Meraklısına, mevzuat notları...
Bu konuları yazmak zaman zaman bıkkınlık veriyor olsa da, kendimin ve bu arada sizlerin de hukuk bilginizi derinleştirdiğimi düşünerek, teselli bulduğumu itiraf etmek zorundayım. Malum, çağımız bilgi çağı ve sürekli olarak bilgilerimizi artırıyor olmamız, çok önemli.
Efendim biliyorsunuz, bir Anayasamız ve ona uygun olmak kaydıyla oluşturulmuş olduğunu kabul etmek durumunda olduğumuz kanunlarımız vardır.
Temel metin olan Anayasa ve kanunlar, hele de mevzuata çok düşkün bir ülkeyi yönetmek için kafi gelmeyeceğinden; tüzük ve yönetmelikler gibi başka metinler de, idari işlerin nasıl yürütülmesi gerektiği hususunda bizlere yol gösterirler.
Mevzuatla alakalı temel esas; anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik sıralamasının, tam bir hiyerarşik sıralama olmasıdır.
Yani yasalar anayasaya, tüzükler kanunlara ve dahi yönetmelikler, tüzüklere, kanunlara ve dahi anayasaya aykırı olamazlar...
Konuyu açıklığa kavuşturmak babından, Anayasamızın bu konudaki hükümlerini de aktarmakta fayda var. Anayasa'nın 124. Maddesi şöyle: "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler."
Bu böyledir ama bizim ülkemizin kendisine has özellikleri cümlesinden olmak üzere, zaman zaman yönetmeliklerin tüzüklere, kanunlara ve hatta anayasaya aykırı ve üstün olması durumları yaşanır.
İşin ilgi çekici tarafı, hukuk ilmiyle uğraşanların şiddetle karşı çıkmaları gereken bu hale, bir kesimin işine geldiği için olsa gerek, pek itiraz edilmez.
Hepimizin iyi bildiği bir örnekle konuyu açmaya çalışalım: Efendim, sizlerin de pek ala bildiğiniz gibi. geçerli mevzuatımızda, anayasa ve kanunlarımızda yani, başörtüsünü yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, her nasılsa anayasa ve yasalara, tüzüklere aykırı olarak yazılabilmiş bir kılık kıyafet yönetmeliği sayesinde, yüksek öğretim kuruluşlarında başörtülü kızlarımızın öğrenim görmesi yıllarca engellenebilmiştir.
Aslında sadece başörtülü halleriyle okullara girmekte ısrar eden hanım talebelere disiplin hükümleri uygulanmasını amir bu yönetmelikten güç alan birileri, meseleyi kökten halletmek (!) gayesiyle olacak, çocuklarımızı okullara almamak yolunu tercih etmişlerdir...
Konunu bu tarafını da açmak için yine Anayasamıza başvuralım. Anayasamızın 137. Maddesi de şöyle diyor: "Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun ve anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz..."
Konunun anlaşılmaya başlanıp, artık yüksek öğretim kuruluşlarında hallolmaya başlaması sebebiyle tehevvüre kapılan bu birileri, gelişmelerin varabileceği noktaları bildikleri için feryada başlamışlar ve başörtüsünün lise, hatta ilköğretime girebileceği, ardından da bütün kamusal mekanlara sirayet edebileceğini dillendirmeye başlamışlardır.
Bu konudaki hassasiyetlerini de, yine birtakım kurallara istinat ettirmeye çalışmaktadırlar
Bahsi geçen husus, yani başörtüsünün girmemesi gereken bazı mekanlarla ilgili mevzuat sınırlamaları olduğu iddiası, kısmen doğrudur. Ancak, bu mevzuat da, tabir caizse falsoludur ve malum sıralamayı göz ardı ederek hazırlanmıştır.
Yerimiz kalmadığına göre, konuyu irdelemeye müteakip yazımızda devam edelim inşaallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.