Bölünmüşlük mü, o da ne?..
Referandum sonuçlarının illere göre renklerle ifade edilip, Türkiye haritası üzerinde yerleştirilmesi ile elde edilen manzarayı, bazıları bölünmüşlüğümüzün göstergesi olarak yorumluyor...
Bölünmüşlük mü?.. O zaman mesela genel ya da yerel seçimler sonrasında harita üzerinde oluşturulan manzarada da, -bölünmüşlük ne kelime-, parçalanmışlığın ifadesi herhalde...
Harita üzerindeki manzarayı bölünmüşlük olarak değerlendirenlerden bir kesimi de, bunun devamında, bir siyasi zihniyetin kıyılardan içeriye doğru hulul etmeye başladığı müjdesini (!) vermeyi de ihmal etmiyorlar. Aynı görüntünün denize dökülmek manasına da gelebileceği ihtimaline hiç değinmeden hem de...
Bölünme ve parçalanma... Bu sözlerin bu kadar çok kullanılıyor olması, doğrusu yakışık alır bir iş değil.
Şuyuu vukuundan beterdir sözünü en iyi bilen Millet biziz çünkü...
Bu kelimeleri, aslında ifade ettikleri manadan korkuyormuş gibi yaparak, bu kadar sık kullananların, kafalarının ardında başka şeyler olduğunu düşünmeye başlayacağız nerdeyse...
Referandum, yapılması düşünülen anayasa değişikliklerinin halkımız tarafından oylanmasıydı. Bu değişikliklerin tam olarak ne olduğunu halka anlatmak uzun zaman alacağı ve biraz da zor olacağı için; siyasi partiler, meseleyi olduğu gibi anlatmaya çalışmak yerine, anayasa değişiklikleri ile hiç alakası olmayan mevzular üzerinden halkın karşısına çıkmayı ve siyasi taraftarlık kozunu kullanmayı tercih ettiler, o kadar...
Referandum sonrası TV'de konuşan bir Profesör, sözkonusu değişikliklerin tam olarak ne olduğunu hukuk fakültelerinin üçüncü sınıf öğrencilerinin bile anlayamayacağını, çünkü bu konuların işlendiği derslerden öğrencilerin ancak yüzde 30'unun doğrudan geçebildiklerini belirtmişti...
Anlayacağınız, öğrenim farklılığı gözetmeden, halkımızın tamamına birden sorulan soru, aslında kazık bir soruydu...
Ve birileri ne düşünürse düşünsün; soru kazık da olsa, insanımız -belki de ikiden seçmeli olduğu için-, doğru cevabı büyük bir çoğunlukla bildi.
Bölünmüşlük üzerine yazılar döktürüp nutuklar atanların, aslında memnun olmadıkları referandum neticesi ile alakalı hissiyatlarını değişik bir şekilde dile getirdiklerini söyleyebiliriz. Ancak halkımızı yanlış cevaba yönlendirmek için kullandıkları akla ziyan argümanlardan sonra, çıkan neticenin harita üzerine yarsıtılmasını bölünme babından yorumlamalarını nasıl değerlendirmek gerek acaba?..
Bu ülke insanı için doğru olduğu bilinenlerin neredeyse tamamına karşı çıkarak, yanlış olduğunu hemen herkesin bilebileceği şeyleri insanlara telkin etme görevini yerine getirmek için cansiperane çalışan ve sahip oldukları hayat standartlarını da, muhtemelen ancak bu gayretleri neticesinde idame ettirebilenlerin, kolaycacık pes etmeyecekleri, malum...
Bu kesim mensupları, dillerinden bir türlü düşürmedikleri cumhuriyet, demokrasi, hukuk, insan hakları... vb. sözler, halkın büyük bir çoğunluğu tarafından gereği gibi anlaşılmaya başlandığından bu yana, ciddi rahatsızlık emareleri gösteriyorlar nedense...
Bu rahatsızlıklarını efendice ifade etmek, tabir caizse "sıktığı" için de, üst perdeden ve insanımızı korkutacağına inandıkları birtakım saçma-sapan argümanlar kullanmayı tercih ediyorlar.
Şurası açık ve net: Milletimizin kahir ekseriyeti, egemenliğin ne olduğunu artık iyice anladı ve onun kullanımının nasıl olması gerektiği hususunda da çok mesafeler aldı.
Dolayısıyla, harita üzerinde referandum sonrası oluşan iki renkli görüntünün, bütün ülke üzerinde tek renge döneceği günler öyle pek de uzak değil...
Bölünme üzerine sözler edenlerin asıl sıkıntısı da bu galiba...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.