Güven veren kim peki?
Demokratik normalin korunması halinde önü kesilmesi mümkün görünmeyen AK Parti hakkında kapatılma davası açılmasıyla birlikte hayli rahatlayan çevreler, bir yandan da, tüm bu olup bitenleri “normal” ve “sıradan” şeylermiş gibi göstermek adına Başbakan’a öğüt üstüne öğüt veriyorlar.
-Bundan sonra Başbakan ve kurmaylarına düşen, bütün güçleriyle iyi bir savunma hazırlamak.
-Hukuk görevini yaptı, şimdi Başbakan da partisi hakkındaki iddiaların aksini ispat etmeye çalışmalı vs.
Yaşanılan süreci olağan ve normal göstermek adına bu aralar sıklıkla dile getirdikleri, tehdit - tavsiye karışımı tezleri ise şu:
“AK Parti, ülkenin iyi eğitimli, iyi gelir düzeyine sahip, kentli ve laiklik konusunda hassas olan, yaklaşık yüzde 30’luk dilimine güven verememiştir. Bu güvensizlikle ülke yönetilemez. Dolayısıyla Başbakan’a düşen, inatlaşma ve gerilimi daha da artıracak adımlar atmak yerine, bu kesimlerin endişelerini giderip güvenlerini kazanacak politikalar üretmektir. Aksi takdirde kriz daha da derinleşir, sonucun nereye varacağı da hiç belli olmaz.”
Bu tezdeki “yüzde 30, kentli, iyi eğitimli, zengin vs” nitelemeler tartışılabilir elbette.
Söz konusu edilen kesim içinde de en çok oya sahip olan partinin AK Parti olduğuna dair birçok istatistiki veri sıralanabilir de.
Biz bir an için bu tartışmayı bir yana bırakıp şu “güven verme-verememe” meselesine bakalım.
Eğer iddia edildiği gibi AK Parti güven verememişse, güven verici olanlar kimlerdir?
Sorum çok basit:
AK Parti’yi güven oluşturamamakla itham edip onunla şu veya bu yöntemle mücadele etmeyi benimseyen çevrelerden hangisi, millete güven verme konusunda AK Parti’den daha ileri bir seviyededir?
Mesela muhalefet partileri mi halka daha büyük güven vermektedir?
örneğin kamuoyunda “Ah şu Baykal yok mu; ne müthiş bir politikacı! İnsan onun sözlerini dinlerken tarifi imkansız bir güven duygusunun sahillerinde geziniyor” diye iç geçiren kaç kişi çıkar?
Gelelim AK Parti’yi güven verememekle itham eden holding medyasına.
Acaba kamuoyu nezdinde holding medyasının güven verme barometresi kaçtır?
Bir ara Gallup’un yaptığı bir araştırmada “Medyaya güveniyor musunuz” sorusuna “Evet güveniyorum” diyenlerin oranı yüzde 13.6’da kalırken, “Hayır güvenmiyorum” diyenlerin oranı yüzde 86.4 çıkmıştı.
Başbakan’a ikide bir “güven veremedi” yazısı döşenenler, kendilerinin yaptığı gazeteciliğin halka ne kadar güven verdiğini de hiç düşünüyorlar mıdır acaba?
Kabul; AK Parti size güven veremedi, peki siz kime güven veriyorsunuz?
AK Parti’yi güvenilmez bulup bir yargı marifetiyle tasfiye edilmesini ellerini ovuşturarak izleyenlere bir başka soru daha sormak lazım:
Tamam, 3 kuvvetten 2’si olan yasamaya ve yürütmeye güvenilmez, peki acaba bir diğer kuvvet olan yargı ne durumda?
Yargı millete ne derece güven veriyor?
Acaba halkın kaçta kaçı Türkiye’de hukukun gerçekten objektif, bağımsız ve tarafsız işlediğine, adaletten taviz vermeden görev yaptığına inanıyor?
örneğin “oturumlarda 367 sayısı şarttır” gibi dünya hukuk tarihine geçmeyi çoktan hak etmiş bir kararı halkın kaçta kaçı “adaletin tecellisi” olarak görüp vicdanında onaylamıştı?
(Malum; 12 Eylül’ün gerekçelerinden biri de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir türlü sonuçlandırılamamasıydı ve yeni anayasada seçimi kolaylaştırmak öngörülmüştü. Oysa 367 kararıyla, zorluk açısından 12 Eylül öncesi bile geride bırakılmış, Cumhurbaşkanı seçmek adeta imkânsız hale getirilmişti. Allah'tan yeni bir düzenlemeyle bu durum ortadan kaldırıldı da, Türkiye inanılmaz bir garabetten kurtuldu.)
Daha önce de yazdım, ya her dava öncesinde yapılan “Filanca üyeleri falanca atamıştı; dolayısıyla sonuç 8’e 3 olur” tartışmalara ne demeli?
Dünyanın hangi hukuk devletinde görülecek bir dava öncesinde böyle tartışmalar olur?
Dünyanın hangi ülkesinde, görülecek bir dava öncesinde, koro halinde “Filanca üyeleri falanca atamıştı; dolayısıyla sonuç 8’e 3 olur” şeklinde yorumlar olur?
İnsan böyle bir yorumu, bırakın hukuk tartışmasını, spor karşılaşmalarında skor tahmini yaparken bile zor yapar.
Tüm bunları da geçelim bir kalem.
Tamam, “AK Parti güven veremedi” olsun..
Güven veremediyse, “seçim” gibi güvensizliğinin hesabını vereceği demokratik bir zemin var hiç değilse.
Diğer birçok “güven veremeyen” ise, sadece “güven veremediğiyle” kalıyor.
Şu halde, vur abalıya.
Bu mu yani?
---------
münaşaka
İngiltere’de Newcastle üniversitesi’ne mensup bir grup bilim adamı, insan ve sığır karışımı embriyo üretmiş.
Bizim için bu haberin bir ilginçliği olmasa gerek.
çünkü bir kısım “insan-sığır karışımı” kural tanımazlara, trafikte sık sık rastlıyoruz.
Hatta bazılarımız onlara “Trafik canavarı” diyor!..
----------
sözünözü
Onlar ki verirler laf ile dünyaya nizamat / Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde. (Ziya Paşa)