Alan ortada yok veren tutuklu
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın rüşvet iddiasıyla tutuklanması, fahişe olmadan gerçekleşen fuhuş davasına benziyor.
Çünkü Murat Yalçıntaş rüşvet verdiği iddiasıyla tutuklandı ama rüşveti alan ortada yok.
Ortada sadece Yargıtay’ın 12. Dairesi’nin Onursal Başkanı var.
Yani emekli bir yargıç sözkonusu.
Adı geçen diğer isimler de mübaşirler.
50 milyon liralık bir davada 1 milyon 200 bin liralık rüşveti alanlar mübaşirse, İTO’nun Başkanı dahil, tüm yönetim kurulu geri zekalı demektir.
Ticari olarak çok başarılı olan bu insanların geri zekalı olmasını düşünmek mümkün değil elbette.
Ortada rüşvete dayalı bir çekişme olduğu ortada.
En azından 28 Şubat koşullarında büyümüş, 28 Şubatçılar’ın yönetim kurulunda görev yaptığı bir şirketle İTO arasında bir dava sözkonusu.
Kaybedilen davaların İTO’da şok etkisi yarattığı ortada.
İTO’nun davalı olduğu şirketin darbeci askeri bürokrasiyle ilişkilerine bakınca başka türlü bir sonuç beklemenin safiyene olduğunu çıplak gözle görebilirsiniz.
Yalçıntaş’ın saflığı bu ilişkinin gücünü okuyamamak olmuş olabilir.
Davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri, çıkardığı savunma dergilerinin künyeleri bu konuda yeterli ipucu vermeliydi aslında.
Neyse, konumuza dönelim.
Bir yargıç Murat Yalçıntaş’ı rüşvet verdiği iddiasıyla tutukladı.
Şimdi bakıyoruz, deliller elde.
Yani karartma tehlikesi yok.
Amerika gezisini
yarıda kesip geri dönmüş Murat Bey.
Yani kaçma tehlikesi de yok.
Üstüne üstlük rüşvet alan da yok ortada.
Ergenekon Davası’nın haksızlıklarını dile getirenler, bu davayı bile AK Parti ve Tayyip Erdoğan’a vurma vesilesi olarak kullanırken bu gerçeği görmezden geliyorlar.
Arkadaşlar, ortada suçlanan, tutuklanan Yargıtay üyeleri yoksa, rüşvet davası da yoktur.
Olmayan rüşvetin davası da olmaz o zaman.
En fazla teşebbüsü olur.
Ya da George Orwell’in dediği gibi, “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir.”