Avrupa ve İslâm karşıtlığı
Hollanda'da, aşırı sağcı ve yabancı karşıtı özgürlük Partisi'nin (PVV) ırkçı lideri Geert Wilders tarafından hazırlanan İslâm ve Kur'an-ı Kerim karşıtı kısa film geçtiğimiz günlerde internet üzerinden yayınlandı ve sür’atle yayından da kaldırıldı. Hollanda hükümeti devlet televizyonunda yayınlanmasına izin vermediği filmi Birleşmiş Milletler (BM), İslâm Konferansı Teşkilatı (İKT) ve birçok kurum kınayan açıklamalar yaptılar.
Avrupa Konseyi adına, İngiliz genel sekreter Terry Davis ve Hollandalı genel sekreter yardımcısı Maud de Boer-Buquicchio tarafından yapılan ortak açıklamada, filmin politik propagandadan ibaret olduğu ve ön plana çıkarttığı aşırı uçların işine yarayacağı görüşü dile getirildi. Açıklamada, “Film Avrupa’da, ortak değerlerimizi kabul eden ve şiddeti reddeden Müslümanların büyük çoğunluğunu gücendirip öfkelendirecektir” ifadelerine yer verildi.
İslâm Dünyası STK’ları Birliği (İDSB)’den de sadece Fitne filmi ile ilgili değil, eşzamanlı sahnelenmeye çalışılan birkaç hadise ile ilgili şu açıklama yapıldı: “2005 yılında önce Danimarka’da daha sonra da Avrupa’nın kimi ülkelerinde Peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürlerin yayınlanmasıyla başlayan İslâm karşıtlığı akımı son günlerde yeni ve endişe verici bir ivme kazanmıştır. Mart ayı içerisinde Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders'in yaptırdığı "Fitne" isimli, Kur’ân’a ve İslâmiyetin değerlerine hakaretle dolu filmin önce Hollanda televizyonlarında yayınlanmak istenilmesi ardından buna imkân bulunamayınca internet sitelerinde yayınlanması Müslüman kamuoyunda büyük üzüntüyle karşılanmıştır.
Basına yansıyan bilgilere göre 20 Nisan tarihinde Peygamberimiz Hz. Muhammed'e hakaret içeren bir çizgi film de Hollanda da piyasaya sürülecektir. Ayrıca Almanya’da Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” isimli kitabı tiyatroya uyarlanarak sahnelenmiştir. Bu ve buna benzer teşebbüslere prim verilmesi, kapı açılması marjinal grupları provoke etmektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Danimarka’da 17 yaşındaki bir Müslüman Türk genci aşırı ırkçı bir grup tarafından öldürülmüştür.
Birbirine yakın zamanlarda gerçekleşen ve dünya barışını derinden zedeleyecek olan bu ve benzeri teşebbüslerin hiçbir insani veya vicdani gerekçesi olamaz. İnsanların mukaddes kabul ettikleri değerlere hakaret etmek, ifade özgürlüğü, telif hakkı veya sanat kaygısıyla açıklanamaz. İfade özgürlüğü hakaret etme özgürlüğü demek değildir. Hiçbir insanın mukaddes bildiği değerlere hakaret edilmesini anlayışla karşılaması beklenilemez.
Bu bağlamda, başta söz konusu filmlerin çıkış noktası olan Hollanda hükümeti olmak üzere tüm Avrupa hükümetleri bu tür hakaret içeren yayın ve politikalara izin vermemelidiler ve İslâmofobik olayları ve hareketleri suç kapsamına alacak düzenlemeleri derhal almalıdırlar. İslâmofobya veya İslâm karşıtlığını körükleyen yayın, tavır ve politikalar antisemitizm gibi suç sayılmalıdır. Aksi takdirde marjinal ve ayrımcılık peşindeki aşırı ırkçı grupları desteklenmiş olacaktır. Bu da barış ve toplumsal huzur için tehlikelidir. İslâmofobya açık bir insan hakları ihlalidir ve tehlikeli bir ayrımcılıktır.
Bütün bunlara rağmen Müslüman kamuoyunun bahsi geçen İslâm karşıtı yayın, politika ve hadiselere aşırı tepki vermemesinin temel sebebinin inancının gereği sahip olduğu sağduyusu olduğu bilinmelidir. Ancak, bu durum herhangi bir tepki gösterilmeyeceği anlamına gelmez. Barışçıl yollarla Müslüman kamuoyunun İslâm karşıtı yayın, politika ve hareketlere karşı gereken her tepkiyi vermesi sağlanmalıdır.
Bir kez daha Avrupa hükümetlerini sağduyuya ve dikkate davet ediyor, toplumsal barışın tesisi için tavırlarını gözden geçirmeye çağırıyoruz.”
İslâmofobya ve bundan beslenen İslâm karşıtlığı dünya barışına açık bir tehdittir ve bir düşünce olmaktan öte, açık bir ayrımcılık ve insanlık suçudur.
İslâmofobya, antisemitizm gibi suç sayılmalı, terör ve ırkçılıktan beslenen bu tehlikeli ayrımcılığa karşı yasalar çıkartılmalıdır.
Terörü İslâm’la özdeş gösterme gayretleri kesinlikle kötü niyetli bir söylemdir ve İslâmofobyayı artırmaya dönük karanlık bir propagandanın ürünüdür.
İslâm ile korku yan yana gelmesi mümkün olmayan iki kelimedir. Ancak maalesef, sürdürülen kampanyalarla İslâmofobya sosyolojik bir olgu olmuş ve politik bir silah olan İslâm karşıtlığının kirli bir aracı ve sonucu haline gelmiştir.
Müslümanlar, İslâmofobik politikalar, yayınlar ve olaylar sonucunda İslâm ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde pek çok ayrımcılığa, şiddete ve kötü muameleye maruz kalmaktadırlar. İslâmofobya, dünyanın karşı karşıya kaldığı en yeni ama en tehlikeli kötülüktür. İslâmofobya, açık ve dehşetli bir insan hakkı ihlalidir. İslâmofobik yayınlar ve politikalar; İslâm’ı terörle birlikte anan söylemler dünya barışına karşı geliştirilen felaket senaryolarına kuvvet vermektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.