Serdar Arseven

Serdar Arseven

Zamanında çekilmesini bilmek!..

Zamanında çekilmesini bilmek!..

Oktay Ekşi’nin sonu hazin oldu, tam da yıllar önce yazdığımız gibi...
Eski yazılarıma göz atıyordum;
28 Şubat sürecinde dindarları hedef alan rezil bir yazı kaleme almış Ekşi ve biz de tepkimizi kağıda dökmüşüz: “Hakaretlerin tepkilerin dalga boylarını yükseltmekten başka bir işe yaramayacak.. O dalga kendini güvende hissettiğin sahillerden çekip alacak ve derin sularda boğacak seni!..”

O gün bu günmüş, 34 yıl boyunca başyazarlığını yaptığı gazete, O’nun “Bu milletin mübarek analarına sövmek” suçundan gidişini “Masonlar nezdinde ne kadar kıymetli olduğunu” gözler önüne seren bir sütunluk haberle duyurdu okuyucularına...
Birçok misal şunu öğretti ki, üzerine hak etmediği halde yapıştırılan bütün manevi unvanları terk etmeden ölmüyor insanoğlu!..
Kim hak etmediği halde “kahraman”, “dürüst”, “seviyeli”, “münevver”, “mütefekkir” türünden bir unvana “kavuşturulmuşsa”, bunları ölümden evvel kaybetmek durumunda kalıyor.
Bu biraz da “zamanında çekilmeyi bilmekle” alâkalı bir durum; yanlışta ısrar zillete götürüyor adamı...
Hiçbir beyin, zamanın “aşındırıcı” etkisinden kurtulamaz!..
Eski alışkanlıklarınızla “yeni nesil”e hitap edemezsiniz!..
Değişen insanı, “değişmeyen kalıplarınızda” tutamazsınız!..

Oktay Ekşi, “yeni medya düzeni”ne uyum sağlayamayan “demode” bir tipti.
Yazılarındaki dil bayağı idi; dindarların haklarına sahip çıkan bir gazeteyi “kâğıt parçası”, bir politikacıyı “soytarı” olarak nitelendirebiliyor, başörtülülere “sıkma baş” yakıştırmasını uygun görüyor, “tek parti”nin dikte ettiği kalıp dışındaki yaşam tarzları ile dalga geçiyordu.
Tek parti kafasının tipik “sevimsiz yaşlı”larındandı; Altemur Kılıç, Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş vesaire...
Bu zihniyetin son zamanlardaki seri mağlubiyetlerin ve HSYK sürecinde olduğu gibi “hezimetlerin” etkisiyle “cinnet” noktasına geldiğini biliyorduk.
Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlar, altındaki zeminin kaymasından endişe eden “sevimsiz yaşlı takımı”nın muvazeneyi iyice kaybettiğini ve her türlü “çılgınlığa” imza atmayı tasarladığını ortaya koyuyordu.
Ekranlarda karşımıza çıkan tiplerin, hoşlarına gitmeyen belgeler ortaya konduğunda avaz avaz bağırıp “kafana sıkarım” demekten kendilerini alıkoyamamaları, “o tarafta”ki beyinlerin iyice “göçtüğünü” gösteriyordu.
Bu süreçte kamuoyunun fazla gündemine gelmeyen “iç çekişmeler” de etkiledi bu zatları.
Mesela Hürriyet’te “ekip” çatışmaları yaşandı.
Patron Aydın Doğan, hiç arzu etmediği halde, bünyedeki “eski kafalı tipler” yüzünden “çatışma” alanına sürüklendi.
İçeride gruplar oluştu;
“iki kutuplu dünya çatışmacıları”, “ılımlı gazeteciler”, “bekle görcüler.”
“Tansel Çölaşan’ın kocası” ile “Pako’nun babası”nın gidişleri, çekişmenin nereye varacağını gösteren önemli sinyallerdi.
Dört dörtlük bir gazeteci olan Enis Berberoğlu’nun Genel Yayın Yönetmenliğine getirilmesi, gazetenin “hakaretlere filtre” sistemi uygulamaya başlaması, tazminat cezalarını yazara rücu ettirme kararı alması “Ekşi zihniyeti”nin içeride de iyice kuvvet kaybettiğini gösteriyordu.
Gelişmeler, Hürriyet’teki “radikal”leri iyice bunalttı.
Oktay Ekşi’nin gece yarısı değişikliği ile milletin “analarına” sövmesi, buna bile cür’et edebilmesi bu kesimdeki “bunalım”ın zirve yaptığını göstermekte...

Oktay Ekşi, “berbat” bir yazının vesile oluşuyla gitti...
Bunlar yaşanmadan, bunalımın bu noktalara varmasını beklemeden “Yoruldum” deseydi...
Ve yaşının icap ettirdiği ağırbaşlılıkla köşesine çekilseydi, tarihin iyice hızlandığı bir çağda “78 yaş”ın “başyazarlık” için “çok” olduğunu idrak edebilseydi...
Hırsını yenebilseydi...
“Ölümlü” gibi davranabilseydi...
Kendisinden sonra gelenlere yer açmayı düşünebilseydi...
Ve hatta “ihanet”e uğramayı bile göze alabilseydi...
Kendi çevresinde bir “duayen” olarak saygı görebilirdi...
Zamanında çekilmesini bilmedi ya...
O şimdi...
Hak etmeksizin üzerine yapışan bütün olumlu sıfatları ölümden evvel üzerinden atmış ve “bütün anaların” âhını almış bir iki kutuplu dünya enkazı...
Bir “ibret vesikası” olarak veda ediyor!..



Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi