Ahmet Varol

Ahmet Varol

NATO Zirvesi

NATO Zirvesi

Bundan önceki yazımızda Arap Birliği teşkilatının Suriye’nin başkenti Şam’da gerçekleştirdiği zirveden söz etmiştik. Bugün de NATO’nun Romanya’nın başkenti Bükreş’te gerçekleştirmekte olduğu zirve üzerinde durmak istiyoruz. Türkiye toplumu ve medyası bugünlerde kendi iç gündemine yoğunlaştığından dünyada olan bitenler çok fazla ilgi çekmiyor ve tartışma konusu olmuyor. Oysa Bükreş’te düzenlenen zirve NATO’nun kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği en geniş çaplı ve kapsamlı zirvesi olarak nitelendiriliyor. Toplantının kritik bir dönemde gerçekleştiriliyor olması da özellikle ABD açısından büyük bir önem arz ediyor. Bükreş’te dün (2 Nisan çarşamba) başlayan zirveye önem kazandıran bir yönü de teşkilatın yeni bir genişleme projesinin gözden geçirileceği ve bu yönde kararların alınacağı bir toplantı olması.
Romanya bilindiği üzere çavuşesku döneminde NATO’nun karşısında yer alan hararetli sosyalist ülkeler arasındaydı. Bugün NATO’nun en kapsamlı zirvesi ondan miras kalan sarayda gerçekleştiriliyor. “Bugünler insanlar arasında dönüşümlüdür.” Bush’un Beyaz Saray’ının da ne gibi zirvelere, toplantılara ev sahipliği yapacağını bilmiyoruz.
Bugün NATO’nun genişleme toplantısı yapıyor olması, geleceğini sağlama alma çabaları ve Amerikan emperyalizminin NATO’yu kullanarak kazıklarını sağlamlaştırmaya çalışması her şeyin onların hesapladıkları gibi gideceğini göstermez.
Bükreş’teki NATO Zirvesi, her ne kadar çok değişik konuları gündemine alan geniş çaplı bir toplantı mahiyeti taşısa da işin özünde Amerikan emperyalizminin bir güç yenileme girişimidir. çünkü Amerikan emperyalizmi özellikle Afganistan ve Irak işgalinde karşısına çıkan direniş sebebiyle önemli imaj kaybına uğramış, askerî tehdit gücünün öyle abartıldığı gibi olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden NATO’nun gücünü kullanarak askerî tehdit politikasını yeniden etkin hale getirmek istemektedir.
ABD Başkanı Bush’un NATO Bükreş Zirvesi öncesinde yaptığı açıklamada Afganistan’la ilgili vurguları dikkat çekiciydi. Söz konusu açıklamasında NATO’nun Afganistan savaşını kaybetme riskine karşı uyarıda bulundu. Bu açıklama ABD’nin emperyalist işgalci politikalarında NATO’dan yararlanma işini nasıl ustaca yürüttüğünü gösteriyor.
Afganistan işgali gerçekte tamamen ABD’nin hesaplarıyla ve yönlendirmeleriyle gerçekleştirilmiştir. ABD eğer ki işgal planını istediği gibi yürütebilseydi ve orada tek başına hâkimiyeti sağlayabilseydi, NATO’ya bir şey koklatmayı düşünmüyordu. Ama direniş karşısında zorlanmaya başlayınca, “ABD, NATO’nun büyük ortağıdır. NATO büyük ortağını ateşe atamaz” diyerek askerî yükü ona devretmek amacıyla ISAF adlı uluslar arası gücü oluşturdu. Ama gerek askerî yönden ve gerekse siyasî yönden kontrolü elden bırakmıyor.
Şimdi direniş karşısında iyice köşeye sıkışınca ve direniş güçlerinin yeni operasyon tehditleri karşısında NATO’ya uyarıda bulunuyor: “Dikkat edin, Afganistan’da savaşı kaybeden ABD değil NATO olacaktır. NATO eğer bu savaşı kaybederse psikolojik savaş gücünü de tamamen kaybedecek, dolayısıyla bunca ülkenin böyle bir askerî ittifak çatısı altında bir araya gelmesinin de anlamı kalmayacaktır.”
Bush’un böyle uyarıda bulunmasının sebebi ise NATO üyesi ülkelerin Afganistan’daki askerî güçlerini artırmaları çağrılarına çok fazla iltifat edilmemesi ve işgal güçlerinin gittikçe zafiyetlerinin artmasıdır.
Bush’tan önce de Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy benzer bir açıklamada bulunmuş ve NATO’nun Afganistan’daki savaşı kazanmasının zorunlu olduğunu söylemişti. Sarkozy’nin uluslar arası Siyonizmin Fransa’daki lobilerinin adamı olduğu artık iyice açığa çıktı. Korkularının sebebi ise işin Afganistan’la bitmeyeceği işgalci saldırganlığın herhangi bir cephede yenilgiyi kabullenmek zorunda kalması durumunda diğer cephelerde de yenilgiye hazır hale geleceğini tahmin etmeleridir.
İşgal güçlerinin askerî yönden alacakları darbe sadece ABD veya NATO’nun değil genelde emperyalizmin alacağı darbe olacaktır. Dolayısıyla gerçekte kaybeden emperyalizm olacaktır.
Haçlı – Siyonist ittifakıyla devam eden çağdaş emperyalizmin ve onun başını çeken ABD’nin istediği NATO’ya dünya jandarmalığı yaptırmak ve onun vasıtasıyla kendi hesaplarını, planlarını uygulamaya geçirmektir.
Bükreş toplantısında genişleme planının gündeme alınması da NATO’ya çağdaş emperyalizm hesabına jandarmalık yaptırma amacıyla ilgilidir. Emperyalizm bu planla hem jandarmasının tehdit gücünün artmasını, hem de himayeye ihtiyaç duyanların altına toplanacakları bir askerî üst çatı olarak kabul edilmesini istiyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi