Referandumun hararetli gündemi ve hararetin şiddetinden yaşanan Kur’an Bayramı’nı fark edemezsek zarar ederiz.
Haftaya bugün idrak edeceğimiz Kadir Gecesi, miladi olarak Kur’an’ın nazil olmaya başlamasının 1400. Yıldönümü.
Bu çerçevede haftaya bugün, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT)’ye bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi (IRCICA)’nın organizasyonu ile İslam dünyasının ilgili bakanları, ilim adamları, Kur’an hizmetkârları İstanbul’a geliyorlar.
Yine aynı gün Kur’an 1400 Platformu önümüzdeki yıl boyunca gerçekleştireceği projeleri ilan edecek.
Kitap fuarları ise gerçekten Kur’an Bayramını dolu dolu yaşıyor. En çok rağbet yine Kur’an-ı Kerim’lere... Hayrat Neşriyat, Kur’an Bayramı’na üç anlamlı eserle iştirak etmiş: Çocuklar için özel hazırlanan “Benim Kur’anım”, yarım metre boyundaki “Büyük Cami Boy Kur’an” ve bizi Kur’an’ın lisanına daha da yakınlaştıracak olan “Muhtasar Kelime Meal.” (Bkz. www.hayrat.com)
Camilerdeki Kur’an ziyafetleri, Kur’an’la ilgili paneller bu bayram havasına hem feyz hem de derinlik katıyorlar. (Geçen hafta bu panellerden birisi Divan Derneği tarafından Küçükçekmece’de yapıldı.)
Hasılı, bu sene Ramazan-ı Şerif, gerçekten Kur’an Bayramı gibi geçiyor. Mübarek olsun.
Pakistan
Ramazan-ı Şerifte bizi üzüntüye ve düşünceye sevk eden en ibretamiz hadise ise Pakistan’daki ve en son Rize’de gerçekleşen sel felaketleri oldu.
Musibetler birer ilahi mektup. Hem pek çok hikmeti hem de nice manaları var. Bizim için de önemli imtihan kavşakları.
Pakistan nüfusunun onda birinin etkilendiği ve iki bine yakın insanın vefat ettiği, üç milyondan fazla çocuğun salgın hastalık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı felaket, İslam dünyası ve insanlık için oldukça çetin bir imtihana dönüştü. İnsanlık zaten sınıfta kaldı. Haiti’deki felaket sonrası Batı’nın tavrı ile Pakistan sonrası tavrına bakmak bile bunu görmek için yeterli.
Garip olan, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) gibi kurumların ve İslam ülkelerinin niçin geç tepki verdikleri. Daha da garibi, bu tür kurum ve ülkelerin niçin bu tür felaketler için hazırlıklı olmadığı.
Türkiye’den resmi ve sivil müesseselerin propaganda morfininden kurtulup inisiyatif almaları hamdolsun oldukça sevindirici.
Bütün bunlara rağmen, 40 milyar doları aşan zararların ve felaketin yol açtığı maddi-manevi yıkımın tamiri yıllar süreceği gayet açık olan Pakistan için seferberlik yeni başlıyor.
İslam alemi, bilhassa Türkiye Müslümanları, Pakistan’ı elbirliği ile ayağa kaldırmak için daha güçlü teşebbüslerde bulunmalılar.
New York’ta Camii
Amerika’da bu yazın en hararetli tartışması, New York’ta, 11 Eylül hadiselerinin gerçekleştiği Dünya Ticaret Merkezi’ne iki blok mesafede kurulmak istenilen İslam Kültür Merkezi projesi (Cordoba House) etrafında yaşanıyor. Malum odaklar, tartışmayı New York’ta cami, 11 Eylül, terörizm etrafında yoğunlaştırarak bu teşebbüsten kâr devşirmeyi hedefliyorlar. Amerikan anayasası ‘Dinin kurumsallaşması ve ibadet edilmesini kısıtlayan hiçbir yasa yapılamaz’ diyor. Başkan Obama ve NY Belediye Başkanı bunun arkasında duruyor gibi görünüyor. Time dergisi, bu haftaki baskısının kapağından “Amerika İslamofobik mi?” sorusunu sordu ve yaptığı anketin sonuçlarını yayınladı. Ankete göre bu projeye karşı olanların oranı %60’ın üzerinde.
Temmuz başında, New York’ta projenin başındaki isim olan İmam Feisal Abdur Rauf’u merkezinde (Cordoba Initiative) ziyaret ettim. Proje ile alakalı olarak hayli uzunca konuştuk. İmamdan aldığım bilgiler ve Kiliseler Birliği’nin ortasındaki merkezinden aldığımız hava ve ardından iyice çığırından çıkan seviyesiz tartışmalar ister istemez, “Bu projenin altında bir bit yeniği mi var?” sorusunu akla getiriyor. Zira Amerikan Müslümanlarının bu tür siyasete malzeme olan tartışmalara değil, İslam’ı doğru tebliğ ve etkin temsil edecekleri zeminlere ihtiyaçları var.
Kadir Gecesi
Yarın, manevi harman mevsiminin son on gününe dahil oluyoruz. Kadir Gecesi’ni içinde barındıran ömrümüzün en kıymetli zaman dilimi. 1431’in Ramazan ayına “Elveda” demeye başladık bile. Hak Teala, hakkıyla idrak etmeyi nasip eylesin.