Çok oldunuz ama...

Çok oldunuz ama...

El kadar bebeler Taksim'in göbeğinde el bombaları atıyor, alnının ortasında Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar dövmesi bulunan kılıksız tipler, üniversite kampusunda öğrencilere silah sıkıyor.

Milletin gözünün içine baka baka, onlarca kameranın önünde silahını dolduran adam, gayet sakin, soğukkanlı bir şekilde provokasyon yapıyor. Birileri belli ki aylardır kuytu köşelerde pişirdikleri tatsız yemeği, servise hazırlamış. Planın bir sonraki aşamasına geçmişler. Herkesin bildiği ama hükümeti devirme uğruna bazılarının görmezden geldiği felaket senaryosu adım adım uygulanıyor.

"Ergenekon da neymiş? Bunlar deli saçması... Uydurma" diyenler bile Akdeniz üniversitesindeki olayların ardından "Karanlık senaryoların" sahneye konduğunu yazmaya başladı. Ne kalabalığa el bombası atan 10 yaşındaki çocuk, ne kirli sakalıyla üniversite öğrencilerine silah sıkan yaşını başını almış zorbadan bir şey çıkmayacak. çünkü bu film, hepimizin yüz kez izlediği, kabak tadı vermiş bir film. Adı da "Yersen..." bu filmin. Taksim'deki çocuk, mahalledeki bir ağabeyin kendisini elbise alma vaadiyle kandırdığını söylemiş. üniversite kampusunu kana bulamak isteyen sakallı zorba ise kim bilir neler uyduracak!

Bundan önce farklı mıydı? Ne Turgut özal'ı "ıskalayan" Kartal Demirağ, ne ondan sonra gelen, Ogün Samast'ından tut da Alparslan Arslan'ına kadar yeni yetme suikastçı müsveddeleri farklı bir şey söylemediler. Hepsine aynı saçmalık öğretilmişti çünkü. Onların konuşmayacağı belliydi belki ama karanlık eller, milletin aynı numarayı tekrar yiyeceğini nasıl düşündü, işte bunu anlamakta zorlanıyorum. Ama yine de bu kadarına "Pes" demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

Belli ki önümüzdeki günlerde başka eylemler de göreceğiz. Sonuç alınana kadar provokasyonlar devam edecek. Daha büyüklerinden Allah korusun diyelim ama tedbiri de elden bırakmayalım. çünkü öncü depremleri küçümsemek kimseye yarar getirmez. Hatırlayın Dink cinayeti de aynen böyle göstere göstere gelmişti.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi