Hac Hem de Hemen
Allah Teâlâ’nın biz Müslümanlara en büyük emirlerinden bir tanesinin de hac ibadeti olduğunu biliyoruz.
Daha önce yazmış olduğumuz bazı yazılarımızda bunun delillerini ve sevaplarını açık seçik belirtmiştik.
Bugün dikkat çekmek istediğimiz konu, Allahın her emrinde olduğu gibi, hac emrinin de ertelenmeksizin hemen yapılmasıdır. Sevgili Peygamberimiz bizi uyarmakta ve “ işlerini erteleyenler helak oldular” buyurmaktadır.
Bunu bilen bir Müslüman kendisine hac farz oğulduğu andan itibaren elinden gelerin bütün çabayı göstererek hacca gitmek için çaba harcayacaktır.
Biliyorum, sanki ben bu ülkede yaşamıyormuşum ve olandan büyük ızdırap duymuyormuşum gibi, kimi yorumcu kardeşlerim beni kınayan yorumlar düşeceklerdir aşağıya. Yazdıklarını görür gibiyim: “Sen nerde yaşıyorsun hoca efendi?” diyeceklerdir mesela. “Gitmek istedik de gidebildik mi?” diyeceklerdir. “Sen onu Diyanete veya AKP’ye anlat” diyeceklerdir.
Zararı yok, desinler. Yeter ki hakaret etmesinler, her yorumu okuyor ve ciddiye alıyoruz. Yer yer faydalanıyoruz da elbette. Edebi elden bırakmadıkça her yorumcuya ayrıca dua da ediyoruz. Kalemlerine sağlık, ömürlerine bereket.
Ama biz yinede bu konuyu yazalım. Yazalım ki, bilmeyenler öğrensin, bilenlerde gevşeklikleri varsa gidersin, gitmek istediği halde gidemeyenler, bu konuda artı çareler arasın, mesela yöneticileri sıkıştırsın, hak taleplerinde daha ciddi olsun, alternatif yollar bulmaya çalışsınlar.
Görüldüğü gibi hacca gidebilmek büyük bir bahtiyarlıktır. Bu bahtiyarlık için, şimdi elimizden geleni yaptığımız kadar, belki geçmişteki iyi ve temiz yaşantımızın da, kararlı isteklerle karanlık gecelerde döktüğümüz gözyaşlarımızın da etkisi vardır. Kim bilir…
Hacca giden kardeşlerimizin ne kadar büyük sevaplar kazandığını konu edinen ilgili bir önceki yazımızda hadis kitaplarından nakller yapmıştık. Şimdi buna ilaveten şu bilgiyi de zikredelim:
Yaşantımız boyunca dikkat etmemiz gereken bir mesele de şudur: “Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir.” (Furkan, 70) ayetinde olduğu gibi, iyilikler kötülükleri giderdiği gibi, kötülükler de iyilikleri giderebilir.
Bu yüzden Müslümanlar uyanık olmalı, bir kötülük işlendiğinde hemen peşinden başta tevbe olmak üzere istiğfar, zikrullah, namaz, sadaka, sıla-i rahim, cihat gibi iyilikler yapılmalı ki o kötülüğü mahvetsin.
Bir iyilik işlendiğinde de ardından kötülük yapılmamalı ki kalıcı olsun. Buna çok dikkat etmekgerekir.
Hac ibadetini erteleyenler, genellikle “daha yaşım genç” bahanesine sarılmaktadırlar. “Nasıl olsa ilerde yaparım” diyerek haccı erteleyenlerin bu düşüncesinde birçok mahzurlar vardır.
Bir kere yaşlılar orada “menasiku’l hac” dediğimiz hacca dair görevleri gereğince yapamamakta, bazen iklim şartları, bazen de kalabalık ve izdiham sebebiyle çok perişan olmaktadırlar.
İkincisi, bu anlayışta sanki “ nasıl olsa ilerde hacca gideceğim. Hac ile bu günahlarımı affettiririm” gibi bir aldanma ile, “öyleyse yaşlılığa kadar günah işlemeye devam” gibi bir cür’et vardır ki, bu cüret Allah Teâlâ’ya karşı çok çirkindir.
Yani “Nasılsa hacca gider ve günahlarımı affettiririm. Şimdi elde fırsat varken biraz daha günah işleyebilirim” demek, bu günahı kimin huzurunda ve kime karşı işlediğini unutmak gibi bir gaflet eseri ile değil, bile bile işlemek gibi çok çirkin bir cür’et göstergesidir. Bu ise katmerli bir ayıptır, günahtır.
Üçüncüsü, o gözettiğimiz yaşlara ya çıkılır ya çıkılmaz. Hadi diyelim çıkıldı, belki o zaman da sağlık, servet, emniyet, mahremiyet gibi birçok imkanlar elden kaçabilir. Bu yüzden insan haccı kaybettiğine çok yanar o zamanlar…
Allah hiçbir müslümanı yakmasın efendim.