MHP’de “değişim” rüzgârları!..
Birçok camia önde geleninin “Evet, evet, yüzbin kere evet!..” mesajını net olarak vermiş olması, Genel Merkez’in “millete hasım” politikalarına dirence işaret ediyor.
Ne referandumdan evet ya da hayır çıkacak olması, ne şu, ne bu...
Beni en çok MHP’deki “dalgalanma” ilgilendiriyor.
ı*
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, her kritik süreçte milleti sırtından hançerleyen geleneksel MHP politikalarına hem de “yönetim”in en güçlü, en şedit olduğu dönemde karşı çıkma cesaretini göstermişti.
Şimdi, Muhsin Başkan’ın açtığı tertemiz yoldan ilerleyen çok sayıda “Ülkücü” var.
“Değişmeyen sadece değişimdir” gerçeği, MHP camiasına da işliyor.
Değişime inatla direnen bu partinin, her durumda Devlet’i elinde tutma iddiasındaki “üniformalı, üniformasız despotlara” yarayan bildik tavırları bir değişsin...
Türkiye’nin önü daha da açılacaktır!..
ı*
Bakın;
Devlet Bahçeli bugünlerde her vesileyle HSYK’nın, Anayasa Mahkemesi’nin ve TSK’nın, mevcut yapıları, zihniyetleri ile “aynen” devamından yana olduğunu söylüyor.
Yargı kuşatılmak isteniyormuş...
Ve TSK!..
ı*
Devlet Bahçeli, -mesela- yargının zaten “kuşatılmış” durumda olduğunu bilmez mi?..
O “mübarek” yapının, Ülkücülerin alayını bir kaşık suda boğma azmindeki bir dolu Ali’siz mezhepçinin istilası altında olduğunu, senden de, benden de iyi bilir!..
Peki... Bilir de niçin savunur?..
Niçin “askerî vesayet”ten yana tavır alır!..
Mesela... Merve Kavakçı Hanımefendi’nin “aslanlar” gibi direndiği ortamda, bugün de partinin başında bulunan MHP yönetiminin “direniş kırıcılığı” yapmasının sebebi neydi?..
Yapılanları MHP yönetimini kullana kullana içini boşalttığı “ihanet” kavramıyla izah etmek istemem.
Evet, pek çok durumda millete “ihanet” var...
Var da ihanetleri “hainlik” olsun diye yapmıyorlar.
ı*
Onlarınki , ülkeye ve camiaya büyük zararlar veren “geleneksel saplantı”.
Şöyle ki; MHP yönetimine hakim olan zihniyet, “Devlet” zarar görmesin diye bürokrasinin bütün rezaletlerine, dayatmalarına ve hatta “Ülkücü düşmanı” kadrolaşmalarına göz yumar.
Hatta destek verir.
Bu zihniyet, bürokrasi ile devleti eşitlemiştir.
“Bürokrasi”yi Devlet yerine koyan bu çarpık zihniyet, bürokrasinin “pisliklerine” Devlet’e sahip çıkmak adına müsamaha gösterir!..
Bu zihniyete göre, -mesela- HSYK’nın içindeki her bir unsur “Devleti” temsil eder.
Ve bu unsurlara sahip çıkmak “Devlete” sahip çıkmanın gereğidir!..
ı*
Anayasa referandumuna “Evet” diyecek olan Ülkücüler, bürokrasi ile Devlet arasına kesin bir hat çekiyor.
Doğru, bürokrasi, devleti asla ve kat’a temsil etmez. Bürokrat, milletin hizmetçisidir.
Kabahatinin belgelendiği her durumda, “Yargı saldırı altında, TSK hedefte” yollu tezvirâtla suçtan sıyırmaya çalışan bürokratları “çöpe” atmanın zamanı geldi!..
Devlete sahip çıkmak adına bürokrat zulmüne, terörüne, bölücülüğüne, ayrımcılığına, yolsuzluğuna sahip çıkan “Devletçi” zihniyete hayır!..
Ülkücüler bugüne kadar şunu gördü ki, “Bürokrat suçuna” her ortak oluş ya da bürokrasinin eline her “koz” veriş, en çok Ülkücülere zarar verdi.
İşte 12 Eylül öncesi...
O zaman “sıkıyönetim ilanı” için teklifte bulunan MHP yönetimiydi.
Sonra ne oldu?..
“Kendine gelmesini” canı gönülden arzu ettiğimiz Yaşar Okuyan’dan dinleyelim:
“MHP GİK olarak 2 Ekim 1978’de toplandık. O toplantıda tüm ülkede sıkıyönetim ilan edilmesini istedik ve bunu GİK kararı olarak (bir bildiri ile) duyurduk. Bildiride ‘Meclis hemen toplanıp bütün Türkiye’de sıkıyönetim ilan edilmeli, DGM’ler kurulmalı’ dedik. Bunu yaptık diye kıyamet koptu. Bazı çevreler ‘Faşistler orduyu çağırıyor’ diye yaygara kopardı. Ankara 6. Ceza Mahkemesi, GİK’in tümü hakkında dava açtı. Darbeye teşvikle suçlanıyorduk. Derken ihtilâl oldu!.. Bu defa da darbeciler bizi ihtilâl yapmaya teşebbüsten suçladılar!..”
ı*
Trajikomik değil mi?..
Zihniyetin darbe yapıp iktidara geliyor, ama sen hapishanelerde, mahkemelerde sürünüyorsun!..
ı*
Şimdi…
Bütün bunlar değişiyor.
Referandumdan çıkacak sonuç ne olursa olsun, -en hayırlı netice olarak- MHP’deki “sorgulama” ameliyesi hız kazanarak devam edecek.
Rahmetli Yazıcıoğlu’nun izinden yürüyen MHP’lilerin sayısı gün geçtikçe artıyor.
MHP’yi kuşatmış bulunan “Âlemci”ler tükenirken, “Nizamcı”lar tırmanıyor.
“Hayır”lı olsun!..
BAYRAMINIZI TEBRİK EDERİM
Hayatımın en güzel, en huzurlu “Ramazan”ını geçirdim.
Ramazan Bayramı’nı da dostlarımın arasında idrak etmeye hazırlanmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Rabbime şükürler olsun.
Bayramınız mübarek, dualarınız makbul olsun.