Aman... Recep Tayyip Erdoğan’a dikkat!..
O, etrafındakileri karizmasıyla döven bir lider...
Onunla mindere çıkmak akıl kârı değil..
Bunu deneyenlerin ne hallere düştüklerini izledik hep beraber...
öyle bir lider ki;
Zamana, zemine öylesine uygun ki...
Her taraftan oy alıyor...
Efendim; eşi, kızları başörtülü. Ve birer mağdure... Buradan büyük oy geliyor...
Kasımpaşalı olması avantaj... Varoşlar, delikanlılığın prim yaptığı bölgeler, ekseriyetle “Tayyip” diyor!..
O bir esnaf..
Buradan da dünyanın oyu geliyor...
Futbolculuğu, Fenerliliği de o taraflardan destek sağlıyor...
O ne kadar “değiştim” dese de;
Milli Görüş’çülerin önemli bir bölümü, geçmişten yarına uzanan bir köprü olarak onu tercih ediyor...
Birilerini gıcık etse de; o sert çıkışlarıyla, lafı tam yerine oturtmasıyla, bizim vatandaşın damarına hitap ediyor...
Kendisi, zerresini kullanmaz ama; içki içenlerin de önemli bir bölümü ona ilgi gösteriyor... Bunda, Adnan Şenses gibi sanatçılarla yakın arkadaşlığının etkisi olsa gerek...
Yine; eşinin “Doğulu” olması, onun artı hanesine yazılıyor...
İmam Hatip kökenli oluşu da öyle...
Karadenizlilik de bir başka artı...
Kim ne derse desin, “ılıman” bir tarafı da var... “Reel politik”ten de kopuk değil...
Bu hâliyle, “aşırılıklardan” ürken kitleler için de iyi bir adres...
Neyse uzatmayalım;
Aklınıza gelecek diğer faktörlerin üzerine,
“Hitabet” yeteneğini, “Beden dilini” kullanmaktaki üstünlüğünü ekleyin... Karşınıza gerçekten de, “eşit şartlar altında” yenilgiye uğratılması hayli zor bir lider çıkıyor... Bunu, ona rakip olarak gösterilen pek çok lider adayıyla konuştum... üstünlüğünü kabullenmeyen yok gibi...
Efendim; gelelim esas meseleye:
Son zamanlardaki gerginliklere bakıyorum; hayır, “dava” filan değil sadece... “İçerideki” havalara da bakıyorum... Sanki bir “kıskançlık” var; ya da, “Bu adam bize ekmek yedirtmeyecek” havası!
Doğrusu, Sayın Erdoğan’a yüklenmişliğimiz çoktur; lakin bir kişinin üzerine cümle âlem böyle gelince tahammül edemiyorum!.. Hem tahammül edemiyorum; hem de endişeleniyorum!.. Ne bileyim; Merhum özal geliyor aklıma...
Hatırlayın, o dönemde de özal’la başa çıkılamıyordu... Köşk’ü bırakıp, siyasete dönmeye hazırlanan Merhum, politikanın diğer “lider figürlerine” her bakımdan tur bindiriyordu...
Mesela; Erdal İnönü’yle ortaklığı boyunca iyiden iyiye yıpranan, bütün maskeleri yerle bir olan Demirel’in, hele o “iki anahtar” fiyaskosundan sonra seçim kazanması filan mümkün değildi... Adı, özal’ı arkadan hançerlemesinden dolayı “Brütüs”e çıkan Mesut Yılmaz.. Sarışınlığından ve profesör ünvanlı oluşundan başka hiçbir özelliğe sahip olmadığına inanılan Tansu çiller, hele o sadece gülümseten tavırlarıyla Erdal İnönü, diğerleri, Murat Karayalçın vesaire...
Hiçbir şekilde özal’a rakip olabilecek gibi görünmüyorlardı... Malûm; özal’ın Köşk’teki ölümü pek normal değildi... Eşi, oğlu, kardeşi, hatta dönemin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, özal’ın katledildiğini söylüyorlardı...
Mesela; en yakınlarından birinin şu ifadesi:
“O kadar tuhaf olaylar oldu ki; şüphelenmemek mümkün değil... Bize ‘kan örneklerini aldıklarını’ söylediler. Bazı parçaları birleştirdiğimizde şüphelerimiz artınca, kan örneklerini istedik. önce, ‘Tamam yarın veririz’ dediler. Ertesi gün aradık, ‘Kusura bakmayın, yanlışlıkla dökülmüş!’ cevabını verdiler!..”
Bir de vefat ettiği hastaneden yapılan açıklamalar var:
“özal’ın kan tahlillerinin sonuçlarını ben inceledim. çok tuhaftı. Hatta şimdiye kadar hiç rastlamadığım türdendi. Saçma sapan sonuçlardı. Olayı üstlerime bildirdim! Ancak, kimse ilgilenmedi!..”
Evet... Yakınları gibi ben de “liderliğinin kaldırılamamasından dolayı” katledildiğini düşünüyorum, özal’ın...
Buradan tekrar Sayın Erdoğan’a gelecek olursak... Onunla da çok uğraşılıyor, fena halde hedefte!.. Bakın, şimdi aklıma geldi.. Merhum Turgut özal’ın kardeşi Korkut Bey’in ifadesi:
“Benim kanaatim Turgut Bey’e iki defa suikast yapıldı. Biri bilinen Kartal Demirağ’ın açık suikastı, diğeri ise ölümü ile neticelenen. Kendisi, birincisini incelemişti sağlığında... Bulduğu izlere göre iş hayatından birinin ayağına basmıştı!..”
Ve Erdoğan meselesiyle bağlantılı olarak, Korkut Bey’in şu cümlesi... Tekrar tekrar okursunuz değil mi:
“Aynı şeyi Başbakan Erdoğan için de söyledim: Uyanık olmak iyidir!..”
Ben; Merhum özal’ın artılarını ölümünden sonra daha iyi idrak edebilenlerdenim...
Şimdilerde ise; Sayın Erdoğan için endişe ediyorum...
Endişe ediyorum!..