Fâzıl aabime açık mektup
Medâr-ı iftihârımız, dünyaca meşhur piyanistimiz Fâzıl Say, "Bizim Türkiye rüyalarımız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30, onlar ise yüzde 70. Başka yere taşınmayı düşünüyorum" diye vermiş-veriştirmiş...
Fâzıl aabi, ben seni tanırım ama sen beni tanımazsın; bundan üç-beş sene önce sen, "Âşık Veysel'in köyü Sivrialan'da rahmetlinin mezarı başında piyano çalacağım" diye tutturmuştun da, tee nerelerden yeldire yeldire seni dinlemeye gelen kalabalık arasında ben de vardım. Onun için sana iki çift lâfım var; dinlemeden gidersen küserim, ona göre...
Yav sen elbette gidersin gitmesine; dünyanın her yerinde akortlu piyano ve seni dinlemeye hazır sanatsever bir kitle bulursun fakat biz ne oluruz hiç düşündün mü? Onun için Fâzıl aabi, acele karar verme, bir düşün; içinden ona kadar say, yetmiyorsa yere uzan, sâkinleşinceye kadar bekle, öfken yatışsın.
Yapma güzel aabim, o ünlü fıkradaki sokak serserisinin dediği gibi, "Toplum buna henüz hazır değil" bir kere; insan böyle şeyleri alıştıra alıştıra söyler. Aniden gazetede okuyunca bir fenâ oldum, bir fenâ oldum; elim ayağım boşandı. Öylece kalakalmışım!
"Biz yüzde 30, onlar yüzde 70" demişsin; canın sıkılmış besbelli. Fâzıl aabi, lütfen böyle şeylere kafanı takma; olaya bir de bizim gözümüzle bak; tamam, kâğıt üstünde % 70 filan görünüyoruz ama inan ki tedavi oluyoruz canım abim benim; biz de hâlimizden memnun değiliz yani. Değil 70, % 100 olsak, şu sizin % 30'un forsunu, havasını, edâsını, kültürünü yakalayamıyoruz. Hiç değilse bunu bil ve müsterih ol. Demin "tedavi oluyoruz" demiştim ama sen belki dalga geçtiğimi zannetmişsindir: Fâzıl aabi biz, inan ki sizin gibi olmak için deli gibi didiniyoruz; senin gittiğin ülkelere gitmek, takıldığın restoranlara takılmak, giyindiğin mağazalardan giyinip şık görünmek, kaliteli yaşamak, şu dâr-ı dünyâda varlık sahibi olmak istiyoruz. Vallahi ve billahi.
Senin dünyadan haberin yok Fâzıl aabi; bizim hanımlar, evet, başını örtüyor, bu hususta titizler ama içlerinden bir teki bile kara çarşafa girmek istemez; şimdi biraz umur gördüler ya, biz erkeklere "siz neredeyseniz biz de orada olacağız" diye kafa tutuyorlar; çalışıp iş-güç sahibi olmak, -hatta inanmayacaksın bak yeminle söylüyorum- okumak bile istiyorlar. "Biz mütedeyyin insanlarız, özel otomobil bize yakışmaz; adam gibi tedavi olmak, tatil yapmak, ev-bark sahibi olmak, hele köşklerde oturmak bize iki numara fazla gelir" diyenimizi hiç duydun mu Fâzıl aabi? Çağdaşlıksa çağdaşlık kardeşim; demokratlıksa demokratlık, hürriyetse hürriyet; sen neyi istiyorsan, % 70 de onu istiyor; bundan emin ol ve şu "çekip gitme" kararını aceleye getirme. Şöyle çok değil, iki kuşak daha geçsin, kimin daha modernist, kimin daha bu dünyacı olduğunu daha iyi göreceksin; kafayı piyanoya taktığın için bazı şeyleri görmüyorsun; öyleyse bu kardeşinin sözüne kulak ver, dinle ve inan.
Diyorsun ki, "Biz artık azınlıkta kaldık, dışlanıyoruz. Çankaya'daki davete bile beni çağırmadılar..." İyi de, güzel Fâzıl aabim benim, Çankaya'daki davete sen davet edilmedin de, biz % 70 olaraktan kırmızı mumlu davetiyle ile çağrılmış değiliz ki; her camiânın kendine göre bir "creme de la creme" tabakası var! Anlayacağın biz de çağrılmadık ama bu kadar eften-püften şeyleri mesele yapıp "bırakın, gideceğimm" diye huysuzlanmadık. Zaten senin gibi horozlansak da gidecek bir yerimiz yok bizim: Orta Asya çok uzak, İran-Suudi Arabistan ayağımızı sıkar; Avrupa'yı dersen bastırmıyorlar bile. Ee?..
Şimdi "siz kiiim, ben kim; benim çağrılmam gerekirdi" diyeceksin; orada da sen haklısın Fâzıl aabi; biz % 70 olaraktan alayımız bir araya gelsek bir piyanoyu senin gibi güzel çalamayız, bu doğru işte...
...
Lütfen bi daha düşün Fâzıl aabi; hadi bize acımıyorsun, bari % 30'a acı!