İnceldiği Yerden Kopsun
Şamil Tayyar,Zaman gazetesinde yayınlanan mülakatında” İlhan Selçuk'un tutuklanması, Ergenekon soruşturmasının nereye kadar gideceği konusunda bir test olmuştur. Bana göre gelinen en üst noktadır. Daha yukarıya çıkacağını zannetmiyorum. Bu haliyle bile bir iktidar partisinin kapatılması gibi bir süreci doğuran gelişmeler yaşandı. Daha ötesi Türkiye'de kan gövdeyi götürebilecek, çok büyük siyasi cinayetlerin işlenebileceği bir süreci tetikleyebilir. O nedenle, bu iş burada noktalanacaktır.”diyor.
Son günlerde Ergenekon’a dönük operasyonların bıçakla kesilir gibi kesilmesi Şamil Tayyar’ı doğruluyor.Esasen, kapatma davasının açılmasıyla birlikte operasyonun daha ileri gidemeyeceği belli olmuştu.Soruşturmayı yürüten savcılar, arkalarında güçlü bir siyasi irade olmadığı müddetçe böylesine önemli ve riskli bir operasyonu yürütemezler. Kapatma davası o iradeyi zaafa uğratmış,soruşturmanın sınırını çizmiştir.
Tayyar’ın sözlerinde asıl üzerinde durulması gereken–daha ileri gidilmesi halinde- olabileceklerle ilgili söyledikleridir.Tayyar, kan gövdeyi götürür diyor.Bu tespit hem örgütün büyüklüğüne, hem de gücüne işaret ediyor.Bir ülkeyi kan gölüne çevirebilecek bir örgütün çok güçlü iç ve dış bağlantılarının olması gerekir.Demek ki, Türkiye’yi içten ve dıştan ahtapot gibi saran bir ihanet şebekesi ile karşı karşıyayız.
Diyelim ki, operasyonlar bu noktada durdu, bu -örgütün- kan dökmeyeceği, bozgunculuk yapmayacağı anlamına gelmiyor.Tayyar’ın ki sadece iyi niyetli bir tahmin ve öngörüden ibaret. Operasyonlar durunca, Ergenekoncularında uslu duracakları gibi bir mantığa dayanıyor.
Ben buna katılmıyorum.
Türkiye’nin geleceği tahmin -temenni karışımı bu tür varsayımlara feda edilemez.
Türkiye çok önemli terör olayları yaşadı. 12 eylülden önce binlerce evladını kaybetti.Darbe yapmak için olaylara ya göz yumuldu, ya da kışkırtıldı.Soğuk savaşın sona ermesi ile birlikte gerilim tacirlerinin faaliyet alanı da değişti.İslam dini hedefe alınarak yeni bir ayrışma ve kamplaşma zemini oluşturuldu.Bazı sansasyonel cinayetler kullanılarak kin ve nefret tohumları serpildi.Uğur Mumcu cinayetinde,Sivas Olaylarında yüz binlerce insan sokağa dökülerek acite edildi.40-50 yıldır hiçbir iyi niyetli teşebbüs provakasyonların önünü kesmeye, kışkırtıcıların merhametini celp etmeye yetmedi.Bundan sonra da yeteceğini sanmıyorum.
Onun için operasyonların durması milletçe bizar olduğumuz kışkırtmaların devam etmesi demektir.
Türk insanının sudan sebeplerle birbirine düşman edilmesi, milletçe boğuşmaya devam etmemiz demektir.
Her gün PKK ile, şehit cenazeleri ile,türban-irtica kavgaları ile yatıp kalkmamız demektir.
Yıllarca hep, kaos, kriz ,kavga tehdidiyle korkutulduk.En haklı taleplerimizi bile -aman devlet zarar görmesin- diye ertelemek zorunda kaldık.Zaman,zaman nefes alamaz hale geldik. Ama gelinen noktada devletin artık bu şekliyle devam edemeyeceği ortaya çıkmıştır. Kan dökülür, kriz çıkar diye bu efendiler-köleler rejimi devam edemez.Toplumu ehlileştirmek, her türlü haksızlığa rıza göstermesini temin etmek için empoze edilen korkulara boyun bükerek çağdaş, demokratik bir ülke olunamaz.Bu bakımdan Ergenekon ihanet örgütüne dönük operasyonlar sürmeli, siyasi irade bu defa –inceldiği yerden kopsun- diyebilmelidir.