Ayıp oluyor beyler!..
“Kalbine saplanmış hançerle” dolaşan Recep Tayyip Erdoğan, sallanmaya başladı ya...
Bakın nasıl da yükleniyorlar!..
Hayır,
Erdoğan’a uzak adamlardan bahsetmiyorum...
“Yükselişlerini” tamamen Recep Tayyip Erdoğan’a borçlu olan
Ya da şöyle de ifade edebilirim:
Erdoğan’ın siyasetteki yükselişine endeksli bir “mesleki kariyer stratejisi” izleyen adamlardan bazıları...
O’nun sallanmaya başladığı, daha doğrusu sallanmaya başladığının zannedildiği şu günlerde,
“Geçmişteki ihmalleri, hataları” sorgulamakta...
Amma utanç verici bir tavır!..
Sırtlarındaki cekete kadar Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesine ve yükselişine borçlu olan adamlar...
Erdoğan’ın kalbindeki hançerle dolaşmak durumunda bırakıldığı şu günlerde,
“Bende”lik görevlerinin gereğini yerine getirmek varken,
Geçmiş dönemdeki “ihmalleri, hataları” öne sürerek yüklenmeye kalkışıyorlar!..
Adama sormazlar mı:
“Seni oraya kim getirdi?!.”
Hayır, haddini bileceksin!..
Dün, “çıkarların onu gerektirdiği için söylemedinse...”
Bugün de “susacaksın!..”
Ve...
Erdoğan’ı kayıtsız şartsız savunacaksın!..
Bugün Erdoğan’a yüklenme hakkı,
Zamanında O’na yanaşarak, “Başbakan’a çok yakın adam” havasını basma ve bundan bir şekilde faydalanma imkânı olduğu hâlde buna tenezzül etmeyenlerdedir!..
Doğruları olduğu gibi dile getirmekten çekinmeyenlerdedir!..
Hatırlarsınız değil mi,
O meşhur 28 Şubat sürecinde de, Erbakan Hoca’ya yüklenen “yakın tipler” vardı...
Yok, “ ‘Taksim’e Cami’ lâfının ne gereği var”mış,
Yok, “karşı tarafı kışkırtmış-endişe uyandır”mış,
Yok “Rektörler günün birinde başörtülü hanımefendilere selam duracaklar’ demesi hata”ymış...
Tamam.
Neyin hata olup olmadığını tartışmanın sakıncası yok da...
Zamanlama da önemli değil mi?..
Ve tabii “DELİKANLILIK”...
Onu da bir kenara bırakamayız, değil mi?..
Kirli sürecin en koyu zamanında,
Bağrındaki hançerle dolaşmak mecburiyetinde bırakılmış Erbakan’ı vuranlar da, O’nun iktidarı döneminde bir yerlere gelenlerdi!..
•
İşte ben bu tavırdan nefret ediyorum!..
Ve bu tavra,
-Kimse alınmasın-
“Alçaklık” diyorum!..
“BAŞINI KOPARACAKLAR!..”
Malûm,
“Aman... Recep Tayyip Erdoğan’a dikkat!..” başlıklı yazımızda,
Merhum özal’ın “katledilişine” dikkat çektikten sonra...
Siyaset arenasında tıpkı onun gibi rakipsiz kalan Başbakan’a “hassasiyetle sahip çıkmak gerektiğini” dile getirmiştim...
Merhum’un kardeşi Korkut özal da:
“Benim kanaatim Turgut Bey’e iki defa suikast yapıldı. (..) Aynı şeyi Başbakan Erdoğan için de söyledim: Uyanık olmak iyidir!..” uyarısıyla yer almıştı o yazıda...
Bazı internet sitelerinin de katkısıyla hayli etkili oldu uyarımız...
Dikkat çekmiş olmanın rahatlığı içindeydik...
Ki...
Son derece “özensiz” üslupla kaleme alınmış bir makale çarptı gözümüze...
Dünkü Cumhuriyet’in 17. sayfasında, Gürbüz çapan imzasını taşıyan yazının girişinde, “AKP yüzde 47’yi bir yıl sürdüremedi. AKP duruyor ama başını koparacaklar” şeklinde bir ifade yer alıyordu.
Gürbüz çapan’ın kamuoyunun gündemine hangi iddialarla geldiği konusunda en ufak bir yorum yapmıyorum.
Bu yazıyı da art niyetle kaleme aldığını söylemiyorum.
Ancak;
Herkesin çok daha özenli olmak mecburiyetinde bulunduğu son derece hassas bir dönemdeyiz...
Fazla uzatmadan, “hassasiyet çağrısında” bulunuyorum.
“AMAN!” vurgusuyla!..
ABDüLLATİF BEY’İN SERZENİŞİ
Aslında, tam olarak Sayın Abdüllatif Şener’le ilgili değildi dünkü yazımız.
Rotaryenlerin Vakit’e kurdukları “kirli tuzağı” konu edindiğimiz yazıda Sayın Şener de yer almıştı.
Dün bizi aradı
Ve mealen “Samimiyetinden şüphe edilip edilmediğini” sordu Şener.
Hayır, ben asla şüphe etmem.
Hem O’nun “iyi niyetinden” şüphe etmem;
Hem de Roteryenlerin “kötü niyeti”nden!..