Çifte bayramınız mübarek olsun
Gurbette de yaşasanız, memleketinizde de bulunsanız, evinizde de otursanız, bir camide itikafa girseniz, inzivaya çekilseniz zaman geçiyor.
Zaman beklemiyor.
Herkes, her şey bekleyebilir.
Ama zaman beklemiyor.
Ramazan-ı şerif için burada dediğimiz, orada söylediklerimizden farklı olmadı ‘ne çabuk geçti?’ Zaman geçiyor. Sarayda da hastanede de hapishanede de zaman sessizce akıp gidiyor. Zirve İslam âlimi İmamı Rabbani Hazretleri ‘gök her yerde mavi’ buyuruyorlar. Yani marifet sende. Gök, Türkiye’de de Hindistan’da da Amerika’da da aynı renkte, ilaveten toprak da aynı renkte, ağaçlar da denizler de. Güneş her yerde doğudan doğuyor, batıdan batıyor.
Her yerde parkta yatanlar da mutlu beyazlar da var.
Bütün mesele zamana mağlup olmamakta.
Zaman affetmiyor.
Gaddar mı? değil.
Zaman, pazarlık yapmıyor, zamanın saati sekmiyor, ileri-geri gitmiyor. Bu bayram bazıları için ayrıca şenliktir. Onlarda bebekler dünyaya gelmiştir. Bazılarında hüzündür, hastaları vardır. Bazı aileler eşlerini veya babalarını toprağa vermişlerdir.
Hüner vaktin kıymetini bilmekte.
Bu hepimizin zaafıdır.
Bu yüzden Abdülhakimi Arvasi Hazretleri ‘tasavvuf vaktin kıymetini bilmektir’ buyurmuşlardır. Biz insanlar ise tecil ederiz, tehir ederiz. Halbuki Peygamberler Peygamberi -sallallahü aleyhi ve sellem’ ‘helek’el müsevvifun/Sonra yaparım diyen ziyan etti’ buyurmaktalar.
Niçin?
Kur’an-ı kerim, insanın bu zalim ve cahil yanını haber vermekte. Vahye rağmen, Peygamber buyruğuna rağmen, âlim nasihatine rağmen, kelamı kibara rağmen yanlışta ısrar hasatlığı sürüp gider. Öyle olmasa Pakistan, felaketin pençesindeyken 20 bin gamsız insan, yüreği hiç sızlamadan rak müziğinin büyüsünde ruh uyuşmasına yakalanır mıydı? Öyle olmasa hayırda hayır vardır yalanı ramazana rağmen meydan meydan dolaştırılır mıydı? Hayırda hayır olsaydı şeytan isyan ettiğinde ilahi huzurdan kovulmak yerine mükafata kavuşurdu.
Peki bunlar neden?
Bu kavga, gürültü, inanmadığını konuşmak neden?
İstişarenin terk edilmesinden.
Meclisler istişare zeminleri olduğu halde bunu hayata geçiremiyorlar. Çok kere laf panayırı. Neyse ki bu millet asırların kazandırdığı istişare kültürüyle hemhal. Onun için doğru olana, daha güzel Türkiye’ye ‘evet’ diyor. Bu millet, ‘ümmetim batılda ittifak etmez’ diyen Peygamberin müjdesinden nasiplidir. Bir kısım aydınımız nasipsizken, milletimiz, kahir ekseriyetiyle âriftir. Pazar akşamı, sandıklar açıldığında evet tercihlerinin açık ara önde olacağını tahmin ediyorum. Biraz altı veya üstüyle yüzde 70 civarında evet bekleyebiliriz. Her kelimemizin yer üstü ve yer altında hesabı olduğunu bilmenin şuuruyla evet denmesi için bu ‘Kader kavşağı’nda idraklere ışık tutmaya çalıştık. Derdimiz, ufak hesaplar değildir. 2023 Büyük Türkiye’sine ve 2071 Cihan Devleti’ne çıkan yollar için çırpınıyoruz.
Sultan’üş Şüera’ya kulak verelim:
‘Yarın elbet bizim elbet bizimdir
Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir.’
Kalbi imanla tezyin edilmiş olanın saati ebediyete ayarlıdır. Kayısı dalı, kurt başı veya namlu arpacığından öteyi göremeyenler bizi anlayamazlar.
Ufkunuz geniş, çifte bayramınız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.