Gayet matrak bir ödül töreni!..
Malum; Bir Rotaryen etkinliğini duyurmuştu, Vakit…
Sayın Abdüllatif Şener bir konuşma yapıyor, sonrasında da ödül alıyor, Rotary’de…
O haberi birileri saptırdıysa ya; döndüm tekrar tekrar baktım: Yorumun zerresi yoktu.
Klasik bir Rotary haberiydi.
Ve şunu ifade etmek lazım ki; gerek Sayın Erdoğan gerekse Sayın Arınç’ın Rotary etkinliklerine katkısına ilişkin haberlerimiz düpedüz eleştireldi.
Neyse, mesele o değil…
Abuk sabuk ve de matrak bir mevzu.
Bir bölümünü okudunuz; bizzat yaşayanlardan dinlemek çok daha eğlenceli: Rotaryenler bizimkilere acayip bir tuzak kurmuş!..
Bu eksantrik arkadaşlar ziyadesiyle tilki…
Görünce Abdüllatif Şener haberini;
Demişler ki;
“Hele davet edelim şunları; en heveslisine bir konuşma yaptıralım…
Aynen; Bir de ödül kaptıralım!..
önce bir sevinsin garip, sonra da görsün başına geleni!..”
Böyle yapmışlar; ve Abdüllatif Şener haberinin imza sahibi olarak, Ankara Haber Sorumlumuz Fatih Akkaya’ya ulaşmışlar…
“Efendim; gazetecilik mesleği hakkında bir konferans vermek üzere teşrif buyurursanız bizi ihya edersiniz” ayakları…
Bizim Fatih yer mi;
Kaçın kurası…
Saf ayaklarına yatıp,
“E, bari geleyim” demiş…
Ve de eklemiş:
“Konferans filan vermem ama!..
Gelirim, oradaki çalışmalarınızı yerinde gözlemlerim.”
Ne mevzu di mi;
Akılları sıra, adamlar bizimkini ketempereye getirecek, kekleyecek!..
Kürsüden bir ödül, bir fotoğraf…
Hemen ardından, kartel medyasına servis:
“Abdullatif Şener’e diyorlardı, kendileri düştü sazanlar!..”
Peki… Evdeki hesap çarşıya uyar mı?..
VAKİT bu, al sana, uyar!..
Neyse efendim; Rotaryenlerle sözüm ona anlaşmış bizimki…
Perşembe günü, Saat 20.00’de,
Büyükhanlı Park Otel’in Hitit Salonu’nda…
Abdullatif Şener haberini yapan Vakit Haber Sorumlusu Fatih Akkaya ve haberin ikinci unsuru olarak kullanılan Rotaryenler, buluşacak…
Onların kafasında kırk tilki, kuyrukları birbirine değmiyor…
Fatih zaten tilki; adamların zihinlerinde geziniyor!..
Sayılı gün çabuk geçermiş;
Perşembe gelişi çarşamba’dan belliymiş…
Rotaryen, bir gün öncesinden başlayarak arıyor bizim Fatih’i…
Yine bir hürmet, bir muhabbet…
“Efendim” diyor; “Davetimizi kabul etmekle bize şeref verdiniz!..”
Hatta; “Sakın vazgeçmeyin, bizi çok üzersiniz” vecizesiyle, endişe bile izhar ediyor.
Hiç olur mu?.. Bu VAKİT, sözü de söz…
“Ayıp ettiniz” diyor Fatih; “Allah’ın izniyle tam 8’de ordayız!..”
Bizim Fatih Akkaya yine bizim Ertuğrul Cesur’la birlikte, tam saatinde gidiyor randevu mekânına…
Muhteşem ikili ufukta görünür görünmez bir ayaklanıyor Rotaryen önde gelenleri, eski ve yeni başkanlar filan…
Bir izzet, bir ikram…
öyle bir manzara ki; Şeyhleri bizimkilerle meşgul, çömez rotaryenler ip gibi; bekliyorlar kıyıda köşede…
Maksat; Fatih’i gaza getirip, kürsüye çıkartmak!...
Nereden mi biliyoruz bunu;
Eeee, her defansın bir zayıf tarafı var değil mi?..
Beşyüz milyon dolarlık İngilizlere bile gözlerinin yaşına bakmadan iki tane çakıveriyorsunuz Fenerbahçe misali, gediği bulduğunuzda…
Fatih de bulmuş o gediği, mukaddes mi mukaddes!..
Tabii bu çağda, internette olup bitiyor bilumum mevzular…
Bizim Fatih tutmuş, adamların internet ortamındaki yazışmalarını ele geçirmiş…
Hem de ne geçirme!...
Baksanıza şu yazışmalarına…
Cümleler, Rotary Başkanı’ndan:
“…Asıl niyetim; gecenin sonunda kendisine belgeyi verip, ‘İşte siz de aynı belgeden aldınız!’ diyebilmek. Bu toplantımız için sizlerden birtakım ricalarım olacak: Kimlerin elinde video kamerası varsa, bana bildirip bu toplantımıza mutlaka getirsin. (Başkanları kamera desteği istiyor… Hale bak; Rotaryenler de çaptan düşmüşler, kavanoz dipli dünyada!. S.A..) Lütfen o gece sadece toplantı sırasında alkol almayalım, öncesinde ve sonrasında ne yapacağımız bizi ilgilendirir ancak ertesi gün ‘içki sofralarında güya topluma yardımcı oluyorlar’ veya ‘içki sofrasında proje üretiyorlar’ başlığını atabilirler. (Dedim ya, okumuş adamlar… Bizi nasıl da tanıyorlar!.. S.A.)”
Yaaa, işte böyle…
VAKİT’i görüyorsunuz değil mi, nasıl bir etki bırakmış adamlarda…
Dur ya; Bir de şu var yazışmalar arasında:
“Guvernörümüze (Rotaryenlerin abileri filan oluyor, başkomutanları gibi mi ne! S.A.) bu konuyu danıştım, (Hiyerarşiye bak!.. Biat durumları, danışıcan tabii S.A.) Benim düşüncelerime paralel olarak, o da, ‘İçki ve kamera konusunda çok iyi düşünmüşsünüz’ dedi. Bir de ‘Basına malzeme olacak kelimeler söylemeyin’ dedi. (Teyakkuz vaziyeti, Ordu geliyor sanki!.. S.A.)
Efendim, yazışmalar böyle…
Hemen belirtelim ki; bunlar toplantı öncesine ait olmakla birlikte, toplantı sonrasında ele geçirilmiş yazışmalar...
Dolayısıyla; Bizim Fatih’le Ertuğrul’un, buluşma öncesinde bu tezgahtan haberleri yok!…
Hissikablelvuku; tamamen sezmişler yani…
“Bir tuzak kuruyorlar, nasıl olsa anlarız ne olduğunu… İyisi mi saf ayaklarına yatalım!..” diyerek gitmişler, otele…
Efendim; İşte, orada Rotaryenlerle hoşbeş sohbet…
Bizimkiler soruyor, onlar cevaplıyor…
Bekleyiş bu; “Tuzak ne zaman devreye girecek?..”
Bizimkiler, hissetmiş, bekliyor…
Ve derkeeen… O an: Bizim Fatih, kürsüye davet ediliyor…
İşte o numara; tıpkı sonradan ele geçirilen mesajdaki gibi, bizimkini kürsüye çıkartıp iki üç kelime ettirecekler…
Sonrasında da, bir “ödül verip” gönderecekler…
Ve tabii… Olan biteni; Kartel medyasına servis yapacaklar!.
Yapacaklar da… Biz bunları yer miyiz!..
Evet, yemedik… Kürsüye çıkmadık, bizi haberleştirmek isteyenleri aha böyle bir güzel haberleştirdik!..
Bizde koca haber, Tuzağı kuranlarda ise yalanacak birer avuç…
Ve öbür ellerinde de; kocaman birer “tuzla tuzla ye” hıyarı!..
Efendim; aklıma şimdi geldi:
Hani bizim Fatih o tuzağa düşseydi ve ödülü alsaydı ne olurdu ki?..
Hiç; Oradan her ödül alan “mason mu” oluyor!..
Bir, isteyerek alanlar var demek,
Bir de; tuzağa düşenler!..
Bizim Fatih, olsa olsa bir Rotary mağduru olurdu!..