Formasyon karaborsası
Allah, sevindireceği kulun önce eşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş. Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının formasyon konusu da öyle oldu. 2000 yılına kadar verilen bu eğitim, uygulamadan kaldırıldı; güyâ YÖK geçen sene tekrar uygulamaya koydu ama ne koydu!.. Sorun hâlâ halledilmiş değil.
Sanki bu güne kadar hiç uygulanmamış gibi, her şeyi birbirine karıştırdılar. Birinci ve ikinci sınıflarda okuyanların durumu kolaydı ama üçüncü ve dördüncü sınıftakilerin durumu ne olacaktı? Hele hele mezunlar için ne yapılacaktı?...
Yıllarca öğretmenlik formasyonu eğitimi veren üniversiteler hâlâ işin içinden çıkamadılar. Çıktığını zannedenler de, işi iyice ticarîleştirdiler. Bir bakıyorsun, bir üniversite 33 kredilik ve iki yarıyıllık formasyon dersleri için beş bin lira istemiş, bir diğeri üç bin lira, öbürüyse bin lira. Yani, ücretler kapanın elinde kalmış... Borsa gibi mübarek... Sanki “açık eksiltme”!.. Yakında, televizyon ve gazetelerde, borsa fiyatları gibi “formasyon ücreti” haberleri duyarsak hiç şaşmayalım.
Birbirinin aynısı olan formasyon eğitimi için nasıl oluyor da bir üniversite ile öteki üniversite arasında bu kadar farklı ücretler istenebiliyor; anlamak mümkün değil. Ya bu üniversiteler hiç dayak yememiş, ya da sayı saymasını bilmiyorlar.
Demek ki, tespit edilen ücretler belirli bir standarda göre değil... Hepsi de tesadüfe bağlı. Veya tutanın elinde kalıyor... Sıradan bir işportacı bile sattığı malın fiyatını piyasaya göre ayarlarken, koskoca üniversite kurumu, bunu nasıl beceremez ve arasında uçurumlar olan fiyatlar belirler!..
Sen tut, yok ön kayıt ücretiydi, yok kesin kayıt ücretiydi derken öğrenciyi bir güzel söğüşle!.. Öğrenciyi yolunacak kaz yerine koy!..
Bereket YÖK duruma müdahale etti de gönüller biraz ferahladı ama oradan da sadra şifa bir netice çıkmış değil.
YÖK, taa baştan belirleyecekti ücret ayrıntısını ama belirlemedi ve her üniversite kendine göre bir ücret talep etmeye başladı. Öğrenciler, bir yandan formasyon veren üniversite takip ederken, bir yandan da ücretleri ve “asıl-yedek listesi”ni takip etmeye başladılar. Tıpkı 1973 yılına kadar yapılan üniversite kayıtları gibi... O yıla kadar, üniversitelerin puanları, gece saat 23 haberlerinden sonra radyoda ilan edilir ve herkes bu ilanlara kulak kesilir; eşyalar hazırda bekletilir, puana uygun bir fakülte bulundu mu, derhal o üniversitenin bulunduğu şehre gidilirdi. Çoğu öğrenci, kulağı radyoda, o şehirden bu şehre koşardı. Neredeyse şimdi de öyle oldu... Bu defa, öğrenciler, formasyon borsasını internetten takip edip o şehirden bu şehre koşuyorlar.
Yazık bu gençlere!.. Ve ailelere çok yazık!..
Neye göre belirlendiği belli olmayan ve bir üniversiteden diğerine arada uçurumların olduğu ücretler... Hangi üniversitenin formasyon açıp açmadığı belli değil... Üniversiteler, kendi başlarına formasyon dersleri açamıyorlar... YÖK, bir kısmına izin verirken, diğerine vermiyor...
Hâsılı, karma karışık bir durum. Üstüne bir de ücret karmaşası binince, ne kadar fırsatçı bir toplum olduğumuz da ortaya çıkıyor ve bu karmaşadan “formasyon karaborsası” doğuyor. Bunu yapan da anlı şanlı kurumlar olduğunu bildiğimiz üniversiteler. Bir ülkenin üniversitesi karaborsacı olursa, eğitim yüzü görmemiş halkı ne yapar?!. Bir ülkenin üniversitesi “bilimsel talan” yaparsa, sıradan vatandaşı ne yapar?!.
Şu hâle bakın... Şimdi YÖK, sanki bir eğitim-öğretim kurumu değil de İMKB gibi. İşi gücü bırakıp formasyon borsasında fiyatlara müdahale ediyor.
Üniversitelerin formasyon konusunda içine düştüğü veya düşürüldüğü durumdan utanıyorum... Çaresiz gençlerin umutlarının birer ticarî metâ hâline dönüştürülmesinden utanıyorum... Hoca ile öğrenci arasındaki ilişkinin para ile kirletilmesinden utanıyorum. İkide bir, üniversite öğrencileri üzerinden halkı tokatlayan 28 Şubatçılarla ve kendini “28 Şubat’ın sivil generali” olarak gören sözde akademisyenlerle aynı ülkede yaşamaktan utanıyorum...
Yazık bu ülkeye!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.