Yüzlerce konuyu hararetle tartışırken, ta 2 yıl sonraki bir konuyu da şimdiden gündeme alıp tartışma listesine ekledik.


Nedir o?

-?Cumhurbaşkanının görev süresi, 5 yıl mı, 7 yıl mı?

Hangisi olursa olsun, birine daha 2 yıl vakit var, öbürüne daha 4 yıl vakit var. Şimdi nereden çıktı bu tartışma?

***

Efendim, Cumhurbaşkanı demiş ki:

-?Bu belirsizlik, ortadan kalksa iyi olur.

Herhalde durup dururken dememiştir.

Belli ki bir soru üzerine.

Aman Allahım...

Artık sazı eline alan konuşuyor... Hukukçulardan görüş alınıyor, açık oturumlar düzenleniyor, canlı telefon bağlantılarıyla şiddetli tartışmalar yapılıyor. Birer telaşe müdiresi bazı programcı uyduruk kızlar, ortalığın tozunu attırıyor.

Nedir, ne oluyor?

***

Oysa vakti zamanı gelince iki dakikalık bir iş bu.

Küçücük bir geçici madde yeterlidir.

5+5 mi, yoksa 7 yıl mı, -hangisiyse- böylece açıklık kazanır.

Esasen Yüksek Seçim Kurulu, racon kesti mi, takvim zaten işlemeye başlar.

Ama durun bakalım.

Abdullah Gül 28 Ağustos 2007’de seçildi... Daha 3 yıl bile olmadı.

Demek ki biz kriz manyağı kesildik.

Elimizde hiç kriz kalmasa, müstakbel ve muhtemel krizleri avans alıp kullanacağız.

***

Sırayla gidelim lütfen.

Önümüzde bir referandum var. Önce onu aşalım. 13 Eylül sabahı nasıl bir siyasi tablo doğacak, biliyor muyuz??Hayır. Önce onu görelim.

Sonra gelelim, 2011 genel seçimlerine... Nasıl bir siyasi yelpaze şekillenecek, biliyor muyuz? Hayır. Onu da bir görelim. Zira köprülerin altından çook sular geçebilir.

Yâni, Cumhurbaşkanlığı seçimine şimdiden kendinizi pek kaptırmayınız. Yazıktır çenenize, dilinize, nefesinize, beyninize, yazıktır.