İsviçre’yi ziyaret
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün İsviçre ziyareti dikkat çekti. Zira İsviçre, hiçbir devlete benzemeyen bir devlettir. Avrupa’nın en eski cumhuriyetidir. 3 resmi dili vardır (Almanca, Fransızca, İtalyanca), mahalli bir dil olan Romanca da resmi idi, şimdi yarı resmiliğe indirgendi. Halkın yarısına yakını Protestan, yarıdan az fazla Katolik’tir. Denizlerden uzak, Avrupa’nın göbeğinde, Alp Dağları üzerinde 41.284 km2, 7 milyon nüfuslu bir devlettir.
Tarafsızlığın, barışın, demokrasinin, insan haklarının doruğu olduğu iddiasındadır. Diğer bir iddiası, mallarının erişilmez kalite üstünlüğüdür (saat, çikolata, Sulka kravat, Bali erkek ayakkabısı...). Her iki cihan savaşına (1914-18 ve 1939-45) katılmayıp tarafsız kalan iki Avrupa devletinden biridir (diğeri İsveç). Milletlerarası toplantılar için bilhassa seçilen bir ülkedir. Bizim İtalya ile Uşi, 11 yıl sonra Lozan, bundan 14 yıl sonra Montrö anlaşmalarımız İsviçre’de müzakere edilip imzalanmıştır.
İsviçre yılda yalnız 2 yabancı devlet başkanının resmî ziyaretini kabul eder. Böyle bir sınırlama koyan tek devlettir. Almanya Cumhurbaşkanı davet edilmişti. Cumhurbaşkanımız’ın ziyareti ile 2010 kota’sı doldu. Şimdiki cumhurbaşkanı bir hanımdır.
Sayın Gül, İsviçre’yi resmen ziyaret eden ilk Türkiye Cumhurbaşkanıdır. İsviçre Cumhurbaşkanı’na Ermenistan konusunu açınca Minks Grubu’nun ABD, Rusya, Fransa temsilcileri acele Erivan’ı ve herhalde yeniden uyutmak için Bakû’yu ziyaret buyurdular.
İsviçre, kanton denen 27 -nüfusları 16.000 ila 1.3 milyon arası-federe devletçikten oluşan bir federasyondur. Yasalar her kanton’da halk oyuna sunularak yürürlüğe girebilir. Kantonlardan biri bugün de kadınların seçilme ve oy kullanma (seçme) haklarını kabul etmemiştir. Bir kaç yıl önce yeniden yapılan referandumda kanton, kadın haklarını tekrar reddetti.
İsviçre’de insan hakları ihlalleri de vuku bulmaktadır. Bir kantonda minare yasağı (veya sınırlaması) konmasını kolay atlattı. Ancak Ermeni soykırımı dolandırıcılığını kabul etmeyenlere hapis cezası veren yasa yürürlüktedir. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu pek zorlukla yakasını kurtarabilmişti. Ama yarım milyona yakın Türk, hem İsviçre, hem Türkiye uyruğundadır. (Nüfusun yüzde 20’si yabancı kökenlidir) Zenginlerimizin İsviçre’nin dünyada nam ve şöhret salan bankalarının gizli hesaplarında on milyarlarca dolarları bulunduğu dedikodusu ise zaman zaman basınımızda dile getirilir. İsviçre, ancak 2002 yılında zoraki Birleşmiş Milletler üyesi olmuş, AB ve NATO üyeliğini aklından bile geçirmemiştir. Üçte iki nüfusu Alman olmasına rağmen, Hitler bile İsviçre’ye sataşmamıştı. Cumhurbaşkanımız işte böyle seçkin bir devlete, devlet ziyaretinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.