkçe dememiş de İngilizce demiş!..
Bakar mısın lütfen, şu Paşa’daki vizyona!..
CUMA NAMAZINA DAVET!..
Durumlar çok fena...
Provokasyonlar acayip, İnegöl’de, Hatay’da “Kürtler” hedefe yerleşmiş.
Diyarbakır’a gittim, “Müslümanların hakim olmadığı” bölgelerde resmen “Türk düşmanlığı” rüzgarı estiriliyor.
Sıkıntı büyük...
Bu iş bölünmeye gider mi?..
Programda soruldu...
“Iııh, gitmez” dedim;
“Kürt Türk’e, Türk Kürt’e kız vermeme noktasına gelmedikçe gitmez!..”
Ve sonra sonra Paşa girdi lafa...
Yine döndü dolaştı darbenin ne gerekli bir şey olduğunu anlatmaya davrandı...
Biz de kendisini hedef almaksızın, “bu zihniyetin” ne denli zararlı olduğunu anlatmaya çalıştık...
Dinler misiniz:
“Bazı adamlar, vatandaşın Cuma namazına katılmayı, vatandaşla omuz omuza iki rekat namaz kılmayı, vatandaşın evinde postal çıkartmayı zül sayarlar!.. Hayır Paşa!.. Vatandaşın önünde eğilip postalını çıkartacaksın!.. Eğil vatandaşın önünde, senin maaşını o veriyor, aileni o besliyor!.. Vatandaşın evine postalla girme, namazından kaçma!.. Bak o zaman nasıl seviyor seni vatandaş!..”
•
Ben bunları söyleyince, Paşa itiraz etti...
“Cuma namazı öyle ulu orta herkese göstere göstere kılınmaz” gibisinden bir lafla!!!!!
Aman Allah’ım!..
Bir de Paşalar, ayakları koktuğu için çıkartmıyorlarmış postallarını!..
•
Demek oluyor ki; Genelkurmay Başkanı’nın da ayakları kokuyordu...
“Koktu bu ayaklar” mevzuundan, galoşlu postalıyla girdi şehit evinden içeri!..
Bu ne incelik, ne duygu!..
Yani Paşamız, Paşalarımız evlerine de postalla mı girerler acaba, ayakları evdekileri rahatsız etmesin deyu!..
Ev işlerine yardım için gönderilen Kahraman Mehmetçik de, postalla mı girer hanelerden içerü?..
Bir ben var benden içerü!..
•
Ve Cuma meselesi...
O programdan sonra birçok mesaj aldık...
Ergenekon taraflarından soruyorlar:
“Herkesi İslâm’a inanmaya zorlayamazsın ya!..”
Amaaaan, ne münasebet!..
Bugüne kadar, mesela hiçbir Kuvvet Komutanı’nı vatandaşla omuz omuza Cuma namazı kılarken görmedik.
Böyle bir fotoğraf da geçmedi elimize.
Hepsinin kılması garip olurdu evet; ama hiçbirinin kılmaması da garip değil mi?..
Yoksa kim, neye inanmış, bize ne!..
Gönül, Cuma namazını eda eden Paşalar arzu ediyor... Kime ne!..
•
Bir Kuvvet Komutanı’ndan bile “Omuz omuza Cuma namazı” görüntüsü yansımamışsa dışarıya...
Hani hiçbir AK Parti yöneticisinin Anıtkabir’de saygı duruşunda bulunmaması gibi bir şey bu...
Hemen “Atatürk karşıtlığına” yorulmaz mıydı böyle bir durum olsaydı!..
“Atatürk’e saygı duruşu günah mı” diye sorulmaz mıydı şakır şakır!..
Biz de diyoruz ki; vatandaşla omuz omuza Cuma namazı kılmak, Kemalizm’e göre “günah” mı?!
Hayır; günahsa “günah” deyin, bir daha sorarsam ne olayım!..