Ananın, Babanın... Yanına!

Ananın, Babanın... Yanına!

Başbakan bu lafları kürsüde celalli bir tarzda söylerken korktum. Gene “ananı da al git” tarzında ne olduğu meçhul bir laf edecek diye yüreğimi tuttum. Meğer o PKK’lılara, dağdan, düz ovayı da geçtik, analarının babalarının dizi dibine inmelerini tavsiye ediyormuş.

Artık şu kadarını biraz tarih, biraz siyaset, biraz toplumbilim bilen herkes anlar ki bu hareket, açlıktan dağa çıkanların hareketi değil, siyasi bir projenin ta kendisidir. Osmanlı zamanında İngilizerin, şimdi ABD’nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin bir siyasi projesidir ve AB de bizzat, neredeyse bütünüyle, Arz-ı Mevud’a odaklanmış bir dini siyasi projedir.

Bu bağlamda, Org. Yaşar Büyükanıt’ın da sözlerinin sadece bir kısmına itiraz edeceğim. “Biz İnsan haklarını yanlış kullandık, PKK’ya kaptırdık” anlamında bir şeyler söylemiş. İnsan haklarının Batılılarca tanımı, bugünkü demokrasi tanımı gibi, ideolojiktir. Oysa İslâm’da insan hakları, ki o bölgelerde ideolojiler dışında, hâlâ bu haklara riayet edilir, küffarı “veli” edinmemek, kula kul olmamak, Hubbu riyasetten (koltuk sevdası) kaçınmak, harama el uzatmamak gibi fiillere riayet edilir. Daha çok sayarım da bu kadarı yeter. Şerif Hüseyin’in İngilizlerin tuzağına düşmesi hubbu riyaset denilen bir nefs emmaresi değil miydi? Küffarı veli edinmek değil miydi? Güneydoğu’ya yatırım yapılması için verilen devlet teşvikleriyle oralarda bir zengin zümre oluşturulması ve istenilen yatırım ve üretimin gerçekleştirilememesi nasıl açıklanabilir? Öğretmen öldürülmesinin insan haklarıyla ne ilgisi var? Köy basıp ihtiyar kadınları ve çocukları kurşuna dizmek hangi insan hakkının tarifleri içine girer? Boru hatlarını bombalamanın, haraç almanın, aşiret düzeninin insan haklarının içinde yeri var mı?

***

Aşiret düzeni dedim de aklıma geldi. Kürtçülük, hareketinin başında aşiret reislerinin yer almasının sosyolojik anlamı nedir? Daha geçen yıl, Diyarbakır köylerinden birinde, bu aşiret düzenine karşı küçük çapta bir girişim başlatan İP’in yolları nasıl tıkandı? Köylülere devletin işlenmemiş topraklarının verilmesi, yani küçük çaplı bir toprak reformu hareketiydi bu. Köylüler de ellerinde Türk bayraklarıyla harekete geçmişlerdi. Önlendiler. Günahlarını almıyayım, aklımda kaldığı kadarıyla o  topraklar meğer ağalar tarafından işleniyormuş. YaşarKemal’in romanlarındaki ya da o dönemin köy romanlarındaki ağa-ırgat ikilemenin hayata aykırı bir tarafı olduğunu biliyorum. Ama bu, hayata aykırı değil, hayata uygun bir tarzda çözümlenebilirdi.

***

Yeni eve dönüş yasası açıkça, “komik bir yasa olacak. Dağdakilerin teröre bulaşmadıklarına dair refarans kim olacak? Dağdakilerin liderleri mi? Onları nasıl testten geçireceksin? Yalan makinesine bağlıyarak mı?

Her şey, herkesin dediği gibi, 5 Kasım Washington buluşmasıyla başlatıldı. Daha doğrusu manipüle edildi. Türk halkının, terör bölgelerinde bile teröre karşı yaptıkları mitingler sionistleri telaşa düşürdü. Askerin kararlılığı da bunda büyük rol oynadı. Sonra? Sonrasını biliyorsunuz. Operasyon kışa bırakıldı ve o dahi yapılamadı. Barzani ortadan kayboldu ve sonra ortaya çıktığı zaman “biz devlet olmak istemiyoruz” diye çocukları bile aldatamıyacak beyanlarda bulundu. Devlet olmak istemiyorlardı çünkü Türkiye’nin himayesinde, şimdilik, beklemeye alınacaklardı. Onların bu beyanları yaptıkları günlerde Brüksel’de Kürt konferansı yapılıyor ve DTP’li başkan “bu duvarları yıkacağız” yollu beyanlarda bulunuyor ve çılgınca alkışlanıyordu. Saygun Paşa bunları anlattı sağolsun ama herkesin dediği gibi, benim yüreğime su serpmedi. Çünkü her şey Büyük Ortadoğu Projesi’ne göre gelişmeye devam ediyor.

***

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ın en anlamlı sözü, Başbakan’ın iddia ettiği gibi, “bu yasayı askerlerle beraber hazırladıklarına dair” yaptığı konuşmaya verdiği şu cevaptı:

“Polemiğe girmek istemiyorum.”

Demek ki ortada bir polemik konusu var. AKP neden böyle bir sürü anlamı gizli lâflar edip gizli anlaşmalar yapıyor? Dubai’de yapılan anlaşmadan tutun da Washington’daki 45 dakikalık görüşmeye, Babacan’ın Yunanistan’da imzaladığı beş maddelik anlaşmaya yeni anayasa hazırlıklarına, “Biz bu yasayı askerlerle birlikte hazırladık” laflarına kadar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Leke

26 Ağustos 2009 Çarşamba 01:09