Amerikalılar Nereden Biliyordu?
“The Best Halloween Party Ever II” .. Taksim Rumeli Han’daki partinin tam ismi bu.. Giriş 20 TL, ilk içki bedava.. Parti için her şey tamamdı.. Rezervasyonlar yapılmış, içki stokları artırılmış artık müşteriler bekleniyordu.. tam o sırada gelen bir telefon, gündemi değiştirdi.. Arayan, Cadılar Bayramı etkinliğine, bir turist kafilesi getirmek üzere mekan sahibi ile anlaşmış olan organizatördü.. Amerikalı turistlerden bazılarının Taksim’e gelmek istemediğini söylüyordu. Bu nedenle, hatırı sayılır miktarda rezervasyonu iptal etmeye çalışıyordu.. Fakat mekan sahibi merak etti; “Peki ama neden? Neden iptal ediyorlar rezervasyonlarını?” cevabı çok açıktı; “Amerikan elçiliği, Taksim’de patlama olacağı yönünde istihbarat aldıklarını söylemiş ve vatandaşlarını Taksim’e gitmemeleri konusunda uyarmıştı..” Hakikaten de o gecenin sabahında, partinin dağılma saatinden birkaç saat sonra, Taksim Meydanı kana bulanmıştı.. Peki ama nasıl oluyor da, Amerikalılar bunu bizden önce biliyorlar? Bunun iki açıklaması var.. 1) Gelen istihbaratı doğru yorumluyor ve anlayarak uyguluyorlar.. Bu açıklamanın iki alt açıklaması daha var.. a) Bu istihbaratı bizimle paylaşmıyorlar b) Bizimle paylaşıyorlar ancak biz uyumaya devam ediyoruz.. 2) Bu işin içindeler.. Bunu sadece düşünmek bile, ne kadar da tüyler ürpertici değil mi? Dün akşam Hillary Clinton şöyle seslendi bize; “üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız”.. Ben olsam şöyle bir yanıt verirdim; “Bomba patlatmayın İstanbul’da kâfidir..” Türklerin, polisini bile koruyamadığı ancak, Amerikalının, başka ülkedeki bir yurttaşını koruyabildiği bir ortam için yapılacak analiz ne olabilir ki başka?..
¥
Eğer bunun ilk olduğunu düşünüyorsanız, minik bir hatırlatma yapmama izin verin.. Şimdi size anlatacağım hikaye, aslında, terörün ana hedefinin, enerjinin arz güvenliğini tehdit etmek olduğuna referans olarak anlatılmıştı.. Hikayeden çıkan sonuç, enerji hatları boyunca yapılan terör saldırıları neticesinde, yol güvensizliği yaratarak, yabancı yatırımcının ürkütüldüğü şeklindeydi.. Mesele şu: Ünlü 33 er olayını biliyorsunuz.. 1993 yılında PKK’nın ilk ateşkesini bitiren, çatışmalı ortama geri dönmemize neden olan hadise.. Detayına girmeyeceğim.. Peki 33 erin şehit edildiği saldırıyı, ilk kim öğrendi dersiniz?
¥
O güne kadar, BTC’nin boru hattı güzergâhında Bingöl de vardı.. Ancak rota, 33 erin şehit edilmesiyle değişti.. Gerisini bakın, dönemin Botaş Genel Müdürü Mete Göknel nasıl anlatmıştı; “Katliam günü BTC ortaklarıyla bölgeye gidecektik. BP yetkilisi acil kodlu bir faksla geldi ve ‘Bingöl’de çatışma olmuş, biz gitmiyoruz’ dedi”.. Bunun üzerine meseleyi Ankara’ya soran Göknel, aldığı yanıtla şaşkına döndü.. Çünkü saldırıdan Ankara’nın haberi yoktu.. Bu alıntı, terörün hedefleri konusunda fikir vermek için nakledilirdi aslında.. Ancak bu defa sanırım, kaynakları konusunda fikir veriyor ağırlıklı olarak..
AKARYAKIT KAÇAKÇISI PKK
Terör örgütünün Kandil’deki ele başı Karayılan, Radikal’e verdiği mülakatta, garip garip bir ton lafın peşine, bir de şu saçma sapan savunmayı eklemişti; “PKK kaçakçılık yapmıyor”.. www.GazeteYurt.com internet sitesi ise, PKK’nın akaryakıt kaçakçılığını belgeleriyle ortaya koyuyor.. Tartışmaya bile gerek yok ama, öyle anlaşılıyor ki, PKK gibi, böylesine devasa bir Holding’in tasfiyesi nedeniyle etekler tutuşmuş görünüyor.. Kalın Sağlıcakla..