12 Eylül 2010’da Anayasa değişiklik referandumu yapıldı, evet oyları, yüzde 16-17 gibi açık ara önde çıktı. Evet, tercihi çok kimsenin tahminlerini aştı. Boykot çağrısı tutmadı. Vatandaş, anayasa değişikliğini tasvip ve takdir etti.
Bu netice ne demektir?
Demokratik Türkiye demektir.
Darbeleri cezalandıran Türkiye demektir.
Özgürlükleri özleyen Türkiye’nin istediğine kavuşması demektir.
Ufka giden yolların açılması demektir.
Ne var ki bu halk oylamasının galibi şu veya bu parti değildir.
Kazanan Türkiye’dir, Türkiye’nin istikbalidir, galip gelen Türkiye’dir. Halk, arif tarafını, sağduyusunu ortaya koymuştur. Tehditlere, baskılara rağmen sandığa giden vatandaşlarımız ayrıca takdire layıktır.
Kaybeden yok mu?
Kaybedenler, hedef ittifakı içinde olanlardır:
Dağ güdümünden çıkamadığı için boykot çağrısı yapan BDP, MHP’nin temeli, davaları uğruna hayatlarını ortaya koymuş ülkücülere ağız dolusu hakaret eden, MHP’yi CHP’nin ikizi hâline getiren MHP yönetimi ve daha kendi oyunu kullanabilme becerisine bile sahip olmayan birini hangi hesaba hizmetse başkan yapmış CHP, halktan kopuk bir kısım medya bu halk oylamasında kaybetmiştir.
Bu işaret ettiğimiz tarafta yakında iç hesaplaşmalar başlayabilir .
75 milyonluk bir ülkede böylesine olgunlukla referandum veya seçim yapmak az başarı değildir. Şimdi artık tansiyonun düşmesi, kırgınlıkların bitmesi ve yeni bir sayfa açılması gerekmektedir. Bundan böyle her kurum yerine oturmaya başlayacaktır. Kurumların yerinde olması uzuvların kendi yerinde bulunması gibidir.
Bundan vücut kazanır.
Türkiye, yakın tarihiyle yüzleşiyor. İntikam saikiyle değil fakat hata ve lekeleri temizleme adına yakın tarih masaya yatırılmalıdır. Önümüzde iki önemli hedef var. Biri tamamen sivil bir anayasa yapılması diğeri 2011 genel seçimleridir. Bu rüzgâr, bu evetler şüphesiz ki AK Parti’nin elini çok güçlendirmiştir. İktidar 11 Temmuza büyük bir moralle yürüyecektir. Görünen o ki Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’si, üçüncü kere genel seçim kazanacaktır.
Referandum gerginliğinde bile Türkiye ekonomisi çok iyi seyretti. Bugün borsa herhalde tavan da değil çatı yapar. Ekonomin ne kadar güçlü ise basket milli takımımız da gösteriyor ki sporun da o kadar güçlü.
Bütün bu güçler, güçlü idareye bağlı.
Çifte bayramı arkada bıraktık.
Şimdi engin ufuklara bakma zamanıdır:
12 Eylül sivil darbesiyle 2023 Büyük Türkiye’si ve 2071 Süper Türkiye’si yürüyüşü başlamıştır. Türkiye Rüyası devrine giriyoruz.
Ne dedik?
Türkiye kazandı, dedik. Fakat sadece Türkiye mi? Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk âlemi ve Endonezya’dan Fas’a kadar İslam âlemi de kazandı.