CHP'nin müthiş gençleri(!)
CHP Gençlik Kolları, Ankara sokaklarına "Tayyip gidecek, Gökçek gelecek" diye yazarken yakalanmış. Bu dâhiyane(!) buluşu hayata geçirdikleri zamanlama dikkat çekici.
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alan açıklamalarına CHP'nin cevabı böyle oldu. Yeni bir soluk, yeni bir üslup ve 'yumuşak güç' biçiminde sunulan Kılıçdaroğlu'nun geldiği nokta eski siyasetin tam ortası. Medyadaki destekçileri bile 'Gandi' rüzgârının dinmeye başladığından şikâyetçi. Böylesine çabuk inişe geçmesi rüzgârın medya destekli ve mevsimsel olduğunun göstergesi olarak yorumlanabilir.
Ülkenin en önemli sorunu muhalefet boşluğu. CHP o alanı işgal ediyor ama doldurmuyor. Yüksek yargının başını çektiği bürokratik oligarşi ile paylaşmayı tercih ediyor. Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi ve yeni şeyler söyleyeceğinin işaretlerini vermesi küçük de olsa umut doğurdu. Genel başkanlığa geliş sürecinde yaşananlar ise, eski siyasetin partide hükmünü sürdüreceğini haber veriyordu. Önümüzdeki tablo Kemal Bey'in, anamuhalefet partisinin siyaset yapma üslubunu değiştiremeyeceğini gösteriyor. Değiştirmek istediğine dair ciddi şüpheleri kayda geçirelim. Kötümser yorumcular zaten değiştirmek isteyenin o koltuğa oturtulmayacağını söylüyor. Ülkedeki vesayetçi yapıların önderi konumundaki parti için statükonun, kolaylıkla mevzi boşaltmasını beklemek hayalcilik olurdu. Kılıçdaroğlu, referandum sürecindeki duruşu ve statükoya verdiği fiili destekle herhangi bir değişimin peşinde olmadığını söylüyor. Ankara duvarlarına yazılan AK Parti'yi karıştırmayı hedef alan cinlikler, 'eski tas eski hamam'ın tescili açısından önemli.
Eski Genel Başkan Deniz Baykal ve yardımcılarının halkoylaması çalışmalarından dışlanması da paralel girişimler. Deniz Bey'in parti adına meydanlarda olmasından duyulan rahatsızlık, Kılıçdaroğlu'nun koltukta sağlam oturmadığını anlatıyor. Kurultayda tam mutabakatla seçilen liderin daha özgüven ve tahammüllü olması beklenir. O şartlarda oluşan iradenin suniliği ve etkiye açıklığı Kemal Bey ve Önder Sav'ı ürkütüyor. Referandumda çıkacak evet oylarının CHP Genel Başkanlığı koltuğunu sarsacağı öngörülüyor. Yeni lider, referandumu kucağında buldu. Kendini ve partisini geri çekebilecek cesareti gösteremedi. Yelkenlerini şişiren medyanın dolduruşuyla koyduğu çıtayı yakalama ihtimali çok yüksek değil. Kaçınılmaz olarak eski siyasetin araçlarından medet umuyor. Ankara sokaklarında ellerinde sprey boya ile yakalanan gençler, çaresizliğin dışa vurumu. Aksi halde bir parti, neden rakibinin içini karıştırmaya çalışır?
Filvaki başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Partililer, Kılıçdaroğlu'nun popülerliğine katkı yapıyor. Reklamın kötüsü olmaz, rakibin ağzından dökülen cümleler haber bültenlerinde daha fazla dakika almanıza vesile olur. Aynı gün üç-dört iktidar mensubunun Kemal Bey'in adını zikretmesi arzulanacak bir şey. AK Parti'nin 2002'deki iki partili sistemin peşinde olduğu ve CHP'yi büyüterek diğer muhalefeti küçültmeye çalıştığından şüpheleniyorum. İki büyük muhalefet partisi CHP ve MHP için hazırlanan koalisyon projeleri de, aslında bir açmaz. Birbirinden oy alan ve aynılaşan tabana seslenen partilerden birinin erimesi ile sonuçlanır. Yoğun medya ve bürokrasi desteğine sahip CHP'nin erimesi daha zor. O halde MHP'ye ana rahminde bebeği besleyen eşin (plasenta) rolü düşüyor. Halkoylamasında CHP'nin yanında durmanın MHP'ye yan tesirleri sanılandan çok fazla olacak. Aynı zemin ve coğrafyalar üzerine yapılan muhalefet bir tahterevalli ve bir uç yükselirken diğerinin düşmesi fizik kuralı. Siyasetin kuralları fizik kurallarına direnemez. MHP hesabını iyi yapmalı.