Referandum sürecinde zekâ parıltısı yok
Seçim ve benzeri toplumsal hareketlilik dönemlerinin amacı, insanları etkilemektir. Siyasi partiler, halkı etkilemek için 3 şey kullanırlar: Vaatler, grafik sanatı ve dil.
Aslında vatandaşın hiçbir şeye aldırdığı yok. O kafasına bir şey koymuştur; ona göre oy kullanır.
Vatandaş, en güzel vaatlerin, seçimden sonra, sadece afişlerde kaldığını görür. Şimdi nerde o meşhur “İki anahtar” vaadi? 1991 seçiminden sonra kimin iki anahtarı oldu?
En güzel afişler, flamalar bir süre şehirlere bayram havası estirir ama seçim akşamı çöplüğü boylarlar veya bir duvarda soluklaşır; bir süre sonra da kendiliğinden yırtılarak savrulur gider.
En güzel sloganların ömrü, seçim akşamına kadardır.(Bir türlü unutulmayan tek slogan, Demokrat Parti’nin “Yeter! Söz milletindir” sloganıdır. Bu da, bıçağın kemiğe dayandığında yaşanan feveranın sona ermesi temennisi olduğu için etkili olmuş ve bugüne kadar unutulmamıştır. Rahmetli Ecevit’in 1973 seçimlerinde kullandığı “Ak günler” ve “Ne yoksulluk, ne baskı! Ne ezen, ne ezilen! İnsanca ve hakça bir düzen.” sloganları bir süre hafızalarda yaşadıysa da, şimdi unutulup gitmiştir.)
Fakat yakın zamanlara kadar partiler, her seçim döneminde, güçlü bir retorikle hafızalara hitap etmeye çalışırlardı. Ak Parti, “Durmak yok; yola devam!” sloganını, yaptığı işlerdeki başarının devamını vurgulamak üzere kullandı ve hâlâ kullanıyor ama bu sloganın güçlü bir retoriğe sahip olduğunu söylemek zordur. Hafızalarda, CHP ve MHP’nin, yakın geçmiş seçimler dönemlerinde kullandığı etkin bir slogan bulunmamaktadır.
Gelelim 12 Eylül Referandumu kampanyasına...
Bu referandum, objektif bir metin üzerine gerçekleştirildiği için, vaat kısmı gayet açıktır. Değişen maddeleri okursunuz... Beğenirseniz “Evet” dersiniz; beğenmezseniz “Hayır”... (Tabii, öküz altında buzağı arayarak veya “gizli gündem” kehanetçilerine diyecek bir şeyimiz yok. Onlara en objektif ve açık metinleri bile verseniz, bağcıyı dövmeye çalışırlar.)
Demek ki, bu referandumda, vaat bellidir ve çok açıktır. Cazibesi, içindeki bilgidedir. Yani maddelerde yer alan hükümlerdedir. Bunun tartışması, kabul etmek ve etmemek üzerine kurulur.
Afişler, yani grafik sanatı açısından, referandum dönemi, bir hayli zayıf. Hiçbir partinin etkili ve zihinlerde iz bırakacak bir afişi veya reklamını görmedim. Afişlerin tamamı, basit bir bilgilendirme amacı taşıyor.
Demek ki, referandum süreci, görsellik açısında da zayıf.
Gelelim sloganlar konusuna...
Çoğu zaman olduğu gibi, bu referandum döneminde de, sloganlar şiirsel özelliklere yaslanmış durumda. Şiirsel özelliklerde de en çok kullanılan yollar, kafiye ve cinastır.
Ak Parti “Gücümüz millet; oyumuz evet” derken, kafiyeye yaslandı.
MHP, “Ülken için bir oy’un var” sloganını kullanırken, cinas sanatına yüklenerek “oyun” ve oy’un” kelimeleri arasındaki ses aynılığı fakat anlam farklılığının çekeceği dikkatten medet umdu. (Ayrıca hatırlatalım, bu slogan cümlesi, cümle mimarisi itibariyle bozuktur. “Ülken bir oyunla karşı karşıya” demenin kasdedildiği âşikârdır ama Türkçe’de bu asla “Ülken için bir oy’un var” şeklinde ifade edilmez. Lisede böyle cümle kuran bir öğrenciye, hocası anlatım bozukluğundan dolayı, düşük not verir.
CHP, “hayır” kelimesinin iki anlamına yaslandı. Mâlum, biri olumsuz cevap demek olan “hayır”; öteki de “iyilik” anlamına gelen ve “hayır-hasenat” ikilemesinde çokça kullanılan “hayır”. Bizim milletimizin iyilikseverliğini bilen CHP, hemen bu duyguyu yansıtan ve günlük dilde çok kullanılan bu kelimeyi, iki anlamıyla kullandı. Tabii ki, olumsuz cevap anlamındaki “hayır”ı kasdederek... Dilde hazır olarak “Hayırlı günler” ve “Hayırlı olsun” kullanımları da bolca kullanılırken, CHP bu kullanım sıklığından medet umarak buna göre sloganlar üretti. “Ramazanınız hayırlı olsun”dan tutun da, “Muğla halkı hayırseverdir”e kadar pek çok slogan kullandı.
Hâsılı bu referandum kampanyasında, sloganlar kafiye ile cinas arasında sıkışıp kaldı. Üstelik öyle ahım şahım buluşlar da değildi bunlar. Sıradan ve amatör bir şâirin bile kolayca kurgulayacağı bir kelime ilişkisinden öte gidilemedi. Daha açık söyleyeyim, pek zekice bir kurgulama değildi bunlar.
Yüksek Seçim Kurulu, “evet-hayır” yerine “kabul-ret” deseydi bu sloganlar üretilmemiş olacaktı.
Sloganlar zayıf, miting konuşmalarıysa son derece sinirli... Meydan konuşmalarında yapılan birkaç küçük gaf da olmasa, bu kampanya dönemini tebessümsüz geçirecektik.
Yok dostlar yok... Ben bu kampanyadan zevk almadım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.