Ersoy Dede

Ersoy Dede

Kenan Evren’i yargılayalım ama!..

Kenan Evren’i yargılayalım ama!..

12 Eylül darbecilerinin yargılanması ile ilgili yapılan suç duyuruları üzerine açılan soruşturmada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı verdi. Şimdi top Yargıtay’da.. Eğer Yargıtay’dan; “evet yargılansın” mealinde bir karar çıkarsa, Kenan Evren ve arkadaşlarına Yüce Divan yolu göründü demektir.. Zira, 12 Eylül Referandumu ile geçen anayasal düzenleme, Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanlarının, “görevleri nedeniyle işledikleri suçlardan”, Yüce Divan’da yargılanmaları gerektiğine hükmediyor.. Bu hüküm eğer uygulamaya geçecekse, 12 Eylül Darbesi ile ilgili soruşturma da dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları açısından Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından yürütülecek ve dava Yüce Divan’da görülecek.. Ancak kimi hukukçular, buna muhalefet ediyor.. Muhalefet edenlerin sordukları soru şu; “12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi bir görev suçu mu yoksa başka bir şey mi?” Askerin darbe yapıp yönetimi ele geçirme, TBMM’yi feshetme, partileri ve STK’ları kapatma, üyelerini tutuklama gibi hakları var mıdır? Hiç kuşkusuz ki yoktur.. Dolayısıyla böyle bir görev olmadığı için, suç da görev suçu değildir.. Ya nedir? “Anayasal düzeni şiddet yoluyla değiştirmek”.. Bu da şüphesiz, terör suçu kapsamına girer.. (bu yazılanlar bir durum tespitidir. Kimse Eski Devlet Başkanı’na, eski komutanlara falan terörist demiyor burada. Hemen heyecan yapmayın) Yargılamaya ilişkin esası bu şekilde yorumladığımız zaman ortaya daha hızlı işleyecek bir tablo çıkıyor.. Yani aslında, her an, herhangi bir yerdeki herhangi bir savcı; Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya hakkında bir iddianame hazırlayıp, yargılanmaları gereken mahkemeye sunabilir, mahkeme de kabul eder ve yargılanma başlayabilir.. Bu kadar basit..

İş bu denli ciddiye binince açık söylemek gerekirse kendi içimde çelişkiler yaşamaya başladım.. Seçilmiş iradenin elinden idareyi alıp da, “bir sağdan, bir soldan” adam asıldığı günlerin hesabının sorulması gerektiğine inananlardanım.. Ancak bu rasyonel tarafım, 12 Eylül darbesinin yapılması gerektiği yönündeki duygusal tarafımı bastırmaya yetmiyor.. Kenan Evren ve arkadaşları hakkında yapılacak olan suçlamanın ne olduğu, meseleyi bir tür “intikam” almaktan çok, bir dönemin “hesabının sorulması” şekline dönüştürmesi bakımından önem taşıyor..

GENELKURMAY’DAN GELEN TELEFON
Geçen haftaki yazımızda sormuştuk; “asker iş makinesiyle sit alanında ne aradı?” diye.. Hatırlatalım: 2005’te, Aydın İl Jandarma’dan, Tabur komutanlığı emrine iş makinesi istendiğini ortaya çıkarmıştık.. Elimizdeki görev yazısına göre, istenen iş makinesi, 1. derece sit alanında kullanılacaktı.. Biz de bu köşeden sormuştuk, “ne için kullandınız iş makinesini?” diye.. Cevap Genelkurmay’dan geldi.. Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı Tuğgeneral Tayyar Süngü aradı.. Bölgede bir çalışma yapıldığını, ancak bu çalışmada iş makinesi kullanılmadığını söyledi.. İşte Tuğgeneral Süngü’nün yazımız üzerine telefonla arayarak verdiği bilgi; “Adı anılan bölgede bir çalışma yapıldığı doğrudur.. Revir binası ile gazinolar arasında ısı dağıtım kanalı yapımı sırasında iş makinesi talep ve temin de edilmiş, ancak kullanılmamıştır.. Zaten çalışmalar sırasında, ekiplere, Aydın Müze Müdürlüğü uzmanları da eşlik etmiştir.. Bu kazılar sırasında çıkarılan bir kadın heykelciği, mozaik ve seramik parçaları da tutanakla Aydın Müzesi’ne teslim edilmiştir”
Kalın sağlıcakla..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi